Yeditepe Üniversitesi Hastaneleri Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Uzmanı Doç. Dr. Oğuzhan Zahmacıoğlu, yeni tip koronavirüsün (Covid-19) çocuklara ayrıntıya girmeden, oyun formatında anlatılması önerisinde bulundu.
Yeditepe Üniversitesinde yapılan açıklamada görüşlerine yer verilen Zahmacıoğlu, Covid-19 nedeniyle ebeveynler kaygı ve endişe içindeyken, çocukların da ailelerinden rahatlatıcı açıklamalar beklediklerini kaydetti.
Ebeveynlerin bu konuda çok dikkatli davranmaları gerektiğine işaret eden Zahmacıoğlu, çocukların hayatı, rol modeli olan büyüklerinin tepkilerinden öğrendiklerini, bu nedenle de ebeveynlerin telaşa ve korkuya kapılmadan soğukkanlı davranmaları gerektiğini belirtti.
Doç. Dr. Zahmacıoğlu, ebeveynlerin kaygı nedeniyle yüzlerindeki ifadeyi çocuklarından saklamamaları gerektiğini, çocukların ebeveynlerini kaygılı ya da suratları biraz asık görmelerinin son derece normal olduğuna dikkati çekerek, "Bunun tam tersine, çocuklara bir şey hissettirmemek için tuhaf bir rahatlık içinde olmak asıl kaygı unsurudur. Burada kaçınılması gereken nokta, aşırı telaşlı ve panik halinde olmamaktır" ifadelerini kullandı.
Hayatın içindeki hastalık, ölüm, afet gibi olayları çocuklara anlatmada yaş diliminin önemine değinen Zahmacıoğlu, üç yaşındaki çocuğun algı kapasitesiyle altı yaşındaki çocuk arasında büyük fark olduğunu, salgının yaş gruplarına göre farklı farklı anlatılması gerektiğini, beş yaş altı ve üstü çocuklar arasında ise algı kapasitesi anlamında büyük bir fark bulunmadığını anlattı.
CANAVAR METAFORU KULLANIN
Zahmacıoğlu, beş yaşından küçük çocukların hastalık, ölüm, afet gibi şeyleri kendi fantezi dünyalarına uyarlayarak kaydettiklerini belirterek, şöyle devam etti:
"Beş yaş altındaki çocuklara koronavirüs salgınını ayrıntıya girmeden, oyun formatı içinde, anlayabileceği gibi anlatmak gerekir. Virüs o yaş çocukları için canavar gibi bir şeydir. 'Canavar' metaforu kullanılabilir. Bunun dışında elimizi ağzımıza, burnumuza götürmemeye odaklanabiliriz. Bunu çocuğa bir oyun formatında 'Elimizi ağzımıza, burnumuza götürürsek yanıyoruz, eleniyoruz, yeniliyoruz' diye anlatabiliriz. Beş yaş üstü çocuklarda ise işler değişiyor. Çocuklara şekil çizerek, virüsün insanlara nasıl bulaştığı konusunda bilgilendirilmeli. Bu şekilde yaklaşıldığında çocuklar kendilerini büyük ve önemsenmiş hissediyor. Ergen çocuklara ise her şey doğrudan anlatılabilir. Bu salgının ölümcül, tehlikeli olduğu rahatlıkla söylenebilir."
Doç. Dr. Zahmacıoğlu, tüm bu açıklamalara rağmen çocukta süreğen bir huzursuzluk hali, hırçınlık, uykusuzluk, iştahsızlık, gece kabusları varsa profesyonel destek almak bir psikolog veya psikiyatriste başvurulması gerektiğini belirtti.
EBEVEYNLER ÇOCUKLARI İLE DAHA ÇOK İLETİŞİM KURABİLİR
Ebeveynlerin evde karantina günlerini fırsata çevirebileceğini aktaran Zahmacıoğlu, şunları kaydetti:
"Çocuklarımızla bu zorlu günlerde nasıl iletişim kurduğumuz, onlarla nasıl ilgilendiğimiz ilerde hatırlayacakları yarı tatlı yarı acı anılar olacak. Virüsün neden tehlikeli olduğu, neden evde oturduğumuz, dışarı çıkmanın tehlikelerinin neler olduğu çocuklara aktarılmalı. Dikkatli olmalarını öğretirken, telaşlanmamalı ve aşırı tepki vermemeye çalışılmalı. Aksi takdirde onlar da telaşa kapılabilir. Tam tersi hiçbir şey yokmuş gibi sözüm ona çocuğu kaygılandırmayalım diye tehdidi görmezden gelirsek, sırf onların neşesi bozulmasın diye bir şey yokmuş gibi davranırsak, bu da uygun değildir, işin özü aradaki dengeyi iyi tutturmaktır."
Çocukların zorluklarla oyunlar aracılığıyla baş etmeye çalıştığını ifade eden Zahmacıoğlu, evde olunan zamanlarda onların oyunlarına, kurdukları senaryolara katılmanın ya da verdikleri rolleri yapmanın iyi bir iletişim yöntemi olacağını belirtti.
Sosyal izolasyon gereği evde kalınan bugünlerde aile içinde şiddet olaylarının artabileceğine de dikkati çeken Zahmacıoğlu, anne babalara, "Öfkemizi kontrol altında tutmalıyız. Çünkü çocuklar anne babalarını örnek alıyorlar. Bu günlerin uzun sürmesi muhtemel, o nedenle davranışlarımıza dikkat etmemiz gerekiyor. Eğer sinirlerimize hakim olmazsak bu kronik bir probleme yol açabilir ve çocuklarımız bu kronik stres altında ve öfkeyi dışa vurma altında kalıcı ruhsal hasar yaşayabilirler" önerisinde bulundu. (AA)