15 Temmuz darbe girişiminin üzerinden 3 yıl geçmesine rağmen tartışmaları ve etkileri devam ediyor. Havuz gündemi darbe girişiminin siyasi ayağı olup olmadığı. Kılıçdaroğlu'nun geçtiğimiz günlerde "yürekli bir savcı arıyorum Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ifadeye çağırıp, FETÖ’ye ne verdin, açıkla!” sözlerinden sonra havuz basınında siyasi ayak arayışı çoğaldı. Ancak, yazılanlara göre havuz yazarları öyle bir ayak ile hiç karşılaşmamışlar... İşte günün havuz medyası özeti... Ayrıca Babacan'da gündemdeki yerini koruyor... İşte günün havuz medyası özeti...

'DARBENİN SİYASİ AYAĞI YOK'

Yeşil sertifikalı bina 'sıfır atıkta' öncü oldu Yeşil sertifikalı bina 'sıfır atıkta' öncü oldu

Star gazetesi yazarı Ersoy Dede, 15 Temmuz 2016'da gerçekleştirilen darbe girişimi üzerine çok çalıştığını söyleyerek, "Bu vakte kadar siyasi ayağını göremediysek artık kabullenmek lazım ki, bu organizasyonun siyasi ayağı falan yok" dedi.

Dede'nin "15 Temmuz’un Siyasi Ayağı Yok" başlığıyla yayımlanan yazısının ilgili bölümü şu şekilde;

15 Temmuz kanlı darbe girişiminin 3.yıl dönümünde o bitmeyen tartışma yeniden alevlendi.. ‘Darbenin siyasi ayağı’ tartışması.. Son sözü en başta söyleyelim.. Bu darbenin siyasi ayağı falan yoktu.. Evet en başta herkes gibi ben de çok çalıştım 15 Temmuz’un bileşenlerine. Finans ayağını gördük, uluslararası ayağını, meda ayağını, mülkiye, askeriye, adliye tamamını gördük.. Öyle mi?!.. Bu vakte kadar siyasi ayağını göremediysek artık kabullenmek lazım ki, bu organizasyonun siyasi ayağı falan yok.. Partiler bunu meydanlarda birbirlerini suçlamak için bol bol kullansalar da aslına bakılırsa yola çıkarken darbeciler işin siyasi tarafı üzerine kafa yormamışlar.. Darbe gerçekleştikten sonra onlara bağlılık bildirecek, biat edecek bir satılmış kadro bulabileceklerini düşünmüşler.  İsmet İnönü, 28 Mayıs günkü gazetelere “Ordunun inkılap hareketini övdü ancak müdahaleden haberi olmadığını söyledi” başlığıyla haber olacaktı.  9 Mart’çılar, darbe hazırlığı yaparken bir bakanlar kurulu listelemişlerdi. Prof. Bahri Savcı, Adnan Başer Kafaoğlu, Halit Çelenk Mucip Ataklı, Atilla Karaosmanoğlu,  Sabahattin Selek, Altan Öymen gibi.. Mesela Altan Öymen ‘benim hiç birşeyden haberim yoktu’ demişti ama Fakih Özfakih’in, Faruk Gürler'i ve diğer subayları darbe için ilk gaza getiren kişi olduğu biliniyor. 12 Eylül’cüler darbe sonrası Turhan Feyzioğlu’nu çağırtıp cebindeki kabine listesini göreve davet etmesini istediğinde de Feyzioğlu dışında kimsenin durumdan haberi yoktu.. Kemal Cantürk’ü, Turgut Özal’ı,  ‘Ben Başbakan oldum’ diye aradı Feyzioğlu.. MGK bir anda karar değiştirdi, Feyzioğlu yerine bir general, Bülent Ulusu getirildi.. Feyzioğlu’nun da siyasi yaşamı böylece bitmiş oldu.. 28 Şubat bu anlamda siyasi ayağı en belirgin darbelerden biriydi.. Asker, hükümeti Mesut Yılmaz’a vermiş, darbenin ruhu sayılan MGK kararlarının hayata geçirilmesi için TBMM ve Bakanlar Kurulunu çalıştırmasını emretmişti..  Bugün 15 Temmuz sonrası hangi parti sözcüsünü dinleseniz, bir ‘siyasi ayak’ suçlaması yaptığını görüyorsunuz. AK Parti de, CHP de, diğerleri de.. İşin esası şu. Siyasi ayak 15 Temmuz sonrasına bırakılmıştı. Kim teşneyse darbeciler onları yanlarına alacaktı. Ama Terör örgütü elebaşı Gülen’in, Humeyni gibi ülkeye dönmesi ve o satılmışların bu alçağa biat etmesi şartıyla.. Bugün çıkıp, ‘siz bu tertibin içindeydiniz’ demek çok doğru değil. Allah fırsat vermediği için neyin ne olduğunu ancak tahmin edebiliyoruz.. Kimin aslında nerede duracağını hiç bir zaman öğrenemeyeceğiz..

