GENÇ AVUKATLARA GÜNCEL ÖNERİLER

Üstadımız  Av.  Ali Haydar Özkent’in yetmişbeş yıl önce yazdığı “AVUKATIN KİTABI” isimli eseri ve eserin  sonundaki “Genç avukatlarla gizli konuşmalar” başlıklı bölüm kırk yılı aşan meslek yaşamımda yol göstericim olmuştur. Üstadın değerlendirme, yorum ve önerileri bugün geçerli olduğu gibi gelecekte de geçerli olacaktır.

Üstadın uyardığı gibi elbette ve daima; müvekkillerle samimi olmaktan sakınmalıyız, çabuk açılıp dökülmemeliyiz, ücretimizi kararlaştırmalıyız, muhtaç ve güçsüz görünmemeliyiz, temiz olmalıyız, çalışmada  düzenli ve takipçi olmalıyız, müddetleri son güne bırakmamalıyız, kitaba bakmalıyız, görüş ve düşüncelerimizi yazıp yayınlamalıyız, mesleğimizi sevmeliyiz. 

Üstadın eserinin bir kez daha basılması,  genç meslektaşlarımıza yönelik bölümünün de ayrı basım olarak gençlerimize dağıtılması istekleri yoğunlaşınca eser bir kez daha gündemimize geldi.  Çalışmayı ben üstlendim ve stajyerimiz Stajyer Avukat Caner Hamzaoğlu’nun seçtiği kelimelerin   günümüzdeki karşılıklarını belirledik.

Bu çalışmayı yaparken yetmişbeş yılda yaşanan gelişmelerin üstadın    önerilerinin yanına güncellerini eklemeyi gerektirdiğini düşündüm.

Yetmişbeş yılda neler oldu:

-         Hukuk fakülteleri sayısı hızla arttı ve artmaya devam ediyor. Kaç tane hukuk fakültemiz olduğunu tam olarak söyleyebilen yok ancak bilinen,  sayının yüzün üzerinde olduğu. Bu sayı arttıkça öğrenci ve mezun sayısı da hızla artıyor artmayan ise öğretim üyesi sayısı.

-         1969 yılında yeni bir Avukatlık Yasamız oldu.  Yürürlüğe girmesinin ardından onlarca kez değiştirildi, bugün yeni bir yasa yapılması çalışmaları sürüyor.

-         Hukuk fakültesi mezunlarının hiçbir elemeden geçirilmeden bir yıllık staj sonunda avukat olabilmeleri avukat sayısını olağanüstü arttırarak bugün 90.000’i aşacak noktaya getirdi.

-         Teknolojik gelişmeler bilgiye ulaşımı kolaylaştırdı.

-         Ülke içinde ve dışında ulaşım  kolaylaştı.

-         İletişim  hızlı, ucuz  ve kolay oldu.

-         Uluslararası ilişkiler gelişti.

-         Uluslararası yargı organları etkinlik kazandı.

-         Özel ve kamusal hukuk sorunlarının önemli bir bölümü küresel boyut kazandı.

-         Uyuşmazlıkların alternatif çözüm yolları geliştirildi.

Bütün bu gelişmelere karşı  ülkemizde demokrasinin eksikleri giderilemedi, erkler ayrımı, yargı bağımsızlığı fiilen yok oldu, yargıya güven çok azaldı. İşte geldiğimiz bu noktada ben de genç meslektaşlarımızla konuşmak istiyorum. Ancak benim söyleyeceklerim Üstad Özkent’ten farklı olacak. Üstad, çok daha rahat ve huzurlu bir mesleki ortam üzerinden değerlendirmeler yapmıştı. Ben bugün yaşanılan ağır sorunlar üzerinden önerilerde bulunacağım.

Gençliğin enerjik, umutlu ruhuna seslenmek istiyorum, hukuk ve yargı sistemimizi bu ruhla yenileyebilir, sorunlarımızın üstesinden gelebilirsiniz.

Genç meslektaşım, doğrusunu isterseniz tek başınasınız.

Sizi en önemli sosyal kurum olan hukuk için kendi yollarınızı oluşturmaya çağırıyorum

Gelecek için tahminde bulunmanın en iyi yolu onu yaratmaktır. Yarın neler olabileceği bugün kafanızda neler olduğuna bağlıdır.

