Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2014/625 sayılı kararı ile;

 

HGK'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:[/u]

[u]KARAR : Dava, satış sözleşmesi gereğince satın alınan bağımsız bölümün süresinde teslim edilmemesi sebebiyle tazminat istemine ilişkindir.

Davacı vekili, müvekkilinin davalı TOKİ ile "Erzincan-Üzümlü Alt Gelir Gurubu Konut Projesi" kapsamında "Gayrimenkul Satış Sözleşmesi" imzalandığını, sözleşmenin düzenlendiği tarihten itibaren 16 ay içerisinde konutun teslim edilmesinin kararlaştırıldığını, konutun süresinde teslim edilmediğini ileri sürerek, geç teslim sebebiyle kira kaybı bedeli olan 6.540,55 TL tazminatın yasal faiziyle tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, satımın dar gelirlileri daire sahibi yapmaya yönelik olduğunu, davalı idarenin konut alıcılarının taksit ödemelerini teslim tarihine kadar durdurduğu gibi, dönemsel artışları da yapmadığını, bu sebeple geç teslimden kaynaklanan, davacının hak kaybının söz konusu olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, sözleşmede kararlaştırılan 16 aylık teslim süresinin sözleşmenin düzenlendiği tarihte başlayacağı, sözleşmenin 5. maddesinin 3. fıkrası gereğince, taşınmazın taksit ödemeleri bitene kadar kiraya verilemeyeceğinin kararlaştırıldığını, taşınmazın borçlarının da henüz bitmediği anlaşıldığından, davacının oluşmuş bir kira kaybı zararı bulunmadığı kabul edilerek davanın reddine karar verilmiştir. Mahkeme kararı, Özel Daire'ce, metni aynen yukarıda başlık bölümüne alınan sebeplerle bozulmuş; mahkemece, önceki gerekçeler tekrarlanmak suretiyle direnme kararı vermiştir.

 

Taraflar arasında düzenlenen sözleşmeyle taşınmazın, davalı tarafından davacıya satıldığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Sözleşmenin 3. maddesinde taşınmazın 16 ayda teslim edileceği kararlaştırılmıştır. Sözleşmenin bu maddesi geçerli olup sözleşmeye sadakat ilkesi gereğince tarafları bağlar.

Davacı, konutun sözleşmede kararlaştırılan sürede teslim edilmediğini ileri sürerek, geç teslimden kaynaklanan tazminat isteminde bulunmuştur.

Mülga 818 Sayılı Borçlar Kanunu'nun 106. maddesinde, karşılıklı yükümlülükleri içeren sözleşmelerde borcun yerine getirilmemesi (ifade gecikme) halinde, alacaklının, hakkını nasıl kullanacağı düzenlenmiştir.

Alacaklı, aynı Kanun'un 106. maddesinin 2. fıkrasında öngörülen seçimlik haklardan birisini kullanabilmesi için borcu yerine getirmekte direnen borçluya mehil vermek zorundadır (BK m. 106/1). Ancak aynı Kanun'un 107. maddesinde yazılı hallerden birinin bulunması halinde (1-Borçlunun hal ve vaziyetinden bu tedbirin tesirsiz olacağı anlaşılırsa; 2-Borçlunun temerrüdü neticesi borcun ifası alacaklı için faidesiz kalmış ise; 3-Akdin hükümlerine göre borç tayin ve tespit edilen muayyen bir mehil içinde ifa edilmek lazım geliyorsa) mehil tayinine gerek yoktur. Davalı satıcının, borcunu 16 ay içinde yerine getireceği sözleşmede kabul edildiğine göre, 818 Sayılı BK.nun 106/1. maddesi gereğince bir önel (mehil) belirlenmesine gerek yoktur.

818 sayılı BK.nun 106/2. maddesinde, borcun yerine getirilmemesi halinde alacaklıya üç seçimlik hak verilmiştir. Bunlar, 1-Her zaman gecikmiş işi yerine getirme (ifayı) ve gecikme tazminatı isteme; 2-Sözleşmenin ifasından vazgeçilerek olumlu zararı isteme; 3-Sözleşmeyi feshederek olumsuz zararı isteme şeklinde açıklanmaktadır. Davacı görülmekte olan davada, bu seçimlik haklardan aynen ifa ve gecikme tazminatını istemiştir.

Taraflar arasındaki sözleşmede, taşınmazın 16 ay içerisinde teslim edileceği belirtildiğinden, bu sürenin dolmasıyla, davalı borcunu yerine getirmekte direndiği ve bu olgunun hukuksal sonuçlar doğurduğu (BK m. 101/1) gözetildiğinde, davacı BK.nun 106/1. maddesi uyarınca, davalıya mehil vermeden dava açabilir. Sözleşmede taksitler bitmeden taşınmazın kiraya verilemeyeceği şartının yazılması, davacının 818 Sayılı BK.nun 106. maddesinde belirtilen "teahhur sebebiyle zarar (gecikme sebebiyle tazminat)" hakkını ortadan kaldırmaz.

Bu durumda mahkemece, taşınmazın geç teslim edilip edilmediği, geç teslim edilmiş ise, geciken teslim süresine dair tazminat belirlenerek, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, hatalı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.

Hal böyle olunca, aynı yöne işaret eden ve HGK'nca da benimsenen Özel Daire Bozma kararına uyulmak gerekirken, yanılgılı gerekçeyle önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırı olup; kararın bozulması gerekir.

KARAR : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6217 Sayılı Kanunun 30. maddesiyle 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununa eklenen " Geçici madde 3" atfıyla uygulanmakta olan 1086 Sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, aynı kanunun 440/111-1. maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 07.05.2014 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi."