ÖZLEM GÜVEMLİ
Sosyalist Enternasyonal Arap Dünyası Özel Komite Toplantısı’nın ikincisi, CHP’nin ev sahipliğinde İstanbul’da başladı. Toplantının açılışında konuşan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Arap Baharı’nın son aylarda renginin değiştiğini, çoğu yerde “Arap sonbaharı” haline gelmeye başladığını belirterek “Arap Baharı’nın bazı çevrelerce yeni bir emperyalizm icat edilmesi için istismar edilmesine olanak vermemeli” dedi. Türkiye’nin demokrasisinde de gerilemeler olduğuna dikkat çeken Kılıçdaroğlu, cezaevindeki gazetecilere, öğrencilere, aydınlara ve milletvekillerine değindi. Kılıçdaroğlu, Suriye’ye dışarıdan müdahalenin de, iç savaşın da kabul edilemez olduğunu vurguladı.
Hilton Oteli’nde “Bölgedeki dönüm noktasında: Değişim dönemini başarılı kılabilmek için ileri hareketleri güçlendirmek” teması ile düzenlenen komite toplantısının açılışında konuşan Kılıçdaroğlu, “Batı’dan Doğu’ya doğru esen devrim rüzgârı bir yandan içimizi ısıtıyor, ama bir yandan da değişimin yaratabileceği belirsizlikler bizi endişelendiriyor” değerlendirmesini yaptı. Sesini yükseltemez denilen Ortadoğu halklarının bir yıldan beri özgürlükleri için savaştığını, tek adam hâkimiyetine dayalı baskı rejimlerine karşı, hak ve özgürlük mücadelesi verdiklerini söyledi. Bu durumun son aylarda renk değiştirmeye başladığına dikkat çeken Kılıçdaroğlu, “Yıllar boyunca bir taraftan kendi diktatörleri, bir taraftan da dış güçler tarafından sömürülen Arap emekçileri, bugün yeni bir sömürü dalgası tehdidiyle karşı karşıyalar” dedi.
BM kararlı bir tavır almalı
Kılıçdaroğlu, Libya’da eski rejim yanlılarını temizleme bahanesiyle hak ihlallerine başlandığını, Mısır’da radikalizmin yükseldiğini, Suriye’deki hak mücadelesinin dışarıdan müdahil olan güçlerin de etkisiyle kanlı bir iç savaşa dönüştüğünü anlattı. “Bahar yerini soğuk rüzgârlara ve belirsizliklere bıraktı” yorumunda bulunan Kılıçdaroğlu, Suriye konusunda da açıklamalar yaptı. Kılıçdaroğlu “Suriye’deki olaylar yürek yakan olaylar. Binlerce insan yaşamını yitiriyor. Suriye halkı barış, demokrasi, kadın-erkek eşitliği, özgürlük istiyor. Bütün bu taleplere destek veriyoruz, saygı ile karşılıyoruz. Suriye’ye dışarıdan müdahaleler, bir kaosun iç savaşın yaratılması kabul edilemez” diye konuştu.
Taraf değiştirmiş gibi yapıyorlar
Egemen güçlerin; çıkarlarının uygun olduğunu düşündükleri her zeminde, demokrasiyi savunur gözükürken Arap dünyasında ekonomik çıkar bağlarıyla bağlı oldukları diktatörlüklerin ve tiranların varlığından ve uygulamalarından hiç rahatsızlık duymadıklarını vurguladı. Bir zamanlar Zeynel Abidin Bin Ali, Muammer Kaddafi ve Hüsnü Mübarek’le kol kola olan güç odaklarının bugün milyonların yükselen sesi karşısında taraf değiştirmiş gözüktüğünü ifade eden Kılıçdaroğlu, “Bu arada Arap devrimi, biraz toplumların kendi iç dinamiklerinden, biraz da dış müdahalelerden kaynaklanan nedenlerden dolayı bahar havasını kaybetmeye, çoğu yerde bir Arap sonbaharı haline gelmeye başladı. Bu durum, Arap devriminin sonu belirsiz bir istikamete yönelmesi tehlikesini de beraberinde getirmektedir” diye konuştu.
