BEBEK OLMAK, BİRİNİN BEBEĞİ OLMAK…

BEBEK OLMAK,

BİRİNİN BEBEĞİ OLMAK…

 

Hep söyleriz ya, “Keşke çocuk kalabilsek.” ya da “Keşke bebek kalabilsek.” diye… Bir an önce büyümek için can attığımız o yıllarımızı hangimiz özlemiyoruz ki… Değerini çok geç anladığımız o yıllarımızı…

Anneler çocukları için hep “Büyüdükçe dertleri de büyüyor.” derler. Çok doğru… Çünkü hayatın zorluklarıyla başa çıkmaya çalıştığımız da biz de benzer bir yakınmayı başka türlü ifade ederiz. “Keşke çocuk olsam.” diye derinden bir ah çekerek…

Çocuk olduğumuzda, kimse bize niye ağladığınızı sormaz örneğin… Kimse bizi acımasızca yargılamaz… Bir kuytuya saklanmadan özgürce ağlayabiliriz... Şımarabiliriz doyasıya… Birinin ya da birilerinin küçük bebeğiyiz çünkü…

Sevdiğimiz, güvendiğiniz emin ellerle besleniriz… Çayımız soğutulur, şekeri karıştırılır, yemeğimiz kaşık kaşık, lokma lokma yedirilir… Gece yarısı üstümüz açılmış mı diye kontrol edilir birilerince, hasta olmayalım diye… Bunları bizim için yapan kimsenin bir beklentisi yoktur… Tamamen çıkarsızca seviliriz. Kucakta taşınırız, oyunlar oynanır bizimle… Arkadaşlarımız daha çoktur örneğin. Acılı şarkılar yerine saf ninniler dinleriz. Her şeyi öğrenmek ister, korkusuzca soru sorarız. Soru sorduğumuzda kimse kızmaz bize, “Bunu nasıl bilmezsin.” diye. Üstelik bize bir şeyler öğretmenin hazzıyla sabırla belki onlarca kez anlatırlar her defasında… Aynı soruyu tekrar tekrar sormamıza rağmen sabırla yanıt verirler bebeklere büyükler…

Siz birilerinin bebeğisinizdir…

Bebeklik günlerimin üzerinden uzun yıllar geçti. Ama gördüm ki birinin bebeği olmanız için büyümemeniz ya da geçmişe dönmenize gerek yokmuş… Kaç yaşında olduğunuzun önemi yok. Bir, beş, onbeş, otuz, elli ya da doksan… Yaşadığınız sürece birinin bebeği olabilmek mümkün.

Ben otuz yaşında bir bebeğim.

Çayımın şekeri karıştırılıp, soğutuluyor… Gece uykular bölünüyor benim için, belki hiç uyunmuyor… Üşüdüğümde ısıtılıyorum… Özgürce soru sorabiliyor, bilmediklerimi öğreniyorum çekinmeden… Saklanmadan ağlayabiliyorum… Kucakta uyuyabiliyorum… Dilediğimce şımarma hakkım var hatta…

Hani zordur ya hayat, büyüdükten sonra özellikle… İşte o zorluklar kolaylaştırılıyor benim için…

Çünkü ben birinin bebeğiyim… Ya siz?