Hayır.
Baroları avukat sayısına göre çok küçük bir azınlık yönetiyor ve biz baroları yöneten bu azınlığa barocu diyoruz. İstanbul Barosu’nu örnek alalım; 30 bin civarında üyesi var, 2014 seçimlerinde 26 bin oy kullanılmış. İstanbul Barosu’nda barocu diyebileceğimiz en fazla 300 kişi vardır. Yaklaşık son 20 yılda bu 300 kişide % 5 bile değişiklik olmamıştır. İstanbul Barosu’nda 20 yıldır yönetimi bu 300 kişi tayin etmektedir.
İstanbul Barosu Yönetim Kurulu, Disiplin Kurulu, Baro Meclisi, TBB delegeleri, kurullar ve komisyonları toplarsanız 300 sayısına yaklaşırsınız. 20 yıldır İstanbul Barosu Yönetimini kazanan Önce ilke Çağdaş Avukatlar Grubunu oluşturan avukat sayısı da 300 civarındadır. Bu tablo şunu gösteriyor:
Barocu 300 kişi birbirini aday gösteriyor. 26 bin avukat bu 300 kişiye oy veriyor..
Son 20 yıla bir bakın, İstanbul Barosu Yönetim Kurulu’nun hiç değişmeyen üyeleri olduğunu göreceksiniz..
Bu tablo tam bir kast sistemi gibi..
Aynı yapı siyasi partilerde mevcut.. Parti yöneticileri kendilerine oy verecek kişileri partiye üye yapıyor, bu üyeler onlara oy veriyorlar..
Bu sistemde avukatlar söz sahibi mi?
Değil..
Halk söz sahibi mi?
Değil..
Mevcut işleyişte avukatlar sadece oy kullanıyor, aday tayininde ve kararlarda söz ve iradesi yok… Avukatlar katılmadıkları kararların arkasından neden gitsinler..
İşte bu nedenlerle İstanbul Barosu İstanbul’un en büyük adliyesi, Çağlayan Adliyesinde düzenlediği toplantılarda 1000 avukatı toplayamıyor..
Dünyanın en büyük adliyesi için bu durum hazin değil mi?