Coronavirüs Nedeniyle Fırsatçılara Karşı Hukuki Yollar
Herkesin malumu olduğu üzere kolonya, maske vs. gibi dezenfektan etkisi olan ürünler şuan bazı satıcılar tarafından normale göre çok yüksek fiyatlarla satılıyor. Corona virüsünün etkisi düşünüldüğü zaman tüketiciler bu ürünlere çekinmeden normalin 10 katı fiyatı ödüyor. Peki bu durum yasal mı, bunu yapan kötü niyetli satıcılara karşı hukuken izlenebilecek bir yol var mı? Yazımızda bu soruları ceza hukuku, borçlar hukuku ve tüketici hukuku gibi alakalı hukuk dalları ile değerlendirerek cevaplandıracağız.
Şuan için aslında ülkemizde panik ortamı oluşmuş değil, vaka olarak da dünyanın genel durumuna göre çok öndeyiz. Gene de ileriyi düşünerek endişelenen insanlar, gereğinden fazla ürün alarak stok yapabiliyor. Bu durumu fırsat bilen kişiler de fiyatları artırıyor. Bunu yaparken serbest piyasa, liberal ekonomi gibi argümanları ileri sürüyorlar.
Aşağıda toplumsal problemleri fırsat bilip fahiş fiyat uygulayan kişilerin; cezai sorumluluklarını, hukuki sorumluluklarını, bu kişilere karşı izlenmesi gereken yolları, yaptırımların ne olacağını vs. konunun bilinmesi gereken noktalarını izah etmeye çalıştık. Önemli bir konu olduğu için yazımızı dikkatlice okuyunuz.
Fiyatların Belirlenmesinde Sınır Var mı?
Esasen bir ürünün ne kadara satılacağına ilişkin, istisnai durumlar dışında, sınırlama getirmek mümkün değildir. Ancak bir ürünün satış bedeli, gerek Türk Borçlar Kanunu, gerek Türk Ticaret Kanunu ve gerek Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun hükümlerinde yer alan genel hükümlere aykırılık teşkil edemez. Örneğin haksız şart niteliğindeki bir belirleme, gabin (alıcının zorda kalmışlığından yararlanma) vs. ilkelere aykırı belirlenen fiyatlar, satıcının sorumluluğunu doğurur.
Biz de yazımızda corona virüsü nedeniyle ortaya çıkan panik durumundan yararlanan satıcıların bazı dezenfektan ürünlerinin fiyatını artırmasının hukuki zemininden bahsedeceğiz. Fırsatçılık yaparak bu fiyatları artıranların temelde iki sorumluluğundan bahsedeceğiz. Bunları şu şekilde sıralayabiliriz:
- İlk olarak Türk Ceza Kanunu madde 237 kapsamında fiyatları etkileme suçundan cezai sorumluluk
- İkinci olarak Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun ve Haksız Ticari Uygulamalar Yönetmeliği kapsamında idari para cezası ve ticari faaliyetlerin durdurulması sorumluluğu
Bu iki sorumluluğun ayrıntılarına değinmeden önce, satıcıların genel savunması olan serbest piyasa meselesine değinmek istiyoruz.
Fiyatların Artırılmasında Serbest Piyasa Bahanesi Mümkün mü?
Artık dünyanın birçok yerinde liberal ekonomik düzen anlayışı hakim. Bu nedenle kamu otoritesinin doğrudan fiyatlara müdahalesi kural olarak mümkün değil.
Bunun Türk Borçlar Kanunundaki karşılığı sözleşme serbestisidir. Yani kural olarak taraflar sözleşmeye istediği hükmü koyar, istediği fiyatta anlaşabilir ve kimse bir sözleşme yapmaya zorlanamaz.
Ancak bunun istisnaları vardır ki bunlardan birisi de tüketiciyi korumaya yönelik alınan önlemlerdir. Belirttiğimiz üzere tüketicinin korunması ilkesi kapsamında bu genel nitelikli sözleşme serbestisi bahanesi öne sürülemez. Aşağıda belirteceğimiz üzere cezai ve hukuki sorumluluk doğar.
Fiyatlardaki Fahiş Artırım Suç mu?
Türk Ceza Kanunu madde 237 düzenlemesinde fiyatları etkileme suçu düzenleniyor. Buna göre ‘besin veya malların değerlerinin artıp eksilmesi sonucunu doğurabilecek bir şekilde ve bu maksatla yalan haber veya havadis yaymak yahut benzer hileli yollara başvurmak’ şeklinde belirtilen fiil TCK 237 anlamında suç teşkil eder.
Bunun için öngörülen temel ceza 3 ay ile 2 yıl arasında değişen hapis cezasıdır. Bu fiil sonucunda besin veya malların fiyatlarının artıp eksilmesi ise cezanın ⅓ oranında artırılacağı anlamına gelir.
Fiyatların kriz ortamında bu şekilde fırsatçılık yapılarak artırılması TCK 237 anlamında suç teşkil eder mi tartışılır. Bu biraz da somut olayın özelliklerine bağlı bir konu.
