DANIŞTAY 15. DAİRE
ESAS: 2012/7701
KARAR: 2012/3743
TARİH: 23.5.2013

• İDARİ İŞLEMİN İPTALİ ( Park Halindeki Aracın Kundaklanması Üzerine Uğranılan Zararın 5233 Sayılı Kanun Kapsamında Karşılanmasına Dair Başvurunun Reddi - Olayın Terör Amaçlı Bir Eylem veya Terör Örgütlerine Mensup Kişilerce Gerçekleştirildiğine Dair Bir Bilgiye Ulaşılmadığı/İstemin Reddinin İsabetli Olduğu )

• PARK HALİNDEKİ ARACIN KUNDAKLANMASI ( Olay Yeri İnceleme Raporu ve Tespit Tutanağında Olayın Terör Eylemi Olduğu Yönünde Herhangi Bir İbareye Yer Verilmediği Terör Örgütü Mensuplarınca Gerçekleştirildiğine Dair Herhangi Bir Bulgu Bulunmadığından Reddedilmesi İşleminde Hukuka Aykırılık Bulunmadığı )

• TERÖR EYLEMİ ( Park Halindeki Aracın Kundaklanması Üzerine Uğranılan Zararın 5233 Sayılı Kanun Kapsamında Karşılanması İstemiyle Yapılan Başvurunun Olayın Terör Amaçlı Bir Eylem veya Terör Örgütlerine Mensup Kişilerce Gerçekleştirildiğine Dair Bir Bilgiye Ulaşılmadığından Reddi İşleminin Hukuk Uygun Olduğu )

5233/m.2/2/d

ÖZET : Dava, meslek dersleri öğretmeni olarak görev yaptığı dönemde, aracının ikamet ettiği evin önünde park halindeyken kundaklanmak suretiyle yakılması neticesinde uğradığı zararlarının 5233 sayılı Kanun kapsamında karşılanması istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali istemine ilişkindir. Davacının park halindeki aracının, yanıcı sıvı madde dökülerek ateşe verilmek suretiyle yandığı hususunun sabit olmasına karşın, olay tarihinde düzenlenen tutanak ve olay yeri inceleme raporunda, söz konusu olayın terör eylemi olduğu yönünde herhangi bir ibareye yer verilmediği gibi, davacının başvurusu sonrasında yapılan inceleme neticesinde düzenlenen yazıda da, olayın terör amaçlı bir eylem olduğuna veya terör örgütlerine mensup kişilerce gerçekleştirildiğine dair herhangi bir bilgiye ulaşılmadığından uğranılan zararın 5233 sayılı Kanun 'un 2. maddesinin 2. fıkrasının ( d ) bendi uyarınca, anılan Kanun kapsamında karşılanmasına hukuken olanak bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddi yolunda verilen karar usul ve yasaya uygundur.

İstemin Özeti : Davacının, Batman İli, Merkez … 'de meslek dersleri öğretmeni olarak görev yaptığı dönemde, … plakalı aracının 04.05.1992 günü saat 23:15 civarında ikamet ettiği evin önünde park halindeyken kundaklanmak suretiyle yakılması neticesinde uğradığı zararlarının 5233 sayılı Kanun kapsamında karşılanması istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açtığı davada; Batman İdare Mahkemesi'nce; davacının park halindeki aracının, yanıcı sıvı madde dökülerek ateşe verilmek suretiyle yandığı hususunun sabit olmasına karşın, olay tarihinde düzenlenen tutanak ve olay yeri inceleme raporunda, söz konusu olayın terör eylemi olduğu yönünde herhangi bir ibareye yer verilmediği gibi, davacının başvurusu sonrasında yapılan inceleme neticesinde düzenlenen yazıda da, olayın terör amaçlı bir eylem olduğuna veya terör örgütlerine mensup kişilerce gerçekleştirildiğine dair herhangi bir bilgiye ulaşılmadığından uğranılan zararın 5233 sayılı Kanun 'un 2. maddesinin 2. fıkrasının ( d ) bendi uyarınca, anılan Kanun kapsamında karşılanmasına hukuken olanak bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddi yolunda verilen kararın, yörenin insanıyla önceye dayanan herhangi bir husumetinin ve kan davasının olmadığı, aracının kundaklanmasından sonra benzer olayların devam ettiği, bu tür olayların bölgede görev yapan Devlet memurlarını sindirmeye yönelik bir olay olduğu ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.

