Erdoğan’ın aşırı tepkisinin altında yatan gerçekler

Danıştay’ın 146. Kuruluş yıldönümünde meydana gelen üzücü olayı herkes kendi cephesinden yorumladı. Gerçek araştırılmadı, sorgulanmadı.

 Feyzioğlu hazırladığı  metnin konuşma süresini fazlasıyla aşacağını bilmiyor muydu?

Feyzioğlu sürenin aşılmasının rahatsızlık yaratacağının farkında değil miydi?

 Feyzioğlu’nun konuşmasını 50 dakika dinleyen başbakan 5 dakika daha sabredemez miydi?

Son beş dakikada Erdoğan neden patladı?

Erdoğan, Feyzioğlu’na “edepsizlik ediyorsun”  demesinin ve ağır sözler kullanmasının yanlış olacağının farkında değil miydi?

Feyzioğlu’nun süreyi bilerek aştığını, fırsatı değerlendirerek söylemek istediklerinin hepsini söyleme yolunu tercih ettiğini düşünebiliriz. Bu durumda Cumhurbaşkanlığına aday olan bir başbakandan Türkiye ve dünya kamuoyu düşünceye karşı, beğenmediği eylem ve görüşlere karşı demokrasinin gerektirdiği toleransı ve sabrı göstermesini beklerdi. Başbakan büyük bir tahammülsüzlük göstermekle kalmamış, saldırgan bir tutum takınmış, ağır ve hakaret dolu sözler sarfetmiştir.

Neden?

Cumhurbaşkanlığına aday olan, üstelik Cumhurbaşkanlığı ile yetinmeyip başkanlığı hedefleyen bir zat bu ölçüsüz tavrın diktatörlük suçlamalarını haklı çıkaracağının farkında olmak durumunda değil miydi?

Gelişmelere bakılırsa değildi. Başbakan adeta feveran etmiş, patlamıştı.

Başbakanı bu derece patlama noktasına kadar getiren ne idi?

Başbakan Gezi’den bu yana hep öfkeli, kaba ve güçten yana tavır sergiliyor. Liberallerin o sempati duyduğu başbakan gitmiş, yerine bir başka başbakan, bir başka Erdoğan gelmişti.

Neden?

İsmet  Özçelik Aydıklık’ta “İşte bamteli de burası. Erdoğan inişe geçtiğinin farkında. İniş hızının önümüzdeki günlerde yükseleceğinin bilincinde.  Hızla gelen ekonomik krizin iktidarını sona erdireceğini en iyi o hissediyor. Etrafındaki çember giderek daralıyor. Ailesinden ve dar ekipten başka kimseye güvenmemesinin nedeni de bu. Hem uluslararası alanda, hem Türkiye’de, hem de partide yalnızlaşıyor. Görüntüde partiye tam hâkim olsa da sırtını sağlama almadan hareket edemiyor. Parti odalarında kapalı kapılar arkasında yapılan konuşmalardan haberdar olduğu söyleniyor.

Bir de henüz kamuoyunun bilmediği, ama kendisinin bildiği bir “sır”dan söz ediliyor. O “sır”ın açığa çıkması endişesinin de gerginliği artırdığı konuşuluyor.

Hatta Gül’ün son günlerdeki rahatlığını görenler, “Kimsenin bilmediği sırrı Gül de mi biliyor” demekten kendini alamıyor.

Bütün bunların üstüne bir de muhalefetin, Cumhurbaşkanlığı için “ortak aday” sinyali vermesi de herhalde tuzu biberi oldu. Erdoğan iyice gerildi.” diyor.

 

Gerçekte gelmekte olan bir ekonomik kriz mi var?

Erdoğan’ı rahatsız eden kendisinden başkasının bilmediği bir sır mı var?

Bunlar soyut iddialar gibi duruyor. Gerçek olan tek şey Erdoğan çok gergin ve ne kadar kontrol etse veya edilse de ikide bir raydan çıkıyor, dengesi yok..

Bu nedenlerle Feyzioğlu’nun süreyi aşması değil de Türkiye’ye Cumhurbaşkanı olmaya aday bir kişinin bu hali ülke adına acı veriyor.

 Rahmi Ofluoğlu