Ancak belirtmemiz gerekir ki Ticaret Bakanlığının yaptığı açıklama, bu fahiş fiyat artırımı uygulamasından ötürü TCK 237’ye dayanarak cezai süreç başlatılacağı yönünde.
Fiyatların Artırılması Haksız Ticari Uygulama mıdır?
Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunu madde 62 düzenlemesinde haksız ticari uygulamalar yer alıyor. Ayrıca Ticari Reklam ve Haksız Ticari Uygulamalar Yönetmeliği madde 28 ve devamında yer alan düzenlemelerde bu durum ayrıntıları ile hüküme bağlanıyor.
Buna göre fiyatların fırsattan istifade ederek aşırı artırılması ve haksız ticari uygulama arasındaki ilişkiyi şu şekilde izah edebiliriz:
Tüketiciye yönelik bir ticari uygulamanın; mesleki özenin gereklerine aykırı olması, hitap ettiği ortalama tüketici grubunun ortalama üyelerinin mal veya hizmete ilişkin ekonomik alışkanlığını aşırı ölçüde bozması yahut bu ihtimali ortaya çıkarması durumunda haksız ticari uygulamanın varlığından bahsedebiliriz.
Haksız ticari uygulamalar her iki mevzuat düzenlemesinde de yasaklanmıştır. Bir ticari işlemin haksız ticari uygulama olduğunu iddia eden kişi bunu ispatlamak zorundadır.
Esasen kolonya, maske vs. Ürünlerin fiyatlarının aşırı ölçüde artırılması da bu anlamda haksız ticari uygulamadır ve bunlara müdahale edilebilir.
Bunun için yönetmelikte bir ölçüt getiriliyor. Buna göre madde 28/2’de ortalama bir tüketicinin normal şartlarda bilinçli olarak yapmayacağı bir satın alma işlemini gerçekleştirmesi durumunda, tüketicinin ekonomik davranış biçiminin bozulduğu kabul edilir.
Yani aslında 20 TL’lik bir kolonyaya normal şartlarda kimse 120 TL vermez ama eğer tüketici buna rağmen satın almak zorunda kalmışsa bu kapsamda haksız ticari uygulamadan bahsedebiliriz. Yani kimse serbest piyasa savunusunda bulunamaz bu konuda.
Fiyat Artırımının Yaptırımı Nedir?
Aşırı fiyat artırımının yukarıda bahsettiğimiz şekilde iki temel hukuka aykırılığı bulunuyor. Birisi TCK anlamında suç, diğeri ise TKHK kapsamında yasaklanan davranıştır.
TCK anlamında suçun yaptırımı hapis cezasıdır. Yukarıda bundan bahsettik. Somut olayın özelliklerine göre 3 ay ile 2 yıl arasında hapis cezası söz konusu olabilir.
Peki haksız ticari uygulamanın yaptırımı ne olacak? Asıl meselemiz bu. Burada Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun madde 63 düzenlemesine bakmamız gerekiyor.
Reklam Kurulu adında bir kuruluş, reklamlarda yer alan aykırılıkları incelediği gibi haksız ticari uygulamaları da inceliyor. Bu işlemlere karşı tüketiciyi korumaya yönelik faaliyet gösteriyor.
Maddede kurula adli para cezası verme ve 3 aya kadar faaliyeti durdurma yetkisi veriliyor. Dolayısıyla aşırı fiyat artırımında bulunan kişilere karşı hem adli para cezası hükmü verilebilir hem de faaliyetleri durdurulabilir.
Bu yaptırımların uygulanması ile ilgili usul ve esaslar Reklam Kurulu Yönetmeliğinde yer almaktadır ancak idari para cezasının miktarına ilişkin net bir düzenleme söz konusu değildir. Bu nedenle somut olayın özelliklerine göre bir değerlendirme yapılır.
Fırsatçılık Yapanlar Nereye Şikayet Edilir?
TCK anlamında fiyatları etkileme suçu ancak savcılık tarafından soruşturulabilir. Dolayısıyla bununla ilgili şikayet suçun işlendiği yerde bulunan savcılığı yapılmak zorundadır.
Haksız ticari uygulamaların incelenmesi ise yukarıda belirttiğimiz üzere Reklam Kurulunun görevidir. Bununla ilgili Reklam Kuruluna başvuru prosedürü takip edilmelidir. Bu başvurunun yazılı veya elektronik ortamda yapılması mümkündür.
Ayrıca bu durum gündem olduğundan beri bazı hükümet politikaları gereği VİMER 189 hattı bu tarz durumların ihbarı için özgülenmiş durumda. Tabi Ticaret Bakanlığının Tüketici Hattı olan alo 175 hattı da genel olarak bu durumları inceleyen kanallardan birisidir.
Tabii ki bunlar başlı başına hukuki yollar değildir. En nihayetinde tüm başvurular, yukarıda bahsettiğimiz iki yol olan suç soruşturması ve Reklam Kurulu başvurusuna dönüşmek durumunda. Tabi ilgili Bakanlıkların genel denetleme yetkisine giren halleri hariç tutabiliriz.
Mıhcı Hukuk Bürosu: https://mihci.av.tr/