Danıştay Tetkik Hâkimi : Derya Beyazıtoğlu Melikoğlu

Düşüncesi : 5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun'un 2. maddesinde, bu Kanun'un 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 1., 3. ve 4. maddeleri kapsamına giren eylemler veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle zarar gören gerçek kişiler ile özel hukuk tüzel kişilerinin maddî zararlarının sulhen karşılanması hakkındaki esas ve usulleri düzenlediği belirtilmiş, aynı maddenin devamında ise, terör dışındaki ekonomik ve sosyal sebeplerle uğranılan zararlar ile kişilerin kendi kasıtları sonucunda oluşan zararların bu Kanun kapsamında karşılanmayacağı belirtilmiştir.

Öte yandan, anılan Kanunun gerekçesinde, " Kural olarak idarenin hukukî sorumluluğu kusur esasına dayanmaktadır. Sözü edilen kuralın istisnası olarak, idarenin önlemekle yükümlü olduğu halde önleyemediği bir takım zararların, nedensellik bağı ve kusur koşulu aranmadan karşılanması gerekmektedir. ....Ortaya çıkan zararın paylaştırılması, toplumun diğer kesimleri ile zarara uğramış kişiler arasında fedakarlığın denkleştirilmesi, hakkaniyet ve sosyal hukuk devleti ilkelerinin bir gereğidir. Kişilere verilen zararlar, ister terör örgütlerinin eylemlerinden, ister terörle mücadele sırasında Devletçe alınan tedbirlerden kaynaklanmış olsun; bu zararların belirtilen ilkeler uyarınca karşılanması, Devlete olan güveni pekiştirecek; vatandaş-Devlet kaynaşmasını artıracak, terörle mücadeleye ve toplumsal barışa önemli katkıda bulunacaktı. Terörle mücadelede Türk Silahlı Kuvvetlerinin ve güvenlik güçlerinin kazandığı olağanüstü başarının sosyal ve ekonomik tedbirlerle desteklenmesi zorunluluğu toplumumuzun bütün kesimlerince kabul edilmektedir." denilerek Kanunun getiriliş amacı açıklanmıştır.

Yukarıda yer verilen Yasa hükümlerine göre, terör veya terörle mücadelede kapsamında yürütülen faaliyetlerden kaynaklanmayan zararların karşılanması hukuken olanaklı değildir.

Ancak, uyuşmazlık konusu olayda olduğu gibi, zararın varlığı konusunda uyuşmazlık olmamakla birlikte zararın kaynağının kesin olarak tespit edilemediği durumlarda zararın karşılanıp karşılanamayacağı hususunun ayrıca incelenmesi gereklidir.

19.7.1987 tarihi ile 30.11.2002 tarihi arasında, olağanüstü hal ilan edilen illerde terör olaylarının yoğun olarak yaşandığı, sadece güvenlik güçlerinin değil diğer kamu görevlilerinin, bu bağlamda öğretmenlerin de yoğun olarak terör örgütünde hedef seçildiği bilinen bir gerçektir. Bu gerçek ve 5233 sayılı Yasa'nın yukarıda yer verilen çıkarılış amacı bir arada değerlendirildiğinde, 19.7.1987 tarihi ile 30.11.2002 tarihi arasında, olağanüstü hal ilan edilen illerde kamu görevlilerinin canlarına ve mallarına verilen zararların terör eylemlerinden kaynaklandığının bir karine olarak kabulü gerekmektedir. Aksi durumun kabulü, oluşan zararların sulhen karşılanması amacıyla çıkarılan Yasa'nın, tazminat hukuku ilkelerine bağlanarak sınırlanması sonucunu doğuracaktır.

Bu itibarla, uyuşmazlıkta öğretmen olarak görev yapan davacının arabasının yakılması sonucunda zarara uğradığı açık olduğuna ve bu olayın terör eylemlerinden kaynaklanmadığı idarece ortaya konulamadığına göre, söz konusu zararın karşılanması gerektiği kanaatiyle temyize konu Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Onbeşinci Dairesi'nce gereği görüşüldü:

KARAR : İdare ve Vergi Mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.

SONUÇ : Temyizen incelenen karar, usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmediğinden, temyiz isteminin reddi ile Batman İdare Mahkemesi'nin 09/03/2012 tarih ve E:2011/4542; K:2012/1756 sayılı kararının ONANMASINA, 23.05.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.





kararara.com