6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 1. maddesinin 2. fıkrasında; Arabuluculuk : “ Bu Kanun, yabancılık unsuru taşıyanlar da dâhil olmak üzere, ancak tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri iş veya işlemlerden doğan özel hukuk uyuşmazlıklarının çözümlenmesinde uygulanır. Şu kadar ki, aile içi şiddet iddiasını içeren uyuşmazlıklar arabuluculuğa elverişli değildir. ” şeklinde düzenlenmiştir.
Yönetmeliğin 4. maddesinde yer alan tanımlarda ise,
“ b) Arabulucu: Arabuluculuk faaliyetini yürüten ve Bakanlıkça oluşturulan arabulucular siciline kaydedilmiş gerçek kişiyi,
c) Arabuluculuk: Sistematik teknikler uygulayarak, görüşmek ve müzakerelerde bulunmak amacıyla tarafları bir araya getiren, onların birbirlerini anlamalarını ve bu suretle çözümlerini kendilerinin üretmesini sağlamak için aralarında iletişim sürecinin kurulmasını gerçekleştiren, tarafların çözüm üretemediklerinin ortaya çıkması hâlinde çözüm önerisi de getirebilen, uzmanlık eğitimi almış olan tarafsız ve bağımsız bir üçüncü kişinin katılımıyla ve kamu hizmeti olarak yürütülen ihtiyari bir uyuşmazlık çözüm yöntemini,” şeklinde belirtilmiştir.
Bu kapsamda arabuluculuk, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri konular ve uyuşmazlıklar bakımından uygulama alanı bulmaktadır.
Arabuluculuk; İşçi-İşveren Uyuşmazlıkları (hizmet tespiti/çalışma süresinin tespiti davaları hariç), Ticari Uyuşmazlıklar (para alacakları ve tazminatlar) ve Tüketici Uyuşmazlıkları (Tüketici Hakem Heyeti başvuru sınırını aşan miktarlarda) ile Ticari Uyuşmazlıklar içinden özel uzmanlık alanı olarak ayrılmış olan Banka ve Finans Hukuku ile Sigorta Hukuku uyuşmazlıkları bakımından zorunluluk arz etmektedir. Belirtilen uyuşmazlıklarda, dava açılmadan evvel, dava şartı arabuluculuk kapsamında arabulucuya başvuru yapılması zorunludur. Yine 01/09/2023 tarihi ve devamı süreçte dava şartı olarak uygulama alanı bulan uyuşmazlık türleri, yazımızın devamında ayrıntılı şekilde yer almaktadır.
Yapılan arabuluculuk başvurusu ve görüşmeler neticesinde; taraflar arasında anlaşmanın sağlanması halinde, mevcut uyuşmazlık sona erecek ve taraflar arasında artık aynı hukuki uyuşmazlık yargısal süreçte görülemeyecek ve aynı konu hakkında dava açılamayacaktır.
Yapılan görüşmeler ve müzakereler ile toplantılar sonucunda, taraflar arasında anlaşmanın sağlanamaması halinde ise; arabulucu tarafından, anlaşamama doğrultusunda son tutanak düzenlenecek ve işbu son tutanak, dava dilekçesine eklenerek taraflarca/vekillerince dava açılabilecektir. Bu halde dava şartı gerçekleşmiş olacaktır.
Arabulucuya başvuru yapılmaksızın dava açılması halinde ise, davanın usulden reddine karar verilecektir. Zira bu halde dava şartı yerine getirilmemiş ve arabulucuya başvuru yapılmamıştır. Arabulucuya başvuru yapılmasına rağmen, mahkemesine son tutanak sunulmamışsa, bu halde mahkeme tarafından verilen kesin sürede son tutanağın sunulması zorunlu olacak; anlaşamama son tutanağının mahkemesine sunulmaması halinde, davanın reddine karar verilecek; son tutanak sunumu halinde ise, dava, diğer usuli şartlar bakımından ve/veya esastan incelenebilecektir.
Bu kapsamda öncelikle hangi uyuşmazlıkların arabuluculuğa uygun olup olmadığının tayin ve tespiti ile uyuşmazlığın arabuluculuğa uygun olduğunun anlaşılması halinde, somut uyuşmazlığın dava şartı arabuluculuk kapsamında olup-olmadığının belirlenmesi gerekmektedir. Zira arabulucuya başvuru, dava şartı hallerde, zorunlu; aksi durumlarda ise ihtiyaridir. Bu sebeple belirtilen tespitler, son derece önemli olup; alanında uzman arabulucular ile görüşme sağlanması çok büyük önem arz etmektedir.
