Al Jazeera'ye konuşan CHP Genel Başkan Yardımcısı Ercan Karakaş kurultayın ardından belirlenen yeni yönetimin hedeflerini anlattı. Karakaş 2015 seçimlerine giderken CHP'nin politikalarını revize edeceğini ve seçmene vizyon belgesi sunacağını söyledi. Karakaş Kürt meselesiyle ilgili de "Yeni söylem ve açılımlar olacak" dedi.  

CHP'nin, 1989'da hazırlanan Kürt raporunun gerisinde kalamayacağını bu raporun üzerinden 25 yıl geçtiğini söyleyen Karakaş CHP'nin geçmişte SHP'nin Kürt seçmenle kurduğu bağı yeniden kuracağını söyledi. Anadilde eğitim konusunda uzman görüşlerinin alınacağını ve dünyadaki örneklerin inceleneceğini söyleyen Karakaş "Silahlar tamamen gömüldükten sonra af konusunun da gündeme gelebileceğini" söyledi.

Mehmet Bekaroğlu'nun CHP'de siyaset yapmasını "kazanç" olarak nitelendiren Ercan Karakaş CHP'de başörtülü milletvekili önerisine de destek verdi. 

CHP bir kurultayı daha geride bıraktı ve yeni yönetimini belirledi. 2015 seçimlerine giderken CHP nasıl bir yol haritası izleyecek?

2015 seçimleri çok önemli. Çünkü Recep Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı oldu ama bununla yetinmek istemediğini bütün toplum biliyor. Anayasa'yı değiştirmek ve Türk tipi başkanlık sistemi yerleştirmek istiyor. Halbuki 1946’dan beri çok partili demokrasiyi yerleştirmeye çalışıyoruz, bu bence yarım bir demokrasi. Türkiye’deki demokrasiyi yerleştirmek varken yepyeni bir sistem getirmeye çalışıyor. Bence otoriter tek adam yönetimi yerleştirmek isteniyor. Bu Türkiye’ye zarar verecek bir düşünce. Türkiye çoğulcu bir toplum, tek adam anlayışıyla yönetemezsiniz, demokrasiyi geliştirmek parlamentoyu güçlendirmek gerekiyor.

Peki CHP ne yapacak?

CHP bu analizleri yaptığı için 2015 seçimlerinin çok önemli olduğunu biliyor. O yüzden 2015 seçimlerine büyük önem veriyor. Merkez Yönetim Kurulu’nda (MYK) uzun uzun konuştuk. CHP toplumun karşısına gelecek vizyonu ile çıkmak istiyor. Toplumda var olan temel sorunları nasıl çözeceğiz? Nasıl yorumluyoruz? Ne öneriyoruz? Buna ilişkin temel belgemiz olacak. İşsizlik, yoksulluk, gelir bölüşümündeki adaletsizlik, demokrasinin yarım demokrasi olmaktan çıkarılması, Kürt sorunun çözümü, Alevi yurttaşların taleplerinin ele alınması gibi 8-10 önemli konuda CHP yeni çözüm önerileri ile bir ‘gelecek vizyonu’ ile, gerçi bu belgenin adı konmadı ama, toplumun karşısına çıkmayı tasarlıyor. Bu çalışmalara başlandı.

Bu Kürt meselesi başta olmak üzere mevcut politikaların revize edileceği anlamına mı geliyor?  

Evet, mesela Kürt meselesini ele alalım. 1989 yılında bir rapor yazdık, o gün için çok kapsamlı ve cesur bir rapordu. Devlet Güvenlik Mahkemesi (DGM) parti hakkında dava açtı o dönemde. Demek ki güçlü bir çıkışmış. İlk  defa Cumhuriyeti kuran parti ‘Kürt realitesini kabul etmek gerekir’ dedi. Aradan 25 yıl geçtiği için Kürt meselesinde de gelişmeler, bazı ilerlemeler oldu ama çözüm henüz yok. Hükümet açılım süreci götürüyor fakat tam olarak ne olduğu belli değil. O yüzden biz 89 raporundan sonra geçen 25 yılı dikkate alarak bugünün de taleplerini dikkate alarak yeni bir bakış açısıyla topluma çözüm önerilerimizi sunmak istiyoruz.

CHP yeni bir Kürt raporu mu hazırlayacak,  yeni çözüm önerileri paketi mi sunacak?  

Öbür rapor gibi 47 sayfalık bir rapor olmaz. Orada ekonomik tahliller, sosyal tahiller vardı. Burada daha çok şiddet, silah olayı nasıl ortadan kalkacak? İnsanların talepleri, kimliklerini, kültürlerini ve dillerini yaşama, öğrenme meselesi nasıl çözülecek gibi ana konular var. Şiddet ortamını yok etmek istiyorsanız bunun zeminini hazırlayacaksınız. Elinde silah olan insanların topluma entegrasyonunu, topluma geri dönmesini ve toplumda eşit yurttaş olarak yer almalarının şartını sağlamanız gerekecek.

Mevcut söylemler tamamen terk mi edilecek, CHP anadilde eğitimi savunacak mı?   

Birincisi, bu silahların tamamen bırakılmasının koşulları nasıl yaratılabilir? Bunu konuşacağız, tartışacağız, konuşuyoruz zaten. Eğitim konusu da taleplerden başlıcaları. Genel Başkanımız 'çocukların yararı neyi gerektiriyorsa onu yapmak gerekir' diyor zaten. Elbette bu konuda uzmanlara danışacağız, dünyadaki uygulamalara bakacağız. Yeni bir çalışma yapacağız.

