Daire:7 

Tarih:2014 
Esas No:2014/17363 
Karar No:2014/20586 
Kaynak:UYAP 
İlgili Maddeler:5275 SK.17/4 
İlgili Kavramlar:İnfazın Ertelenmemesi/İtiraz
Özeti:5275 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanun'un 17/4.maddesine göre cezanın infazına başlandıktan sonra, fıkrada sayılan zorunlu ve ivedi hallerde Cumhuriyet Başsavcılığınca infaza ara verilmesi talebinin reddi halinde,bu işleme karşı genel hüküm niteliğinde olan 4675 sayılı Kanun'un 4 ve 5.maddeleri gereğince infaz hakimliğine şikayet yoluna başvurulabileceği.

Kasten yaralama, genel güvenliği tehlikeye atma, ruhsatsız silah taşıma ve tehdit suçlarından sanık M. D.'nın, Ezine Asliye Ceza Mahkemesinin 03.09.2013 tarihli ve 2013/91 değişik iş sayılı içtima kararı kapsamındaki 2 yıl 7 ay hapis cezasını infaz ettiği sırada, yasal temsilcisi eşi Z. D. tarafından yapılan infazın ertelenmesi talebi üzerine, hükümlünün 5275 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanun'un 17/4.maddesinde belirtilen şartları taşımadığı gerekçesiyle erteleme talebinin reddine dair Çanakkale Cumhuriyet Başsavcılığının 12.09.2013 tarihli ve 2013/3730 ilamat sayılı kararına yönelik itiraz hakkında karar verme görev ve yetkisinin infaz hakimliğine ait olmadığından bahisle talebin reddine ilişkin Çanakkale İnfaz Hakimliğinin 22.10.2013 tarihli ve 2013/1607 esas, 2013/1583 sayılı kararına karşı yapılan itirazın keza reddine ilişkin ÇANAKKALE Ağır Ceza Mahkemesinin 04.11.2013 tarihli ve 2013/962 değişik iş sayılı kararı aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığından verilen 17.12.2013 gün ve 77401 sayılı kanun yararına bozma istemini içeren dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 06.01.2014 gün ve KYB. 2013-406567 sayılı ihbarnamesi ile daireye verilmekle okundu. 
Mezkür ihbarnamede;
İnfaz dosyasına göre, infazın başlamasından sonra hükümlünün yasal temsilcisi tarafından yapılan infazın ertelenmesi talebinin Çanakkale Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından reddedilmesi üzerine, bu karara yönelik itiraz Çanakkale İnfaz Hakimliği tarafından, infaza ara verilmesi ve infazın ertelenmesi talepleri hakkında karar vermenin infaz hakimliğinin görev ve yetkileri arasında olmadığından dolayı talebin reddine karar verilmiş ise de, 5275 sayılı Cezaların infazı Hakkında Kanun'un 17/4.maddesine göre cezanın infazına başlandıktan sonra, fıkrada sayılan zorunlu ve ivedi hallerde Cumhuriyet Başsavcılığınca 6 ayı geçmeyen sürelerle infaza ara verilebileceği şeklinde düzenleme bulunduğu, fakat talebin reddi halinde bu karara karşı itiraz edilip edilemeyeceği, itiraz edilecekse hangi merciye itiraz edilebileceği hususunda özel bir düzenleme bulunmadığı, 4675 sayılı infaz Hakimliği Kanunu'nun 4.maddesi 2.fıkrasında hükümlülerin cezalarının infazı... gibi işlem ve faaliyetlere ilişkin şikayetleri inceleme ve karara bağlama görevinin infaz hakimliğinin görevleri arasında sayıldığı, kanun koyucunun bazı özel durumlarda infaza ilişkin meselelerde hüküm veren mahkeme tarafından karar verilmesini de istediği, örneğin 5275 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanun'un 101.maddesi uyarınca, aynı Kanun'un 98 ila 100.maddeleri gereğince verilecek kararların hüküm mahkemesince verileceğinin hüküm altına alındığı, keza 98.maddenin 2.fıkrasına göre sadece hastalık sebebiyle cezanın ertelenmesinin gerektiği hallerde hüküm mahkemesinin karar vereceği şeklinde düzenleme bulunduğu nazara alındığında, 5275 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanun'un 17/4.maddesine göre cezanın infazına başlandıktan sonra, fıkrada sayılan zorunlu ve ivedi hallerde Cumhuriyet Başsavcılığınca infaza ara verilmesi talebinin reddi halinde,bu işleme karşı genel hüküm niteliğinde olan 4675 sayılı Kanun'un 4 ve 5.maddeleri gereğince infaz hakimliğine şikayet yoluna başvurulabileceği gözetilmeden, itirazın bu yönden kabulü yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiş ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozmaya atfen ihbar olunmuş bulunmakla Türk Milleti adına gereği görüşülüp düşünüldü;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarname içeriği yerinde görüldüğünden Çanakkale Ağır Ceza Mahkemesinin 04.11.2013 gün ve 2013/962 Değişik iş sayılı kararının, CMK.nun 309/4-a maddesi uyarınca BOZULMASINA, müteakip işlemlerin mahallinde mahkemesince yapılmasına, 01.12.2014 günü oybirliğiyle karar verildi