Bir diğer ihtimal bakımından değerlendirme ile somut uyuşmazlığın, tarafların serbestçe tasarruf edilebilecekleri ve arabuluculuğa uygun bir konuya ilişkin olmasına rağmen, uyuşmazlık bakımından arabuluculuğun dava şartı kapsamında olmaması halinde ise; ihtiyari olarak da arabuluculuk başvurusu yapılabilecektir. İhtiyari arabuluculuk bakımından temel kıstas, söz konusu uyuşmazlığın tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri bir uyuşmazlık türü olmasıdır. Bu halde taraflar arasında anlaşmanın sağlanması halinde, tıpkı dava şartı arabuluculukta olduğu gibi, taraflar arasında aynı konu ve aynı hukuki uyuşmazlık hakkında dava açılamayacak; uyuşmazlık konusu, anlaşma ile sonuçlanacak ve taraflar arasındaki husumet sona erecektir.
Gerek dava şartı arabuluculuk gerekse ihtiyari arabuluculuk kapsamında olsun, taraflar arasında anlaşmanın sağlanması halinde, anlaşma son tutanağına ilaveten anlaşma belgesinin de arabulucu tarafından tanzim ve imza edilmesi gerekmektedir.
Yine 05/04/2023 tarihli Resmi Gazete ile İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile;
“Taşınmazın devrine veya taşınmaz üzerinde sınırlı ayni hak kurulmasına ilişkin uyuşmazlıklar arabuluculuğa elverişlidir.” , “Arabuluculuk süreci sonunda tarafların anlaşması halinde anlaşma belgesi, taşınmazın devri veya taşınmaz üzerinde sınırlı ayni hak kurulmasıyla ilgili olarak kanunlarda yer alan sınırlamalar ile usul ve esaslar gözetilmek suretiyle düzenlenir.” ,
“Bazı uyuşmazlıklarda dava şartı olarak arabuluculuk
MADDE 18/B- (1) Aşağıdaki uyuşmazlıklarda, dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır:
a) Kiralanan taşınmazların 2004 sayılı Kanuna göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler hariç olmak üzere, kira ilişkisinden kaynaklanan uyuşmazlıklar.
b) Taşınır ve taşınmazların paylaştırılmasına ve ortaklığın giderilmesine ilişkin uyuşmazlıklar.
c) 23/6/1965 tarihli ve 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunundan kaynaklanan uyuşmazlıklar.
ç) Komşu hakkından kaynaklanan uyuşmazlıklar.”
Hususları düzenlenmiştir. İşbu içeriklerden de açıkça anlaşılacağı üzere; taşınmaz devirleri, taşınmaz üzerinde sınırlı ayni hak tesislerine dair uyuşmazlıklar ile (ilamsız icra yoluyla tahliye hariç) kira ilişkisinden kaynaklı uyuşmazlıklar, taşınır ve taşınmazların paylaştırılmasına ve ortaklığın giderilmesine ilişkin uyuşmazlıklar, Kat Mülkiyeti Kanunu’ndan kaynaklanan uyuşmazlıklar ve Komşu hakkından kaynaklanan uyuşmazlıklar bakımından arabuluculuk, dava şartı olarak kabul edilmiş olup; söz konusu yasal düzenleme, 01/09/2023 tarihinde yürürlüğe girmiş ve halihazırda belirtilen uyuşmazlık türleri bakımından, dava açmadan önce, mutlaka arabulucuya başvuru yapılması gerekmektedir.
Arabuluculuk ücreti bakımından değerlendirme yapılması gerektiğinde ise; arabuluculuk ücretinin, Adalet Bakanlığı’nca Resmi Gazetede yayımlanan Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi esas alınarak belirlendiği görülmektedir.
Tüketici uyuşmazlıklarında başvuru yapılan arabuluculuk hariç, dava şartı haller olan diğer uyuşmazlıklarda, tarafların anlaşmaları halinde, arabuluculuk ücreti taraflarca ödenecek olup; tarafların anlaşamamaları halinde ise, arabuluculuk ücreti, Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanarak arabulucuya bakanlıkça ödeme yapılacaktır. Anlaşamama halinde taraflarca dava açılması halinde, bakanlık bütçesinden arabulucuya ödenen ücret, davada haksız çıkan tarafa yükletilecektir.
Tüketici uyuşmazlıklarında ise, tüketici bakımından ayrık bir hüküm olup; taraflar arasında anlaşmanın sağlandığı ve sağlanamadığı tüm hallerde, tüketici tarafça ödenmesi gereken arabuluculuk ücreti, 2 saatlik ücret esas alınarak Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanacak ve arabulucuya bu doğrultuda ödeme yapılacaktır.
LL.M. Av. Uzm. Arb. AYŞEN GÜZEL