Batılı ülkelerin, kendileri için korkulu bir rüya gibi gördükleri radikal İslama karşı bir çeşit “ılımlı İslam” modeli yaratma çabası içinde olduklarını dile getiren Kılıçdaroğlu, bu yolla Arap halkları üzerinde yeni bir siyasi ve ekonomik üstünlük elde edebilmenin hesabını yaptıklarını kaydetti.
Sosyalist Enternasyonal’in bu noktada devreye girmesi gerektiğini belirten Kılıçdaroğlu, “Bizler, kendi ülkelerimizdeki hükümetleri, yönetimlerimizi, hâlâ umutla Arap Baharı adını vermekte olduğumuz Arap devrimini ateşleyen halkların; gerçek taleplerine, demokrasiye, özgürlüklere, temel haklara, refahtan hakça pay almaya kavuşmaları için çaba sarf etmeye zorlamalıyız” dedi. Arap Baharı’nı desteklediğini iddia eden sağ hükümetleri de eleştiren Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
“Onlar aslında sadece kendi gündemlerini takip ediyorlar. Bugün Arap dünyasındaki demokratikleşme üzerine ders vermeye çalışanlar, kadınların araba bile kullanamadığı Suudi Arabistan’daki hak ihlalleri karşısında susuyorlar. İran’da insanca bir yaşam için mücadele eden Yeşil Devrim hareketini görmezden geliyorlar. Ekonomik sömürü söz konusu olunca, demokrasi ve özgürlükleri destekleyenler, çıkarlarına ters düştüğü anda diktatörlere karşı kör, sağır ve dilsiz kalıyorlar.”
Türkiye’de baskı artıyor
Türkiye’de de işçilerin, emekçilerin, gazetecilerin ve aydınların uğradığı baskıların gün geçtikçe arttığına dikkat çeken Kılıçdaroğlu, “AKP hükümetinin demokrasi ve fikir özgürlüğüne ilişkin yaklaşımını, Başbakan, ‘bazı kitaplar bombalardan bile tehlikelidir’ diyerek en açık ve net şekilde ortaya koymaktadır” dedi. İktidar aleyhine yazı yazdıkları için çeşitli bahanelerle tutuklanan yazar ve gazetecilerin sayısının 100’e ulaştığını vurgulayan Kılıçdaroğlu, Ahmet Şık’ın taslak halindeyken toplatılan kitabına atıfta bulundu.
Kılıçdaroğlu, medyanın da baskı altında olduğunu ve otosansür uyguladığını ifade ederek “Çünkü Türkiye’de iktidar aleyhine düşünmenin ve yazmanın genelde iki alternatif cevabı var: Ya evinizin gece yarısı basılması ve hapishaneye atılarak tüm özgürlüklerinizi kaybetmeniz ya da işinizden atılmanız ve emeğinizle para kazanma hakkınızın elinizden alınmasıdır” dedi.
Türkiye, Bingazi’de ya da Tahrir Meydanı’ndaki öğrencilere özgürlük çağrısı yaparken kendi şehirlerinde öğrencilerin meydanlarda polislerden acımasızca dayak yediğini, hapse atıldığını vurgulayan Kılıçdaroğlu, yumurta atarak protestoda bulunan öğrencilerin okullarından atılarak hapis cezalarına çarptırıldığını anlattı. Kılıçdaroğlu “Yoldaşlarım, dünyanın hangi demokratik ülkesinde, üniversite öğrencileri film afişleri asmaktan, üniversite hocaları iktidarı eleştirmekten ya da bir toplantıda ‘Parasız eğitim istiyoruz’ yazan bir pankart açmaktan hapse atılabilir” dedi. Cumhuriyet