Olaylar
Başvurucunun sahibi olduğu ve Meltem TV logosuyla yayın yapan televizyon kanalında yayımlanan bir program nedeniyle Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), inceleme başlatmış; inceleme sonucunda bir rapor hazırlanmıştır. Anılan rapor doğrultusunda başvurucuya uyarı yaptırımı ve idari para cezası uygulanmasına karar verilmiştir. Başvurucu, idari işlemin iptali için dava açmış; idare mahkemesi davanın reddine karar vermiştir. Başvurucunun temyiz talebini inceleyen Danıştay ise kararı onamıştır.
İddialar
Başvurucu, sahibi olduğu televizyon kanalında yayımlanan bir programın genel sağlığa zarar verecek davranışları teşvik etmesi nedeniyle uyarı yaptırımı uygulanması ile aynı programda gizli ticari iletişim yapıldığı için idari para cezası uygulanmasının ifade özgürlüğünü ihlal ettiğini iddia etmiştir.
Mahkemenin Değerlendirmesi
Somut olayda başvurucu, Dr. M.E.nin hastalıkların bitkisel destekli ürünlerle tedavisi konusunda bir televizyon programında yaptığı çeşitli açıklamalar nedeniyle RTÜK tarafından uyarı yaptırımı ile cezalandırılmıştır. RTÜK'e göre anılan doktorun bilimi, tıbbı ve tıp doktorlarını hedef alan sözleri, toplumun doktorlara ve hastaneye karşı güveninin zedelenmesine yol açacak niteliktedir. Bu sözlerin insanları gerçek tedavi yöntemlerinden uzaklaştırma ve genel sağlığı olumsuz etkileme potansiyeli de vardır. Öte yandan RTÜK, programda ürün ismi kullanılmasa da ekranın alt kısmında sorular için danışma hattı numaralarına yer verilmesini gizli ticari iletişim olarak nitelendirmiş ve uyarı yaptırımına ek olarak başvurucuya idari para cezası uygulanmasına karar vermiştir.
Programdaki doktor; sözleriyle genel kabul görmüş tedavi yöntemlerini öneren doktorları Çanakkale'de savaşılan zihniyetle özdeşleştirmiş, doktorları düşman gibi gösteren bir dil kullanmıştır. Programda sağlıkla ilgili konularda seyircileri yanlış yönlendirme kapasitesi olan, objektiflikten uzak, popülist, düşmanlaştırıcı, kamu sağlığı söz konusu olduğunda daha da kaçınılması gereken kaba hamasi bir söylem söz konusudur. Dolayısıyla bu tür bir söylemin bilimsel ve objektif bir bilgi aktarımı olduğunu, tıp alanındaki bir tartışmaya katkı sağladığını söylemek zordur. Bu değerlendirmeler ışığında yetkili makamlarca yukarıda belirtilen çerçevede bir yayın yapan başvurucuya ceza verilmesinin zorlayıcı toplumsal ihtiyaca karşılık gelmediği ve demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırı olduğu söylenemez. Üstelik başvurucuya genel sağlığa zarar verecek davranışları teşvik ettiği gerekçesiyle nispeten hafif bir ceza olan uyarı cezası verilmiştir. Bu doğrultuda anılan cezanın ölçüsüz olmadığı kanaatine varılmıştır.
Gizli ticari iletişim nedeniyle başvurucuya verilen idari para cezasının değerlendirilmesi noktasında ise doktor, hastalıkların bitkisel destekli ürünlerle tedavisi konusunu stüdyo konuklarının da katılımları ile ekrana taşımış; zaman zaman da telefon bağlantıları yapmıştır. Telefonla programa bağlanan katılımcılar, tıbbi yönden çözüm bulamadıkları hastalıklarına doktorun tedavi yöntemleri sayesinde çözüm bulduklarını ve şu an çok daha sağlıklı bir yaşam sürdürdüklerini ifade etmiştir. Anılan programda ekranın alt kısmında sorular için danışma hattı numaralarına da yer verilmiştir. Anayasa Mahkemesi sağlıkla ilgili bir programda iletişim bilgilerinin verilmesine ilişkin benzer bir meseleyi daha önce incelemiş ve karara bağlamıştır (İlker Erdoğan B. No: 2013/316, 20/4/2016). Somut olayda da bu karardan ayrılmayı gerektirecek bir durum bulunmamaktadır. Bu doğrultuda derece mahkemelerince söz konusu programda reklam yapıldığı sonucuna varılması, keyfî ve temelsiz değildir.
Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle ifade özgürlüğünün ihlal edilmediğine karar vermiştir.
https://www.anayasa.gov.tr/tr