Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamaları şu şekilde:
Her şeyden önce adalet içinde yaşadığımız evrenin ruhudur. Şayet bu ruhu kaybedersek diğer hiçbir şeyin anlamı kalmaz. Nitekim insanlık tarihine baktığımızda adalet temelinde yükselen toplumların güvenlik ve refah içinde yaşadığını, adaletin kaybolduğu toplumların da kısa sürede yıkılıp gittiğini görürüz. Bunun için bizim medeniyetimizde devlet yönetiminde adaletin önemine bilhassa vurgu yapılır. Zaten medeniyet dediğimiz olgu da ancak adaletin bulunduğu yerde ortaya çıkabilir ve gelişebilir.
Eskiler, 'Adalet olunca yiğitliğe gerek kalmaz' derler. Sizler devlet ve toplum hayatı bakımından işte böylesine hayati bir görevi yerine getirmek üzere seçilmiş, eğitilmiş, görevlendirilmiş kişilersiniz. Türk milleti adına karar verme mesuliyeti gibi bir vazifeyi inşallah alnınızın akıyla yerine getireceksiniz. Vazifenizi icra ederken hukukun üstünlüğü ilkesine bağlı kalmaya itina göstermenizin altını özellikle çizmek istiyorum. Türkiye geçmişte adaleti sağlaması gereken kurumların başka güçlerin emrine girmesinin yol açtığı sancıların bedelini ağır ödemiş bir ülkedir. Adaletin gücü yerine güçlünün adaletinin hakim olduğu olağanüstü dönemler milletimizin hafızasında çok derin izler bıraktı. Travmalara sebep oldu, vatandaşın devlete olan itimatına telafisi imkansız zararlar verdi.
Cumhuriyet tarihimizin en büyük demokrasi ve kalkınma atılımlarına imza atarken adalet sistemimizi güçlendirmeyi dört temel önceliğimizden biri olarak belirledik. Ülkemizi sağlık, eğitim ve güvenlikle birlikte adalet üzerinde yükseltme sözüyle milletimizin huzuruna çıktık. Bir yandan anayasamızda ve temel kanunlarımızda gereken düzenlemeleri meclisimizle birlikte hayata geçirmek, diğer yandan adalet teşkilatımızı güçlendirmek için zorlu bir mücadele yürüttük. Bir dönem tek parti faşizminin, bir dönem vesayetin, bir dönüm FETÖ'nün güdümüne giren adalet teşkilatımızı yeniden milletimiz adına karar veren bir güç haline getirmek için çok uğraştık. Hep birlikte 28 Şubat döneminde yargı desteği ile postmodern darbe yapıldığına da 17-25 Aralık'ta ve 15 Temmuz'da yargı desteği ile darbe teşebbüsünde bulunulduğuna da şahit olmadık mı?
Darbe girişiminin yanı sıra terör başta olmak üzere demokrasimize kast eden pek çok olayla karşılaştık. Şimdi artık merdiven altı olmak bir kenara koyun, dört dörtlük halkına hizmet veren, yargıyı bu noktada değerlendiren bir yapı var.
İstanbul’da Adliye’ye saldırı yapılan girişimi biliyorsunuz. Teröristler görev yapan hakim ve savcılara ulaşabilselerdi Allah korusun neler yaşanabileceğini tahmin edemiyorsunuz.
Yasamasıyla yürütmesiyle yargısıyla ülkemizin güvenliğini, huzurunu güçlendirmek için hep birlikte çalışmayı sürdüreceğiz. Verdiğimiz mücadeledeki onurlu duruşumuz evlatlarımıza miras bırakacağımız iftihardır. Hakimlerimiz ve savcılarımız milletimizin omuzlarına yüklediği vazife sürecinde bu ülkenin hedeflerine ulaşmasına kimse engel olamaz.
8. YARGI PAKETİ
Yargının hala çözüm bekleyen sıkıntıları var. Bir kısmı yargı kurumları arasındaki anlayış farkından kaynaklanıyor. Adalet sistemimizin mevzuat altyapısını güçlendirmek için başlattığımız reformları kesintisiz devam ediyoruz. Yargı Reformu strateji belgemizi 2009 yılında kamuoyuyla paylaştı. Geçtiğimiz günlerde Gazi Meclis'ine sunulan 8. Yargı paketi bu stratejik adımlarından biridir.
İtiraz, istinaf, temyiz yollarındaki başvuru süresi 2 hafta olarak düzenleniyor. Adli para cezaları günümüz şartları yeniden değerlendirilerek güncelleniyor. Hükümlülere vasi atanması işlemeleri otomatik olmaktan çıkarılarak bu bireylerin kendi kararlarına bırakılıyor.
"TARAF DEĞİL HAKEMİZ"
Kurumların birbiriyle uyumlu çalışmaları, kurumların sınırlar içinde faaliyetini yürütmesi devletin işleyişi bakımından hayati öneme sahiptir. Kurumlarımızın son dönemde kendilerini yıpratan bazı müessif tartışmalara şahit oluyoruz. Yargılamaların makul sürede sonuçlandırılmadığı iddialarının, doğrudan Anayasa Mahkemesi yerine Adalet Bakanlığı'nda kurulacak tazminat komisyonu tarafından karara bağlanması öngörülüyor. Bize düşen; yüksek yargı kurumları arasındaki tartışmalarda taraf olmak değil sorunu çözecek mekanizmaları işletmektir. Anayasamıza göre her birinin görev alanı farklı olan yüksek yargı kurumlarımız arasındaki ihtilafı gidermek mecburiyetindeyiz.
Yargıya dahil her tartışmada sokağı adres gösterilmesi siyasi kurumun asli görevini inkar etmek demektir. Biz ülkenin ve milletin her meselesi gibi yargının içindeki sıkıntıları da çözmenin de görev bilincinde olduğumuzu bilerek hareket ediyoruz.
Yüksek yargı kurumlarımızın Anayasa’da belirtilen tanımlarında belirsizlik söz konusudur. Bu kurumlarımız arasında eskiden beri bir hiyerarşi yaşandığını biliyoruz. Vazife tanımlarıyla konumları belirlenen yüksek yargı kurumlarımız arasındaki sorunu gidermeliyiz.
DANIŞTAY'IN KARARI TARTIŞMALI
Danıştay'ın verdiği tartışmalı kararlarda bazı hususların daha kesin bir şekilde ortaya konulmasının şart olduğuna işaret ediyor.
https://www.hurriyet.com.tr/video/cumhurbaskani-erdogan-danistayin-karari-tartismali-42408453