Hukuki hizmetlerin geleceği önceden belirlenmiş, sınırlanmış değildir, belirlenmeyi beklemektedir. Yarının avukatlarının elinde hukuki hizmetlerin gelecekteki türlerini  şekillendirmede büyük  olanaklar vardır.

Kişisel kaygı ve korkularımızı aşıp mesleğimizi içine düştüğü saygınlık kaybından çıkaracak anlayış birliğini oluşturmalı, böyle bir zeminde mesleğimizin geleceğini tartışıp düzenleyebilmeliyiz. Bireysel korkuların aşılabilmesi ise mesleğin nicel ve nitel sorunlarının çözümünün hepimizin yararına olduğunu anlamamıza bağlıdır.

 

Önerilerim:

 

(Benim önerilerimden önce Üstad’ın önerilerini tümüyle okumanızı rica ederim.)

 

1.     Ortalamanın üstünde olduğunuzu kanıtlamak zorundasınız.

Ulusal ve uluslararası boyutta kıran kırana bir rekabet içinde olduğunuzu unutmayıp sayıları her gün artan meslektaşlarınız arasından sıyrılıp  farklılığınızı ortaya çıkarmalısınız.

Üstad Özkent’in hukuk eğitimi aldığı yıllarda ülkemizde iki hukuk fakültesi, fazlası ile de öğretim üyesi vardı. Öğretim üyeleri arasında uluslararası üne sahip yabancılar da vardı. Hukukçular çok iyi yetişiyorlar ve ülkedeki hukukçu  talebi karşısında daha rahat ve rekabetin yıpratıcı olmadığı bir ortamda çalışıyorlardı. Ortalama kalite çok yüksekti.

Bugün ise ortalama kalitenin çok düştüğü bir ortamda, ortalamanın üstüne çıkmak ve bunu kanıtlamak durumundasınız.

Hukuk eğitiminin ne yazık ki genelde çok yetersiz olduğunu kabul edip öğrenmeye açık olmalısınız. Ülkemizde yasa yapma anlayışının “torba kanun” uygulamasına indirilerek  yasa değişikliklerini izlemenin  hemen hemen olanaksız kılınması da öğrenmeye açık olmanın bir başka gereğidir.

 

 

 

2.     Avukatlığın serbest meslek olduğunu unutmamalısınız.

Avukat sayısındaki  artışın sizleri içine ittiği  “CUMUK AVUKATI”, “ADLİ YARDIM AVUKATI”, “İŞÇİ AVUKAT”, “BANKA AVUKATI” gibi dar kalıplar içinde kalmayı kabullenmemelisiniz. Bu kabullenmenin yaygınlaştığını, ruhsatnamesini alan arkadaşınızın hemen baroya başvurup CMK ve Adli Yardım listelerine yazıldığını görmek, bir merkezden iş/dava dağıtılmasını bekleyen “memur avukat”  anlayışının benimsendiğine tanık olmak endişe verici.   Yanıtınızın; “Ne yapalım başka çaremiz mi var?” olduğunu biliyorum. Ancak bütün zorlukları aşabilmek sizin elinizde ve gençliğinizde. Yasamıza, meslek kurallarımıza, ilkelerimize uyarak kendinizi kanıtlama gücünüz var.

 

3.     “Büroda tek başına” yapılan  avukatlığın  sona erdiğini kabul etmelisiniz.

 

Avukat sayısı arttığı kadar    ve gelirin artmaması, giderlerin artması, iletişimin ve ulaşımın kolaylaşması (büyük merkezlerde zorlaşması), uzmanlaşma gerekliliği gibi etkenler    kurumsal düzeyde hizmet sunma  zorunluğunu ortaya çıkarmıştır.

Kendinizi tek kişilik büronuzla, yaşadığınız bölge ile sınırlamayınız. Komşu ilçeden, ilden ülkemizin size  çok uzak bir bölgesinden işiniz/davanız olabilir. “Yalnız çalışıyorum, gidemem.” gibi bir yanıtınız olmamalıdır. Örgütlenmeli, ortaklığınızı kurmalı, “kurum” olmalısınız. Yalnız bu birliktelik bazı uygulamalarını gördüğümüz gibi; aynı mekanda ayrı çalışma, giderleri paylaşma ya da başka bir avukata/avukatlık bürosuna-ortaklığına bağlı ücretli çalışma şeklinde olmamalıdır.

