Olaylar
T tipi ceza infaz kurumunda tutuklu bulunan başvurucu, kaldığı odadaki kişi sayısının fazlalığı nedeniyle şartların uygun olmadığından şikâyet etmiş; odadaki kişi sayısının azaltılması ve revirde muayene olmaya ilişkin kısıtlamaların kaldırılması talebiyle infaz hâkimliğine başvurmuştur. Hâkimlik başvurucunun talebini reddetmiştir. Başvurucunun hâkimlik kararına itirazı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle ağır ceza mahkemesince kesin olarak reddedilmiştir.
İddialar
Başvurucu, sağlık hizmetlerine erişim imkânından yararlanamadığını ve ceza infaz kurumunda kalabalık odada tutulduğunu belirterek kötü muamele yasağının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
Mahkemenin Değerlendirmesi
Ceza infaz kurumlarında kötü muamele kabul edilecek hususlar farklı şekillerde ortaya çıkabilir. Kötü muamele yasağının ihlal edildiğinden söz edebilmek için tutulmaya ilişkin şartların uygulamanın niteliğinden kaynaklanan ve özgürlükten mahrum kalmanın doğal sonucu olan kaçınılmaz elem seviyesinin ötesinde asgari bir ağırlık derecesine ulaşmış olması gerekmektedir.
Somut olayda başvurucunun birbirini izlemeyen sekiz ve on dört günlük sürelerde 4 m²nin biraz altında (3,95 m²) kişisel alana sahip olduğu koğuşlarda barındırıldığı, bu koğuşların büyüklüğünün yeterli olmadığı ve asgari standardın altında kaldığı görülmüştür. Ancak başvurucuya sağlanan kişisel yaşam alanı yeterli olmamakla birlikte söz konusu alanda tutulma hâli geçici ve kısa sürelidir. Öte yandan bu muamele başvurucunun yeterli hareket serbestisine sahip olduğu ve uygun bir tesiste tutulduğu sırada meydana gelmiştir. Bu nedenle yaklaşık otuz aylık tutulma süresi içinde ardışık olmayan şekilde ve iki periyotta kısa süreli, küçük çaplı ve ara sıra meydana gelen azalmalarda tutulma şartlarının ayrı ayrı ve başvurucu üzerindeki toplu etkileri de hesaba katılarak Anayasa’nın 17. maddesi anlamında kötü muamele yasağı olarak nitelendirmek için gerekli olan ağırlık seviyesine ulaşılmadığı sonucuna varılmıştır.
Başvurucunun otuz aylık tutulmasının neredeyse iki yılında ise 4 m² ile 5 m² arasında kişisel alanda barındırıldığı tespit edilmiştir. Anayasa Mahkemesi, mahpusların asgari kişisel alana sahip olduğu hâllerde kötü muamele yasağı kapsamında bir değerlendirme yaparken kişisel yaşam alanı büyüklüğünün asgari standardı karşılamasının her zaman tek başına yeterli olmadığını vurgulamış, tutulma şartlarının diğer yönlerinin yeterliliğinin/yetersizliğinin incelenmesi gerektiğini belirtmiştir. Somut olayda başvurucunun asgari kişisel yaşam alanına sahip olduğu yirmi dört aylık sürede açık hava egzersizi imkânına uluslararası standartlarda arzu edilenin de ötesinde erişebildiği, doğal ışığa ve doğal havaya erişimde de bir sorun yaşamadığı, tuvalet ve banyoyu mahrem kullanabilme, temel sıhhi ve hijyenik kurallara uygunluk konusunda bir eksiklik yaşamadığı tespit edilmiştir. Bu bilgiler ışığında tutulma şartlarının fiziksel ve zihinsel etkileri ayrı ayrı ve başvurucu üzerindeki toplu etkileri hesaba katılarak değerlendirildiğinde söz konusu asgari eşik derecesinin aşılmadığı sonucuna varılmıştır.
Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle kötü muamele yasağının ihlal edilmediğine karar vermiştir.
https://www.anayasa.gov.tr/