Direnişin ortak paydası muasır medeniyet



Taksim Gezi Direnişinin ortak paydası muasır medeniyet yani çağdaşlık ve özgürlüktür. Bu paradigmanın temel taşları 1789 büyük Fransız Devrimi ile atıldı. Muasır Medeniyetin yüzü batıya dönüktür. Mustafa Kemal gençliğe muasır medeniyeti hedef olarak göstermiştir.

Muasır Medeniyet hala doğuda değil batıdadır

Muasır Medeniyet bugün hala doğunun baskıcı rejimlerinde değil batıdadır. Çin Halk Cumhuriyeti geleceğin süper gücü olarak niteleniyor ama bugün Çin baskı ve zulmün sürdüğü bir ülkedir. Resmi kayıtlara göre Çin Halk Cumhuriyeti’nde yılda 700, gerçekte ise 2000 civarında insan idam edilmektedir. Bir diğer doğu rejimi Rusya'da KGB- Mafya izlerini taşıyan bir baskı rejimi vardır.

Çinli gençlerin  sözlüğünde seçim sözcüğü yok. Bunu 2007 yılında Pekin’de öğrendiğimde şaşkına dönmüştüm. Pekin seyahatimde bir turizm firmasından İngilizce bilen bir bayan rehber almıştım. Kıza “sizde kaç yılda bir seçim olur?” diye sorduğumda rehber kız anlamamıştı.  Bunun telaffuzdan kaynaklandığını düşünerek sonunda  “election” sözcüğünü yazdım, gene anlamadı. Akşam yemekte firmanın müdiresine durumu anlattığımda aldığım cevap beni şaşırtmıştı. Müdire Çin’de seçim olmaz demişti.

Çin’de seçim oluyor ancak seçim halkın oy kullandığı bir genel seçim değil. Bizdeki STK’lara benzeyen kuruluşların üyeleri katılıyor bu seçimlere, yani azınlık tayin ediyor Çin Halk Cumhuriyeti’nde iktidarı.

Çin bugün dünya emperyal düzeninin büyük ortağı, Rusya da öyle.. Bu yüzden ABD emperyalizmine karşı Şangay 5’lisi bana komik geliyor.

ABD emperyalizmi ile Çin ve müttefikleri arasında bir çatışma var elbette ama biz çatışmadan önce bu güçler arasındaki işbirliğine, ortaklıklara bakalım. Bugün ABD ekonomisi Çin’e bağımlı olduğu gibi Çin’de ABD’ye bağımlıdır. Çin Halk Cumhuriyeti’nin elinde 3 trilyon ABD doları döviz, ABD hazine bonosu bulunmaktadır. Çin mallarının en büyük alıcısı ABD’dir.  Şangay’da ilk gözünüze çarpacak olan ABD firmalarının tabelalarıdır.

Bu yüzden bugün dünyada sürüp giden sömürü düzeninin, adaletsizliğin büyük ortaklarından biri Çin Halk Cumhuriyetidir.

Mustafa Kemal Atatürk’ün muasır medeniyette yüzünü batıya dönmesi dahice bir politikadır.

Kötülüklerin anası kapitalist sistemdir, daha özgür, daha adil, sömürüsüz bir dünya düzeni kapitalizme karşı mücadele ile mümkündür. Bu mücadeleyi yüzümüzü doğuya dönerek değil batı sistemi içerisinde kalarak kazanabiliriz.

Antikapitalist mücadele ABD’ye karşı diğer bir gerici güç olan Şangay Beşlisi ile işbirliği ile değil bu gerici güçler arasındaki çelişkilerden yararlanarak başarıya ulaşabilir.

ULUSALCILAR ATATÜRK ÇİZGİSİNİ KAVRAYAMIYORLAR

Bizim ulusalcılar Mustafa Kemal’i doğru kavrayamıyorlar. Mustafa Kemal Bağımsızlık Savaşında en büyük desteği  Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’nin lideri Lenin’den aldı ancak yüzünü buna rağmen batıya dönük tuttu, bu bir deha ürünüdür.

Tarihsel gelişim köleci toplumdan feodal düzene ve oradan da başta büyük Fransız Devrimi olmak üzere devrimler yoluyla burjuva demokrasisine geçti. Bugün batının sorunu burjuva demokrasisini aşmaktır, Türkiye gibi ülkelerin ise öncelikle burjuva demokrasisine kavuşmaktır.

Biz ülkemizde ne istiyoruz?

Adil Yargılanma,

İnsan haklarına saygı,

Yaşam hakkı,

İşkence yasağı,

Özgürlük ve Güvenlik Hakkı,

Adil Yargılanma Hakkı,

Düşünce, Vicdan ve Din Özgürlüğü,

İfade Özgürlüğü,

Toplantı ve Dernek Kurma Özgürlüğü,

Ayırımcılık Yasağı,

Bu başlıklar AİH Sözleşmesinden.

Çok açıkçası bizim bugün hedefimiz burjuva demokrasisidir, bizim toplumun talebi de budur. Bütün bunları Muasır Medeniyet yani çağdaş yaşam olarak tanımlayabilirsiniz.

AKP’nin otoriter bir din devleti kurma amacına karşı ancak batının demokrasi güçleri ile dayanışarak başarılı olabiliriz, Taksim Gezi Direnişi bunun en büyük kanıtıdır.

Yüzünü doğuya dönen, Şangay Beşlisi’ne dahil olmayı devrimcilik olarak gören günümüz ulusalcılığı devrimci gelenekten bir kopuştur, gerici bir tutumdur.