İslam ve demokrasi

İslam ile demokrasi uyuşur mu?  Başka bir deyişle İslam ve demokrasi bir arada olur mu? Bu soru özellikle son çeyrek asırda çok soruldu, çok tartışıldı.. Batılı düşünürler çoğunlukla uyuşmadığını düşünmektedirler, aksi görüşte olanlar olsa da..

Arap Baharından sonra demokrasiye geçtiği söylenen Irak ve Mısır’a şöyle bir bakalım.. Irak Anayasasında  din ile ilgili düzenleme:

“Yeni Irak Devletinin resmi dini İslamdır.İslam anayasa ve yasaların temel kaynaklarından biridir.

İslama aykırı hiçbir kanun çıkarılamaz ve kabul edilemez.”

Benzer düzenleme Mısır Anayasasında da mevcuttur. Askeri yönetimin hazırladığı geçiş Anayasanın 1. maddesi şeriatı esas almaktadır.

Demokrasi

Hiç kimse din devletinin olduğu yerde demokrasiden bahsedemez.   Anayasasında şeriatı esas alan hiçbir ülke seçim olmuş veya olmamış  fark etmez, orada demokrasiden söz edilemez.

Demokrasi batıya özgü bir sistemdir. Batıda demokrasinin olmazsa olmazı din ve devlet işlerinin ayrılması ve bireyin inançlarında özgür olmasıdır.

Batı din sorununu çözmüştür. Her birey dilediği şekilde inanmakda ya da inanmamakta serbestir. Hiç kimse her hangi bir inanca inanması için baskı altında bulundurulamaz.

İslam ülkeleri arasında eksik de olsa demokrasiden söz edilebilecek tek ülke Türkiye’dir ancak Türkiye’de de artık demokrasi tartışılır olmuştur.

Batıda bu tartışma biteli 250 yıl oldu. Bugün Fransa’da iktidara hangi parti gelirse gelsin Fransa’da bir kilise devletinden söz edemeyiz. Almanya’da Hiristiyan Demokratlar iktidardır ancak Almanya’da bir din devleti tehlikesi yoktur.

Türkiye’de Cumhuriyetin kurulduğu günden beri hep bir şeriat tehdidi mevcut olmuştur.

Arap Baharı Cezayır, Mısır ve Irak’ta yüzbinlerce insanın hayatlarını kaybetmesine neden oldu.

Cezayir’de 1991 yılında İslamcılar seçimlerin ilk raundunu kazandılar, ikinci raundu kazamalarına garanti gözü ile bakılıyordu.. Ordu iktidara el koydu, iç savaşta 200.000 kişi öldü. Aynı trajedi bugün Mısır’da yaşanıyor.

Türkiye örneği

Türkiye demokrasi ile idare edilen tek islam ülkesi olarak Ortadoğu’da model ülke olmaya aday oldu. Türkiye bu rolü ılımlı İslamla oynayacaktı.  Bu senaryo bugün iflas etmiştir, tıpkı Mısır gibi, Irak gibi..

Türkiye gibi ülkelerde demokrasi ancak seçimle gelen, çoğunluğa dayanan iktidarları sınırlayacak kurumların varlığı ile mümkündür. Bu kurumlar Türkiye’de  Anayasa Mahkemesi, Yargıtay , Danıştay, bağımsız adli yargı olarak mevcuttur ancak bugün çoğunluğun oyu ile gelen iktidar bu kurumları iğdiş etmiş, görev yapamaz hale getirmiştir. Anayasada yapılan değişikliklerle bu kurumlar iktidarın güdümüne sokulmuştur. Sonuç Türkiye demokrasisi seçimden ibaret rejim haline gelmiştir. Benzeri sistem batı demokrasilerinde de mevcuttur ancak oralarda bir rejim tartışması yoktur. Seçimi kazanarak iktidara gelen partilerin batı ülkelerinde rejimi dönüştürme tehlikesi yoktur. Batı demokrasilerinde rejimin temel kurumları üzerinde tam bir mutabakat vardır.

Türkiye’de demokrasinin garantisi olan bu kurumlar iktidardan bağımısız hale gelmeli

Çoğunluğa dayalı olarak iktidara gelen partilerin rejim için tehlike oluşturmaması, rejimi dönüştürmeye teşebbüs etmemesi için  Anyasa  Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay ve adli yargı özerk, bağımsız ve yansız hale getirilmeli. Bunun için Türkiye’de bütün taraflar rejimin temel  ilkelerinde tam ve samimi bir mutabakat sağlamalı ve yeni bir anayasa hazırlamalıdır aksi halde Türkiye’de istikrar sağlanamaz ve süreçte Türkiye iç çatışmalara sahne olabilir.


Rahmi Ofluoğlu ( Hukukçu)