Belediyeler gerçek ya da tüzel kişilere ait taşınmazların imar planında kullanım amaçlarını (çocuk bahçesi, yol alanı vs.) değiştirebilmektedir. Bu hukukî el atma olarak karşımıza çıkmaktadır. Hukukî el atma işleminin tesis edilmesi hâlinde, maliklerin mülkiyet hakkı kısıtlanmış olduğundan, uzlaşma talebiyle belediyeye başvuruda bulunulması mümkündür. Uzlaşma talebi, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun Geçici Madde 6’da düzenlenmiştir.
Hukukî el atma işlemlerine ilişin 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu Ek Madde 1’de şu hükme yer verişmiştir:
“Uygulama imar planlarında umumi hizmetlere ve resmi kurumlara ayrılmak suretiyle mülkiyet hakkının özüne dokunacak şekilde tasarrufu hukuken kısıtlanan taşınmazlar hakkında, uygulama imar planlarının yürürlüğe girmesinden itibaren beş yıllık süre içerisinde imar programları veya imar uygulamaları yapılır ve bütçe imkanları dahilinde bu taşınmazlar ilgili idarelerce kamulaştırılır veya her halde mülkiyet hakkını kullanmasına engel teşkil edecek kısıtlılığı kaldıracak şekilde imar planı değişikliği yapılır/yaptırılır. Bu süre içerisinde belirtilen işlemlerin yapılmaması halinde taşınmazların malikleri tarafından, bu Kanunun geçici 6 ncı maddesindeki uzlaşma sürecini ve 3194 sayılı İmar Kanununda öngörülen idari başvuru ve işlemleri tamamlandıktan sonra taşınmazın kamulaştırılmasından sorumlu idare aleyhine idari yargıda dava açılabilir.
Birinci fıkra uyarınca dava açılması halinde taşınmazın ya da üzerinde tesis edilen irtifak hakkının dava tarihindeki değeri, mahkemece; bu Kanunun 15 inci maddesine göre bilirkişi incelemesi yapılarak, taşınmazın hukuken tasarrufunun kısıtlandığı veya fiilen el konulduğu tarihteki nitelikleri esas alınmak suretiyle tespit edilir ve taşınmazın veya hakkın idare adına tesciline veya terkinine hükmedilir.”
Hukukî el atmayı takiben 5 yıl içerisinde kamulaştırmanın yapılacağına ilişkin süreyi içerir düzenleme (2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu Ek Madde 1), 20/8/2016 tarihli ve 6745 sayılı Yatırımların Proje Bazında Desteklenmesi ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'la 4/11/1983 tarihli ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'na eklenen birtakım hükümlerle değiştirilmiştir. Bu bağlamda uygulama imar planlarında umumi hizmetlere ve resmî kurumlara ayrılan taşınmazların kamulaştırılması için öngörülen beş yıllık sürenin 2942 sayılı Kanun'a eklenen geçici 11. madde gereğince bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren başlayacağı ve bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce açılan ancak henüz karara bağlanmayan veya kararı kesinleşmeyen davalara da bu madde hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir.
Kanunda yapılan değişiklik hukukî el atmaya karşı süresi içerisinde açılan davaların sonradan yürürlüğe giren bir kanun ile reddedilmesi sonucunu doğuracak mahiyeti haizdir. Buna karşın Anayasa Mahkemesi ilgili değişikliğin tatbikinin mülkiyet hakkının ihlâli sonucunu doğuracağına karar vermiştir (Ali Çınardalı ve İbrahim Çınardalı, B. No: 2018/6340, 11/12/2018, §§ 15-34).
Hukukî el atmayı takiben uzun yıllar kamulaştırma yapılmaması kişilerin / maliklerin mülkiyet hakkının ihlal edilmesi sonucunu doğurmaktadır. Mülkiyet hakkı açısından bazı düzenlemelere değinmek faydalı olacaktır. T.C. Anayasası m. 35’te “Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir” hükmüne; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu m. 683’te “Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir” hükmüne ve T.C. Anayasası m. 90/4 uyarınca iç hukuk kuralı olan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 1 Nolu Ek Protokolü m. 1’de “Her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır. Herhangi bir kimse, ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullarla ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabilir” hükmüne yer verilmiştir (Mülkiyet hakkının kapsamına ilişkin olarak bkz. Sporrong ve Lönnroth v. İsveç, 7151/75, 18.12.1984).
Mülkiyet hakkının kısıtlanması, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları nezdinde; hukuk tarafından öngörülme, uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olma, kamu yararı ve orantılılık ilkeleri çerçevesinde incelemeye tabi tutulmaktadır (Ayrıca bkz. Hakan Arı v. Türkiye, 13331/07, 11.01.2011).
Sonuç itibarıyla, belediyeler tarafından 5 yıllık süre içerisinde kamulaştırma işlemlerinin yapılmaması durumunda öncelikle uzlaşmanın temini için ilgili belediyeye yazılı başvuru yapılması gerekmektedir. Uzlaşma isteminin reddi durumunda taşınmazın kamulaştırılarak bedelinin ödenmesi konulu bir dava ikame edilmesi gerekmektedir.