12 Eylül 1980 darbesi genelde ülkemizde, özelde barolarda, telafisi oldukça güç bir "omurga sorunu" yaratmıştır. Bu sorunun kaynağı "zamanın ruhu"na uygun bir bakış açısı ile aydınlatılmadıkça, her seçim öncesi, havalarda uçuşan vaadlerin yerine getiririlemesi, yine mümkün olamayacağı gibi, gelecek yıllarda da, tekrar önümüze konulacağından hiç kimsenin şüphesi olmasın.
1-Sözkonusu darbe sebebiyle barolarda, "zamanın ruhu"* birkaç kuşağı kapsar şekilde yitirilmiş, barolar genç meslektaşlar yönünden, sadece aidat isteyen ve disiplin cezası veren, mümkünse uzak durulması gereken kurumlar olarak algılanır olmuştur. (seçimlere katılımın düşüklüğü en bariz kanıttır.)
2-Kuruluşlarından günümüze kadar baro başkanlarının ve yönetim kurulu üyelerinin (birkaç istisna hariç) ezici çoğunluğunun yaşı 60 yaş ve üzeridir. Halbuki, aynı baroların eşit bir üyesi olan genç avukat meslektaşların, ruhsatlarını aldığı an (25-30 yaş) itibariyle, tıpkı kıdemli meslektaşları gibi, müvekkillerinin hak ve özgürlüğünü aynı düzeyde savunmalarının önünde herhangi bir engel olmadığına göre, genç meslektaşların da kıdemli meslektaşları gibi, üyesi oldukları baro yönetimine talip olmasından ve baroyu yönetmek istemesinden daha doğal bir şey olamaz.
3-Nitekim, Mustafa Kemal Atatürk de "Bütün ümidim gençliktedir. Ey yükselen yeni nesil, istikbal sizindir. Cumhuriyet'i biz kurduk, O'nu yükseltecek ve sürdürecek sizlersiniz. Herkes ulusal görevini ve sorumluluğunu bilmeli, memleket meseleleri üzerinde o düşünceyle, düşünüp çalışmayı görev edinmelidir." sözleri ile, kıdemli meslektaşlarımızın gençlere vermekten imtina ettiği en yüksek değeri vermiştir.
4-Barolardaki omurga sorununun sebepleri aşağıdaki gibidir.
4.1-Sağ-sol silahlı çatışmaların olduğu, her gün onlarca kişinin öldürüldüğü, 12 Eylül 1980 askeri darbesi öncesinde ve sonrasında 68 kuşağı, 1968'de zamanın ruhuna uygun davranarak arkalarına aldıklar rüzgarla birlikte, tarih sahnesinden silinen 78 kuşağına ait (2X5=10 yıl) dönemi de kendisine mal etmiştir.
4.2-Safdışı bırakılan 78 kuşak sebebiyle rakipsiz kalan ve örgütlenmeyi başarmış 68 kuşağı, kasten veya farkında olmadan, sonraki kuşaklara, her meslek gurubunun ihtiyaç duyduğu aidiyet duygusunu aşılamayı gerekli görmedikleri gibi, zamanın ruhu ve sorunların türü değiştiğinden, meslek, meslektaş ve ülke sorunlarına da çağdaş çözümler getirememişlerdir.
4.3-Diğer taraftan, 78 kuşağından sonra gelen kuşaklar 68 ve 78 kuşağı arasında yaşanan neden-sonuç ilişkisini (bu omurga kaybının tarafı olmadıklarından) çözemedikleri gibi, 68'liler gibi de organize olamadıklarından, dahası yabancılaştırıldıklarından, baroya nüfuz edememişlerdir.
4.4-Uzunca bir süredir, en genci 76 yaşında olan 68 kuşağının yönlendirmesi ile göreve getirilen, görece olarak genç meslektaşlar ise, zamanın ruhuna göre değil, kendilerine vazife verenlerin kullandığı aynı yöntemleri kullanarak, farklı sonuçlar almaya çalışmış, yıllardır baroyu yöneten kendileriymiş gibi bir görüntü vermelerine rağmen, baroya ve meslektaşlara yönelik hiçbir katma değer yaratamamışlardır.
4.5-Gerçek şu ki, baroyu temsil ile görevli yönetim kurulu başkan ve üyeleri, seçildikleri günden başlayarak 2 yıl baroya hiç uğramasalar bile, baronun yıllardır tekrarlanarak mükemmelleşen işleyişi sebebiyle, baroda hiçbir görevin aksaması sözkonusu bile olamaz. Dolayısı ile, gençlerin baroyu yönetemeyeceği argümanı, sadece bundan kişisel menfaati olanların dillendirdiği bir şehir efsanesidir.
