İstanbul’da bir inşaatta, 2007 yılında kalıp ustası olarak çalışırken sol gözüne çivi isabet etmesi sonucu yüzde 45.2 oranında sürekli göremez raporu alan işçinin, mahkemece 2010 doğumlu çocuğuna verilen 5 bin liralık tazminat Yargıtay’dan döndü. Haksız fiil nedeniyle manevi tazminata hak kazanabilmek için haksız fiil tarihinde taraf ehliyetinin bulunması, diğer bir deyişle sağ olması gerektiğine işaret eden Yargıtay 21. Hukuk Dairesi kararında, "Kişilik sağ olarak doğumla başlar ve ölümle son bulur. Haksız fiil tarihindeki cenin sağ olarak doğmak koşuluyla haksız fiil nedeniyle maddi ve manevi tazminat isteyebilir. Mahkemece yukarıda açıklanan maddi ve hukuksal olgular dikkate alınmadan, haksız fiil tarihinde sağ ya da cenin halinde olmayan davacıya manevi tazminat takdiri suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir." denildi.

İstanbul’da bir anonim şirket bünyesindeki inşaatta kalıp ustası olarak çalışan işçinin sol gözüne 30 Kasım 2007’de çivi battı. Yüzde 45.2 oranında sürekli göremez raporu alan işçi Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan (SGK) olayın iş kazası olduğunu belgeledi. Gerekli yasal sürecin tamamlanmasıyla gözünü kaybeden işçinin eşi ve çocuğu 2013 yılında İstanbul Anadolu 13. İş Mahkemesi’ne anonim şirketi aleyhine ‘tazminat’ davası açtı. Sigortalının iş kazası sonucu sürekli iş göremezliği nedeniyle eşi ve çocuğunun manevi zararlarının giderilmesi istemini değerlendiren mahkeme, davacı eş yararına 10 bin lira, davacı çocuk yararına 5 bin lira manevi tazminatın kaza tarihi olan 30 Kasım 2007 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara ödenmesine karar verdi. Davalı taraf avukatı kararı temyiz etti.

DOĞMAYAN HATTA CENİN BİLE OLMAYAN BİRİSİNE TAZMİNAT VERİLEMEZ


Dava dosyasını yeniden değerlendiren Yargıtay 21. Hukuk Dairesi, emsal bir karara imza attı. Dava dilekçesine ekli vekaletnamede davacı çocuğun doğum tarihinin 22 Ekim 2010 olduğunun belirtildiğine dikkat çeken Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, hükme esas bilirkişi kusur raporunda olayın meydana gelmesinde sigortalı işçinin yüzde 20 oranında müterafik kusuru bulunduğunun belirtildiğine vurgu yaptı. Haksız fiil nedeniyle manevi tazminata hak kazanabilmek için haksız fiil tarihinde taraf ehliyetinin bulunması, diğer bir deyişle sağ olması gerektiğinin belirtildiği Yargıtay kararında şu ifadelere yer verildi: "Taraf ehliyeti, medeni hukuktaki medeni haklardan yararlanma (hak) ehliyetinin usul hukukunda büründüğü şekildir. Medeni haklardan yararlanma ehliyetine sahip her gerçek kişinin yaşadığı sürece taraf ehliyeti vardır . Kişilik sağ olarak doğumla başlar ve ölümle son bulur. Bunun tek istisnası cenin için söz konusu olup hukukumuzda, ceninin medeni haklardan yararlanma (hak ehliyeti) ehliyetinin, gerektirici koşula bağlı bir ehliyet olduğu kabul edilmektedir. Kural olarak medeni haklardan yararlanma ehliyeti, ceninin kişilik kazandığı anda (tam olarak sağ doğum) gerçekleşir. Ancak geriye etkili olarak ana rahmine düştüğü günden itibaren hüküm doğurur. Haksız fiil tarihindeki cenin sağ olarak doğmak koşuluyla haksız fiil nedeniyle maddi ve manevi tazminat isteyebilir. Somut olayda 22 Ekim 2010 doğum tarihli davacı çocuğun 30 Kasım 2007 olay tarihinde sağ olmadığı gibi tıbben cenin halinde olmasının da mümkün bulunmadığı açıktır. Hal böyle olunca haksız fiil tarihinde sağ olmayan, tıbben cenin halinde olması da mümkün bulunmayan anılan davacının davasının reddi gerekirken yazılı gerekçelerle tazminata karar verilmesi hatalı olmuştur. Mahkemece maddi ve hukuksal olgular dikkate alınmadan, haksız fiil tarihinde sağ ya da cenin halinde olmayan davacıya manevi tazminat takdiri suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. Yerel mahkeme tarafından verilen kakarın bozulmasına oybirliği ile karar verilmiştir."

Yargıtay’ın bozma kararının ardından davanın önümüzdeki aylarda yeniden görüleceği öğrenildi.
CİHAN -