Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof.Dr. Hasan İşgüzar, ceza hukuku ve idare hukuku açısından dekanın istifasının istenmesinin yasal ve hukuki hiçbir dayanağı olmadığını söyledi.

İşgüzar, hem İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi hem de Anayasa'ya göre suç ve cezanın şahsi olduğunu belirterek, "Yasal olarak dekanın istifası istenemez. Hem İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi hem de Anayasamıza göre suç ve caza 'şahsidir'. Hiç kimse bir yakının işlediği iddia edilen suçtan dolayı cezalandırılamaz. Eş, çocuk, anne veya baba gibi herhangi bir yakının o suçtan sorumlu olması düşünülemez. YÖK mevzuatında ve ceza hukukunda da böyle bir uygulama, düzenleme yoktur" dedi.
İşgüzar, olay doğruysa bu olayın mağdurlarından birinin de Dekan Hanımefendi olduğunu belirterek,  Böyle bir süreçte üniversite yönetiminin, arkadaşlarının  ona özellikle destek olmaları gerekirken istifasını istemeleri çok yanlıştır. Ancak YÖK mevzuatında ve ceza hukukunda böyle bir uygulama yoktur. Kesinlikle istifa etmemelidir" dedi.

''HUKUKİ AÇIDAN İSTİFA İSTENEMEZ''
Hukukun Egemenliği Derneği Başkanı Avukat Erdem Akyüz de dekanın kocasının işlediği bir suçtan dolayı istifasının istenemeyeceğini, bunun ne Anayasa ne Türk Ceza Kanunu he de YÖK Kanunu'nda hukuki bir dayanağı olduğunu söyledi.

Akyüz, dekanın olayda 'sanık' sıfatında olmadığını, olayla bir ilgisinin kurulmadığını, hakkında cezai bir kovuşturma bulunmadığını belirterek, "İfadesi alınıp bırakıldı. Ancak mahkum olursa o zaman ayrılması istenebilir. Kaldı ki hakkında dava açılsa dahi dava devam ettiği sürece her sanık 'masumiyet' karinesinden yararlanma hakkına sahiptir. Bu nedenle istifası istenemez. Belki üniversite yönetimi fakülteyi şüpheli durumdan kurtarmak adına istifasını istemiş, idari anlamda makul bir işlem yapmış olabilir ama hukuki açıdan bakıldığında hiçbir dayanağı yok. Suç kişiseldir ve o suçu işleyen ile olaya karışanları bağlar. O kadın hakkında kovuşturma yok, savcılık belki takipsizlik verdi, ortada onu bağlayan bir durum yok. O nedenle istifası istenemez" dedi.

 "İNSANİ DEĞİL... "
CHP Genel Sekreteri Gürsel Tekin de, eşinin işlediği bir suç nedeniyle, dekanın istifasının istenmesinin 'insani bir tavır olmadığını' söyledi. Tekin, "Bir insanın, bir başka insanın işlediği suçtan dolayı mağdur edilmesi kabul edilemez. Bu insani bir tavır değil"  dedi.

‘DEKAN, ERKEK OLSAYDI İSTİFASI İSTENİR MİYDİ?’
 
Ankara Barosu Başkanı Sema Aksoy, rektörün tutumunun zaten travma geçirmekte olan bir kadına yönelik sosyolojik ve psikolojik baskı olduğunu belirterek dekan kadın değil erkek olsaydı böyle yapılır mıydı, diye sordu. Bunun keyfi ve sübjektif bir değerlendirme olduğunu söyledi. 
 
Aksoy, cezaların şahsiliği ilkesi gereği suçu işleyen failin cezalandırılmasının esas olduğuna dikkat çekerek, "Burada, failin hiç suçla ilgisi olmayan eşinin, idari yönden cezalandırılması anlamına gelecek istifasının istenmesi, kabul edilemez bir durumdur. Demokratik hukuk devletinde kabul edilemeyecek bu uygulama aslında tümüyle objektif değerlendirmeden uzak, zaten yaşadığı olayla büyük bir travma geçirmekte olan Dekana karşı, cezalandırma ve aynı zamanda sosyolojik ve psikolojik bir baskıdır. Bunun aynı zamanda, kadına yönelik bakış açısının da göstergesi olduğunu düşünüyorum. Böyle bir idari işlemin hukuk dünyasında karşılığı olmayıp, ancak tamamen keyfi ve sübjektif bir değerlendirme sonucu yapılabilir. Hukuki dayanağı olmayan böyle bir idari işlemin de idari Yargı'da tartışma konusu olacağı açıktır.  Dekan, kadın değil erkek olsaydı ve eşinin yaptıklarından veya yapmadıklarından aynı derecede sorumlu tutulur muydu sorusu da ayrıca değerlendirilmesi gereken bir konudur" dedi.





Hürriyet