Daire: 12 
Tarih:2014 
Esas No: 2014/1714 
Karar No: 2014/18859 
Kaynak: Ayvallık Sul Ceza Mahkemesi 
İlgili Maddeler: TCK 134,136,132 
İlgili Kavramlar: Özel hayatın gizliliğini ihlal ,haberleşmenin gizliliğini ihlal 
Özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan mahkumiyet hükmüne yönelik yapılan temyiz incelemesine gelince; 
Suç tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6352 sayılı Kanunun 81. maddesiyle değişik TCK
ın 134/1. maddesinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası öngörülmüş olup cezanın seçenek olarak düzenlenmemesi karşısında, uygulamada bu yönden isabetsizlik görülmediğinden, tebliğnamedeki bu konudaki eleştiriye iştirak edilmemiştir. 
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın, eksik inceleme ve araştırmaya ilişkin temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1- Sanığın, yaklaşık 5 yıldır gönül ilişkisi yaşadığı katılan Selvi ile yaptığı özel bir telefon konuşmasını kaydederek, rıza olmaksızın katılan Selvi
in eşi katılan Murata göndermek suretiyle ifşa ettiği olayda; sanığın, tarafı olduğu haberleşmenin içeriğini diğer tarafın rızası olmaksızın açıklaması nedeniyle, eylemin TCK
ın 132/3. maddesine uyan haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunu oluşturduğu gözetilmeden, suçun nitelendirilmesinde yanılgıya düşülerek olayda uygulama yeri bulunmayan aynı Kanunun 134/1. maddesi uyarınca hüküm kurulması,
Kanuna aykırı olup, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUKun 321. maddesi uyarınca isteme uygun olarak BOZULMASINA, aynı Kanunun 326/son maddesi uyarınca, hükmün ceza miktarı yönünden sanığın kazanılmış hakkının saklı tutulmasına, 29.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. 

Daire:8 
Tarih:2014 
Esas No: 2012/31924 
Karar No:2014/1479 
Kaynak:Kişisel arşiv 
İlgili Maddeler:TCK 136, 35 , 245/1, 35 
İlgili Kavramlar:ATM düzenek,Kişişel verileri hukuka aykırı olarak ele geçirme
Gereği görüşülüp düşünüldü: 

Yapılan yargılamaya, toplanan kanıtlara, hükümlerin dayandığı gerekçe ve takdire göre sanığın yerinde görülmeyen sair itirazlarının reddine, ancak:
1- Bir Bankanın ATM cihazının dış kısmına banka ve kredi kartları bilgilerini kopyalamak için sistem kuran ancak ihbar edilmeleri neticesinde bu şekilde herhangi bir kartın kopyalamasını yapamadan yakalanan sanığın eyleminin TCK.nun 136, 35. maddelerine uyan suçu oluşturduğu gözetilmeden yazılı şekilde TCK.nun 245/1. ve 35. maddeleri uyarınca hüküm kurulması,

2- Kabul ve uygulamaya göre de, 5237 sayılı TCK.nun 53/3. madde ve fıkrası uyarınca, sanığın yalnızca kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından koşullu salıverilmesine kadar kısıtlama uygulanabilecek iken, kendi altsoyu dışındakiler üzerindeki yetkilerini de kapsayacak şekilde uygulama yapılması,
Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş oldu- ğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygu- lanması gereken 1412 sayılı CMUK.nun 321. maddesi gereğince (BOZULMASINA), 23.01.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi