Yaşamın en acımasız yanı sanırım seçime zorlanmamızdır.

Yaşam boyunca her birimiz pek çok tercih yapmış ya da tercihler yapmak zorunda bırakılmışızdır. Bu tercihleri yaparken önceliklerimiz hep bireysel çıkarlarımızdan yana olmuştur. Kazançlarımızla kaybedeceklerimizi oranlamış kazancımız ne yandaysa seçimimiz o yönde olmuştur.

Bazı seçimler vardır ki ilk bakışta bireysel yararları önceliklerimizden değildir. Bu nedenle ilgi alanımıza hiç girmeyebilir ya da sonlarda yer alırlar. Bunların önem ve öncelikleri bilgi ve bilinç düzeyimizi arttıkça ortaya çıkar.

Tercihlerimizi bireysel beklentilerimiz, toplumsal algılar ve çevresel etkenler etkiler. Aynı şekilde, ekonomik değişimler sosyal ve kültürel düzenlemelerde yine toplum üzerinde önemli etki yapar Böyle zamanlarda bilinç düzeyimiz ne olursa olsun toplumsal kaygılarımız önceliklerimizin önüne geçerler. Bunların ilk akla geleni de siyasi tercihlerdir.  İster eğitimli, ister eğitimsiz, ister zengin, ister yoksul olalım ayrıca toplumsal duyarlılığımız ne düzeyde olursa olsun bu tür tercihler ilk önceliğimiz olur.

10 Ağustos günü böyle bir tercih günüdür.  Cumhurbaşkanlığı seçimiyle laiklik olgusunun yaşamımızda ki yeri ve önemini de test etmiş olacağız. Bu nedenle seçim ülkenin tüm kesimlerini az veya çok ilgilendirmektedir.

Toplumun büyük bir kesimi benim gibi, bir taraftan anayasal düzeni korunma çabalarını, diğer tarafta Başkanlık sistemi özlemi ile yeniden padişahlığı kurma gayretlerini sezinlemektedir. Bu yüzden toplum olarak sağduyu ile hareket etmeli, toplumsal huzur ve barışı korumak için tercihimizi kurucu iradenin yönünde kullanmalıyız. Sosyal ve hukuk devleti olan ülkemizde seçmeni Atatürk ilke ve devrimlerini korumak ve sürdürmek isteği ile biat kültürü arasında seçime zorlamak üzüntü vericidir.

Herkes elini vicdanına koymalıdır. Yaşanan olayların sürecini, geçmiş ve gelecek ile olan bağını ayrıntılı bir şekilde incelemelidir.  Bu günlere nasıl ve niye gelindiği, bugüne kadar tıkanmayan anayasal sistemin şimdi neden tıkandığını iyice sorgulanmalıdır.

 Bu nedenle bu seçim önem kazanmaktadır.  Gerçekten neyi istediğimizi ya da neden vazgeçmek istediğimizi biliyor muyuz? Çünkü her tercih bir vazgeçiştir.