Çakal...

Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumunun yönetimine getirdikleri kişi, Atatürkçü olmayı hakaret sayarım dedi ya...

Demek ki görevinin bilincinde...

Atatürkçü olsa niye orada olsun?..

*

Ben şaşırmadım...

Dört yıl önce O benim cumhurbaşkanım değil dediğim Abdullah Gülün, Atatürk kültürünü, dilini ve tarihini Atatürkçü olmayı hakaret sayan birisine teslim etmesi çok da normal geldi bana...

İyi ki O benim cumhurbaşkanım değil demişim...

Ben Atatürkçüyüm çünkü...

O gün bu gündür Atatürkçüler itilip kakıldılar...

Hapishaneler bizlerle dolu...

Ölenler hücrelerde öldü...

Kalanlar hasta...

Zindanda arkadaşlarımız...

Çocukları gidip sarıldıklarında, babaları küf ve çimento kokuyor...

*

Atatürkçü olsaydı hapisteydi...

Normaldir; Atatürkün dil, tarih, kültür mirasını emanet ettikleri birisinin Atatürkçü olmayı hakaret kabul ederimdemesi...

Şimdi bir Atatürk kurumunun başında oturup, Atatürkçülerden nefret etmek gibi enteresan bir görevi var...

Bu bir yıkımın...

Bir istilanın...

Bir intikamın...

Bir kinin...

Bir nefretin...

Bir yokedişin görevlisi...

*

Geri kalanı sadece çakalın hikâyesidir...

Çakal, ava çıkmış yırtıcıları izler...

Yırtıcı avının peşinden giderken, çakal saklanarak arkasındadır...

Yırtıcı avını parçalayıp yok ederken, o sinip bekler... Kanlı kavgadan geri kalacak atıklarla karnını doyurmaya bakar sadece...

Çakal...

*

Atatürkçülük; bağımsız, özgür, demokrat, saygın, çağdaş, modern, gelişmiş bir ülkenin bireyi olma idealinin adıdır...

Adam olmaktır Atatürkçülük...

Sana hakaret olur...

Sen olma...

Yakışmaz...