5-Kayıp halka olan 78 kuşağından birisi olarak, dünyanın en uzun yılı denilen, 1968'de başlayan, "gerçekçi ol, imkansızı iste" sloganı ile Fransada ortaya çıkan öğrenci hareketinin üyesi 68 kuşağı, bu gün bile, mücadeleci ruhlarını tümüyle muhafaza etmektedir. Bu sebeple, bağrından Deniz Gezmiş'i ve Che guavera'yı çıkaran bu kuşağın mücadelesine saygı duymalı ve hakkını da teslim etmeliyiz. Zira, bu gün bile, otoriteye başkaldırmalarındaki özgüvenleri, 1968'deki zamanın ruhuna uygun hareket etmiş olmalarından kaynaklanmaktadır. Ancak, zamanın ruhu, o günden bu güne, defalarca değiştiğinden, geçmişin yöntemleri ile günümüzün sorunları çözülememektedir.
6-Bir yanlışı söylemi düzeltelim, kimilerinin zannettiği gibi, 68 kuşağı, 68 doğumluları tanımlamaz. Tekrar edelim, 68 kuşağı, sadece ülkemizde değil, tüm dünyada sol tandanslı, eşitlik, özgürlük, kadın hakları konusunda mücadele veren, 1968 yılında 20'li yaşlarda olanların temsili adıdır.
7-Geçmiş dönemin yükselen yıldızı olan ve 1980 ihtilali ile tarih sahnesinden silinen 78 kuşağının bıraktığı boşluğu da dolduran gerçek 68 kuşağı ile hiçbir organik bağı olmayan, ancak 68 kuşağı taklidi yapan kimi meslektaşlar, gençlik görüntüsü altında, kapalı devre haline getirdikleri baroyu, 56 yaşında olan 88 kuşağına, 46 yaşında olan 98 kuşağına, 36 yaşında olan 2008 kuşağına, bu kuşakları da baroya yabancılaştırmışlardır. Nitekim bu olgu, (sanki baroyu yönetecek başka kimse yokmuş gibi, aynı simalar, sürekli olarak kendi aralarında devridaim yaptıkları, dar alanda kısa paslaştıkları), barolardaki eski seçilmişlere bakarak da pekala görülebilir.
8-Son söz olarak, Bu gün, baroda değişimi başlatmanın yegane anahtarının siz gençlerin elinde olduğunu bilmenizi isterim. Oyunuzu kullanırken, tereddüt yaşamanız halinde, hangi gurubun veya gurupların "mayoz veya mitoz bölünme" ile ortaya çıktığına, buna karşılık hangi gurupların "zamanın ruhuna uygun" ve bir "gençlik hareketi" olarak, ortaya çıktığına, daha net bir ifade ile, fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür gençlerden oluşup oluşmadığına bakmanız, isabetli bir karar vermeniz için yeterlidir.
8.1-Gençler, Omurga sizsiniz,
9.1-Seçim sonucunu sizler belirleyeceksiniz,
8.3-Baroda değişim ve dönüşüm sizlerle başlayacak.
Başarılı bir seçim süreci yaşanması dileklerimle.05.10.2024
KUŞAKLARIN DURUMU;
68 Kuşağı (20'li yaşlardaydı)+Günümüzde 76 yaşında (Baroda (dolaylı olarak halen etkin olan kuşak )
78 Kuşağı ( " " )+Günümüzde 66 Yaşında (Baroda temsil edilemediler.)
88 Kuşağı ( " " )+Günümüzde 56 Yaşında (Baroyu temsile yeterli)
98 Kuşağı ( " " ) +Günümüzde 46 Yaşında (Baroyu temsile yeterli)
2008 Kuşağı ( " " ) +Günümüzde 36 yaşında (Baroyu temsile yeterli)
2018 Kuşağı ( " " ) +Günümüzde 26 yaşında (Baroya aidiyet duygusu ile bağlanmaya hazır.)
Not: Bu makale, sağlıksız işleyen sisteme dair bir eleştiri olup, belli bir kişi veya guruba yönelik değildir.
Zamanın ruhu: Bir döneme egemen olan duygu ve düşünce tarzını ve zihniyeti ifade eder. Yani bir dönemin ruhsal ve düşünsel iklimidir ...
Avukat Sami AKDAĞ