'HİÇBİR ZAMAN SİYASİ AYAĞI OLDUĞUNA İNANMADIM'

Yeni Şafak gazetesi yazarı Mehmet Acet, bugünkü köşe yazısında 'FETÖ'nün siyasi ayağı tartışmalarına dönük, ben hiçbir zaman siyasi ayağı olduğuna inanmadım dedi.

Acet'in "CHP ve FETÖ’nün siyasi ayağı tartışmaları" başlığıyla yayımlanan yazısının ilgili bölümü şu şekilde;

Bendeniz, FETÖ’nün güçlü bir siyasi ayağı olduğu tezine hiçbir zaman inanmadım.

Üç yılın sonunda, darbe girişiminde bulunanların, darbeden hemen sonra sivillere yetki devri yapacaklarına dair bir kanıt olmadığı gibi, önemli mevkilere siyasi isimleri getirmeyi planladıklarına dair bir işaret de ortaya çıkmış değil.

Darbeyi yapanlar, darbeyi yaparken işin bu kısmına kafa yorma gereği de görmemişlerdi muhtemelen.

Bütün fiili darbeler sonrasında olduğu gibi, yeterli vakit geçene kadar askeri yönetim iş başında olacak, o nedenle de siyasi bir ‘ayağa’ ihtiyaç duyulmayacaktı.

'SİYASİ AYAK POLEMİĞİ DARBEYİ SULANDIRIR'

Star gazetesi yazarı Ahmet Kekeç'te bugünkü köşe yazısında 15 Temmuz darbe girişiminin siyasi ayağı üzerine devam eden tartışmalara dönük “siyasi ayak” polemiği, ancak ve sadece darbeyi sulandırmak işlevi görür" dedi.

Kekeç'in "Senden daha iyi siyasi ayak mı olur?" başlığıyla yayımlanan yazısının ilgili bölümü şu şekilde;

Kemal Kılıçdaroğlu yürekli bir savcı arıyormuş. Bu savcı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ifadeye çağırıp, “FETÖ’ye ne verdin, açıkla!” diye soracakmış.

Bu soruya verilecek cevap, “darbenin siyasi ayağını” ortaya çıkaracakmış.

Böyle dediğine bakmayın, Kılıçdaroğlu da bilir ki, CHP’nin müddei (!) olduğu “siyasi ayak”polemiği, ancak ve sadece darbeyi sulandırmak işlevi görür.

Bir aralar ne diyordu? “İktidar partisinde 120-180 civarında ByLock’çu var... Erdoğan bu ByLock’çu vekilleri açıklamalıdır.”

Erdoğan açıklamazsa, kendisi açıklayacakmış!

Çünkü elinde “dosya” varmış...

Bu iddiasının üzerinden neredeyse üç yıl geçti...

Kılıçdaroğlu, elindeki dosyayı bir türlü açıklayamadı.

Sonra da “kitapçık” iddiasını ortaya attı... “Bir kitapçık var... İçinde 15 Temmuz darbesinin Cumhurbaşkanı ve Başbakanının isimleri yazıyor” dedi  

Bu iddiasının üzerinden de neredeyse üç yıl geçti, kimse çıkıp “Kemal Bey, o kitapçığa ne oldu?” diye sormadı, sormuyor.

KIRAN KIRANA MÜCADELE YAŞANACAK

Hürriyet gazetesi yazarı Abdulkadir Selvi, 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve AKP’den istifa eden Ali Babacan’ın parti kurma hazırlıklarını hızlandırdığını yazdı. Selvi, Babacan’ın partisinin kamuoyunun karşısına kapsamlı bir ‘politika seti’ ile çıkacağını söyledi.

Selvi'nin "Babacan partisi için verilen tarih, Cemil Çiçek’ten açıklama" başlığıyla yayımlanan yazısının ilgili bölümü şu şekilde;

“Ekonomiden dış politikaya, başkanlık sisteminden parlamenter sisteme kadar uzanan bir yelpazede temel tercihlerini ortaya koyacaklar. Batı yanlısı bir politikayı tercih ediyorlar”

Babacan’ın ekibi ve Erdoğan arasında kıran kırana bir mücadele yaşanacak.

Kaynak SoL

Editör: Haber Merkezi