Silahların tamamen bırakılması ve toplumsal entegrasyon dediniz. Bu noktada af gündeme gelebilir mi? CHP buna nasıl bakıyor?

Daha önce sayın Öymen, Baykal ve sayın Kılıçdaroğlu da söyledi. Silahlar gömülürse şiddetin çözüm olmadığı kabul edilirse o noktadan sonra insanların toplum hayatına karışması için gerekli her türlü düzenlemeyi yapmak zorundasınız. Şiddetin çözüm olmadığının kabul edilmesi lazım.

CHP içindeki ulusalcı kanadın Kürt meselesi konusunda yeni söylemlerin ve açılımların önünde engel olduğu yorumları yapılıyordu. Bu eleştiriye ne dersiniz?  

89 raporuna kadar bizim Kürt meselesi konusunda kapsamlı bir bakış açımız yoktu. Kapsamlı çalışmalar yaptık, sonuçta parti organının kararıyla bu rapor çıktı ve tartışmalar kesildi. Ondan geriye gidemeyiz, ondan ileriye gitmemiz lazım. Biz bunu kendi ilkelerimiz açısından ele alıp yeni açılımlar yapacağız, yeni söylemlerimiz olacak.

Siz SHP’de de siyaset yaptınız. Geçmişte Kürt seçmenle SHP’nin bir bağı vardı. CHP ile bu bağ nerede ve ne zaman koptu size göre?

O dönem yine gelecek. Türkiye normalleşecek, demokrasi tam olacak. Bunun çeşitli sebepleri var. 1989 raporunu geliştirerek bölgeye gitme işi ihmal edildi. Şiddet arttı, demokratik ortam kayboldu. Bu normalleşecek. Silahlar gömülürse ve hayat normale dönerse CHP Doğu ve Güneydoğu’da yine varlık gösterecek.

2015 seçimlerinde HDP ile işbirliğine nasıl bakarsınız?

Biz yüzde 5 barajını savunuyoruz. Bakın bu ne demektir? HDP Meclis’e daha güçlü girecek ve 50 milletvekili çıkaracak demektir.

CHP lideri bir süredir dindar kesimle barışmamız lazım diyor. CHP bunun için ne yapacak?

CHP gibi bir kitle partisi, elbette seçmen tabanını genişletmek ister. Bunun başka  çaresi yok. Seçmen tabanının bir kısmı bizim bazı politikalarımızı yanlış algılıyorsa mesela laikliği dine saygı göstermemek, inançlı insanlarla mesafe gibi algılıyorsa bunu bizim kırmamız lazım. Laiklik kavramının içinde zaten dine ve inançlara saygılı olmak var. Genel Başkan bunu anlatmak istiyor, biz de bunu anlatmaya çalışıyoruz. Yani biz sosyal demokrat bir partiyiz. Evrensel olarak baktığınızda bütün inançlara eşit olduğumuz konusunda bir şüphe olmaması lazım.

Mehmet Bekaroğlu’nun Merkez Yönetim Kurulu'nda (MYK) görev alması muhafazakâr seçmene yönelik bir mesaj mı?  

Mehmet Bekaroğlu’nu 20 yıldır tanırım. Bekaroğlu farklı bir insan. İnsan hakları konusunda, işkencelere karşı, adaletli bir toplum için hep ortada olmuştur. Ortak bildirilerde imzamız vardır. İnançlı bir insandır ama inançların siyasette kullanılmasına da karşı bir insandır. Siyaseti siyaset kavramları üzerinden yapan bir insandır. Partimize gelmesi bir kazançtır, çünkü aynı değerleri konuşuyoruz. Bekaroğlu 'ben nasıl sağcı olabilirim? Sağcı statükocudur' diyor.

Sayın Bekaroğlu CHP’de başörtülü milletvekili de olmalı dedi. Başörtülü milletvekili olacak mı?  

Başvurular olursa, bizim aradığımız kriterlere de uyarsa niye olmasın? Başörtülü belediye meclis üyelerimiz var. Biz insanları yaşam tarzına, kılığına kıyafetine göre ayırmayacağız. Özgürlük, eşitlik demokrasi barış gibi değerlerimiz var, tarihten ve soldan gelen değerlerimiz var.  Biz insanlara böyle bakıyoruz. Nereden geldi, hangi kıyafeti tercih ediyor, başı açık mı kapalı mı? Bu mesele değil.

CHP içinde bundan sonraki süreçte ‘ortak ses’ sağlanacak mı? Kılıçdaroğlu ilk Parti Meclisi toplantısında buna işaret etti.  

Bu sağlanmak zorunda. Bizim diğer partilerden farkımız çoğulculuğu yaşatmamızdır. Yapıcı eleştiriler her zaman konuşulur. Bir talep vardı, kurultay yaptık. Bu süreç bitmiştir. Bütün sosyal demokrat partiler seçim sath-ı mailine girdiği zaman tartışmayı bıkakırlar. Akıl bunu gerektirir.

Siz CHP’de sol kanadı mı temsil ediyorsunuz? Yeni yönetimde sol kanat mı daha ağır basıyor?

Biz hepimiz CHP’liyiz. Bizim gibi partilerde belli konularda fikir ayrılıkları olabilir. Bunlar sürekli değildir. Program, belge tartışmasına bu fikirler yansır. Bir şeyi ayırmamız lazım. Kişiler etrafında bir araya gelmek, çözümü kurtarıcıda arayan çözümler yani siyasi literatürde buna hizip deniyor, ben buna karşıyım.

Sibel Demirci Erdem / Al Jazeera