Benim önerim, ülkenin neresinde olursanız olun  Avukatlık Kanunu 44 üncü maddesi kapsamında  “avukatlık bürosu” ya da “avukatlık ortaklığı” şeklinde örgütlenin. Birlikte çalışabileceğiniz arkadaşlarınızla tüm ayrıntıları en baştan belirleyerek ve de “hiç ayrılmamayı” hedefleyerek,  ortaklık sözleşmesini imzalayıp çalışmaya başlayın.  Hiç ayrılmamak? Ortaklık evlilik gibidir. Boşanmak için evlenilir mi, “Bir deneyelim, olmazsa ayrılırız.” anlayışı ile ne evlilik olur ne de ortaklık.

Ortak çalışmanın en başta gelen yararı iş bölümünün yarattığı takip kolaylığıdır. Çok farklı yerlerde işleriniz olur. Ortaklık kendi içinde uzmanlaşmayı da sağlar, ortaklar uzmanlaştıkları konuda kendilerini geliştirirler. Kurumlaşmanın bir diğer yararı da ortaklar ölse de kurumun yaşamasıdır. Böylelikle yalnız çalışan avukatın ani ölümü ile ortaya çıkan  onlarca sorun yaşanmaz. Kurumlaşan avukatlık ortaklığının birikimi ve tüzel kişiliği nesillerden nesillere aktarılabilir.

4.     Uzmanlaşmalısınız

Çağımız bilgi ve teknoloji çağıdır. Bilim her alanda çok hızlı gelişmektedir. Hukuk da hem ulusal boyutta ve hem de uluslararası boyutta gelişmekte, artan gereksinimlere çözümler üretmektedir. Bu gelişmeler içinde “Her davaya  bakarım.” anlayışının geçerli olması olanaksızdır. Kendinize en uygun alanı seçerek uzmanlaşmalısınız. Ortak çalışma durumunda uzmanlaşma zaten işbölümü içinde fiilen gerçekleştirilmektedir. Önemli olan gerçekten “uzman” olmak ve kendi  alanında aranır hale gelebilmektir.

Avukatlık Yasası değişikliği çalışmalarında “uzman avukatlık” ve “avukatlık ortaklığı/şirketi” tartışmaları yaşanmaktadır. Güncel mesleki anlayışımız “eşitlik” üzerine kurulduğu için her hangi bir konu ya da alanda farklılık hoş görülmemektedir. Uzmanlık da bunlardan biridir, varsa ancak akademik unvanınız ile uzmanlığınızı ortaya koyabilirsiniz. Yasa değişikliği çalışmaları sırasında “uzman avukat” unvanının kazanılıp kullanılmasına ilişkin düzenleme önerileri getirilince yoğun tepki gösterilmiştir. Tepki gösterilen bir diğer değişiklik önerisi de “avukatlık ortaklığı/şirketi” olmuştur. Şirketleşme hemen şubeleşme olarak değerlendirilmiş ve büyük avukatlık ortaklıklarının şubeler açarak diğer avukatların iş kaybetmelerine neden olacağı iddia edilmiştir.  İki konudaki karşı çıkış da korkudan kaynaklanmaktadır. Oysa korkunun yol göstericiliği yanıltıcıdır. Bilimin yol göstericiliğinde geleceği planlayacak kararlar alınabilmelidir. Uzman avukatlık  da dünya çapında kurumlaşmış avukatlık ortaklıkları da günümüzün gerçeğidir.

 

5.     Yabancı dil bilginizi mesleki çalışmalarınızda kullanabilecek düzeye getirmelisiniz

Avukatlık ortaklığı olarak çalışıyor ve kurumlaşma yolunda ilerliyorsanız işbölümü kapsamında uzmanlaşıyorsunuz demektir ve bu süreç sizin müvekkilleriniz arasına yabancıları da katmıştır, böylelikle  yabancı dilin önemini yaşamışsınızdır.

Türkiye, Avrupa Birliği’ne ister tam üye olsun,  ister olmasın,  ekonomik ve sosyal ilişkilerde gelinen nokta tüm ülkelerle ve onların gerçek ya da tüzel kişileri ile hukuki ilişkilerimizi geliştirmiştir. Bu ilişkileri düzenleyip yönlendirecek yabancı dil bilen avukat gereksinimi hızla artmaktadır.  Bu nedenle yabancı dil bilginizi hukuk alanında geliştirmelisiniz. Yabancılarla iş yaptığınızda aradaki farkı doğrudan yaşayıp, o ülkelerde avukatlığın maddi ve manevi anlamda ne kadar saygın konumda olduğunu göreceksiniz.

