AVUKAT İLE MÜVEKKİLİ

AVUKAT İLE MÜVEKKİLİ

Güneş Gürseler

Avukat öncelikle kendine karşı sorumludur, bu sorumluluğun temel dayanakları aldığı hukuk eğitimi sonunda edindiği vicdani değerler ve de mesleğe başlarken ettiği yemin, içtiği andıdır. Avukatlık Yasası 9 uncu maddesi bu andı;  “Hukuka, ahlaka, mesleğin onuruna ve kurallarına uygun davranacağıma namusum ve vicdanım üzerine and içerim.” şeklinde düzenlemiştir.

Avukat aldığı hukuk eğitimi ile edindiği birikimini toplumda hukuk bilincinin gelişmesine, adalete ve yargıya olan güvenin korunmasına katkı yapacak şekilde kullanmalıdır. Güveni sağlayacak olan da avukatın güven verici davranışlarıdır. Bunlar avukatın topluma karşı sorumluluğunu oluşturur.

Avukatın kendine ve topluma olan sorumluluğundan başka bir diğer sorumluluğu da sorununu yüklendiği iş sahibine,  müvekkiline  sorumluluğudur. Burada en temel sorumluluk dürüst olma sorumluluğudur. Avukat üzerine aldığı işin öngörebildiği hukuki sonucunu müvekkiline açıklamak ancak bunun bir teminat olmadığını da belirtmek zorundadır. Avukat haklıyı haksız, haksızı da haklı yapma gayretinde olamaz, avukat gerçeğin ortaya çıkmasını ve herkesin hakkına almasını sağlamada yardımcı olma durumundadır. Avukat, müvekkiline hukuki yardımda bulunmak için işi üstlenmiştir, müvekkilin yerine geçmemiş onunla özdeşleşmemiştir. Bu ölçünün kaçırılmaması gerekir.

Devlete ve topluma karşı bağımsız olan avukat aynı zamanda müvekkiline karşı da bağımsızdır. Bu bağımsızlığını özenle korumalıdır.

Avukatlık Yasası ile Türkiye Barolar Birliği Meslek Kuralları’nın açıkça düzenlediği bu sorumlulukları   Anayasa Mahkemesi de 15.10.2009 tarih ve  2007/16 - 2009/147 numaralı kararı  ile ayrıca belirtmiş ve avukatlığı    tanımlamıştır:

  • “Avukatların, savunma görevini üstlenmeleri ve adaletin gerçekleşmesine katkıları, mesleğin özelliği sayılmakta ve kimi kısıtlamalara bağlı tutulmalarının haklı nedenlerini oluşturmaktadır. Avukatlık mesleğini seçenlerin, avukatlık adına uygun biçimde görevlerinin gereklerini özenle yerine getirmeleri, avukatlık unvanından ayrı düşünülemeyecek saygı ve güveni koruyup güçlendirmenin başta gelen koşullarından biridir.”

  • “Yargının kurucu unsurlarından olan, bağımsız, serbestçe temsil eden, hukuksal ilişkilerin düzenlenmesinde, her türlü hukuksal sorun ve uyuşmazlıkların adalet ve hakkaniyete uygun olarak çözümlenmesinde ve hukuk kurallarının tam olarak uygulanmasında temel görev üstlenen avukat, hak arama özgürlüğü ve adil yargılanma hakkının da önemli bir unsurudur.” “Güçlü ve bağımsız savunma mesleği; hukukun üstünlüğünün, hukuksal uzlaşmanın, adil yargılanma duygusunun ve toplumsal barışın güvencesi olup bu değerler, mesleğinde yetkin bağımsız savunucularla teminat altına alınmıştır. “

Bu özellik ve nitelikteki avukatlığın ve avukatın amacı hukuki ilişkilerin düzenlenmesine, her türlü hukuki sorun ve anlaşmazlıkların adalet ve hakkaniyete uygun olarak çözümlenmesine ve hukuk kurallarının tam olarak uygulanmasında yargı organlarına, ilgili kurum ve kurullara yardım etmektir. Bu nedenle avukat üzerine aldığı işin yapılmasında ne müvekkilin buyruğu altında, ne de yalnız onun çıkarları ve yararları peşindedir.

Avukatlığın bütün bu niteliklerini koruyup geliştirecek olan avukatlar ve meslek örgütleridir.  Ancak bugün hukuk eğitim ve öğretiminden başlayarak yaşanan niceliksel ve niteliksel bozulma avukatlığı avukatlardan koruma durumuna getirmiştir.

Bunun en güncel örneği; akademisyen niteliği de olan bir avukatın bir cinayet davasında katil zanlısı müvekkilini savunuyorum derken mesleğin bütün ilke ve kurallarını  inkar eden beyanlar içinde olmasıdır.

Söylediklerini kabul etmek ve savunma mesleği ile bağdaştırmak mümkün değildir.