6.     Uluslararası avukat örgütlerine üye olmalısınız.

Bu alanda bir başka önerim de uluslararası avukat örgütlerine üye olmanız ve onların çalışmalarına katılmanızdır. Katıldığınız her uluslararası etkinlik, toplantı yeni ufuklar açacak, çevrenizi genişletecek ve gelişmeleri öğrenmenizi sağlayacaktır.

Örneğin yabancı meslektaşlarımızın avukatlar için yeni işler olarak aşağıdaki başlıkları tartıştıklarını görecek ve bunların içeriklerini düşüneceksiniz:

-         Küresel muhasebe şirketlerinin avukat gereksinimleri

-         Hukuki kiralama  acentelerinin  (legal leasing agencies) avukat gereksinimleri

-         Uzman hukuk yayıncılığı

-         Hukuki  know-how  sağlamak  (legal know-how providers)

-         Online hukuk hizmeti sağlamak

-         Online hukuk rehberliği

-         Online  uyuşmazlık çözümü

-         In – house lawyers

7.     Yabancı avukatlık büroları ile rekabet edecek, uluslararası iş yapabilecek düzeye gelmelisiniz.

Yabancı avukatlık büroları Avukatlık Yasamızdaki sınırlamaya karşın çeşitli dolanmalarla  bugün ülkemizde çalışabilmektedir. Gelişen ilişkiler,  ne kadar karşı çıkılsa da gelecekte  bu faaliyetin yasal hale gelebileceğini göstermektedir. En etkin mücadele yolu iş sahiplerinin yabancı avukatlık bürolarını değil sizleri tercih etmelerini sağlayacak düzeye gelmenizdir. Ülkemizden   gerçek ya da tüzel kişiler neden yabancı avukat arayışı içinde olsunlar.  Çevrenize baktığınızda bunun çok da zor olmadığını, çok sayıda avukatlık ortaklığımızın hem yurt içinde hem de dışında  uluslararası düzeyde iş yaptığını göreceksiniz. Vergi rekortmeni meslektaşlarımız da bu tür iş yapanlarımız arasından çıkmaktadır.

 

8.     Baro çalışmalarına katılınız.

Hukuk eğitimimiz bugün için ne kadar yetersiz olsa da;  “hukukçu” kimliğiniz, hukuk devleti ve adalete ulaşmadaki görev ve sorumluluğunuz, insan hakları savunuculuğunuz gibi özellikleriniz ile toplumsal yaşamda etkili olmalısınız. Bunu gerçekleştirecek öncelikli olanağınız üyesi olduğunuz  baronuzdur. Baro organlarında görev almalı ve çalışmalara katılmalısınız. Baro çalışmalarındaki etkinliğiniz ufkunuzu genişletecek ve üretkenliğinizi artıracaktır.

 

9.     Siyasette ve sosyal yaşamda etkin olunuz.

Uluslararası düzeyde gelişen anlayışla avukatların sosyal sorumlulukları olduğu kabul edilmektedir.

Bu sorumluluğu çeşitli katılımlarla gerçekleştirebilirsiniz.

Siyasete en uygun meslek avukatlıktır. Görüşünüze uygun bir siyasi partiye üye olunuz  ve görev alıp, çalışmalara katılınız. Aynı şekilde derneklerde de etkin olmalısınız, sadece meslek derneklerinde değil ilgi alanınıza giren derneklerde etkin olmalısınız. Bunlar çevrenizi geliştirecek, insan ilişkilerinde deneyim kazanmanızı ve sosyal alanda etkin olmanızı sağlayacaktır.

Yalnız bütün bunları yaparken örneğin, siyasette belirli makamlara gelseniz de mesleğinizin avukatlık olduğunu unutmayınız ve her an avukatlığa dönecekmiş gibi meslekle bağınızın koparmayınız.

 

Sözlerimi bitirirken tekrarlamama izin verin; geleceğinizi yaratmak sizin elinizde, geleceğinizi yaratın. Ayrıca, Prof.  Richard Susskind’ın şu iki kitabını okumanızı öneririm:

 

-          Tomorrow's Lawyers: An Introduction to Your Future

-          The End of Lawyers?: Rethinking the nature of legal services 

 

17 Aralık 2015