İstanbul Barosu seçimlerinde surpriz olabilir mi?

Önce İlke Çag’ı iktidar yapan paradigma değişmedi, ancak derinlerdeki tepkiler bir sürprize yol açabilir mi?

Adliyelerde görüştüğümüz avukatların ortak kanaati mevcut yönetimin seçimleri alacağı doğrultusunda.. Yönetime karşı derinlerde bir tepki var.. Konuştuğumuz birçok kişide bu tepkiyi gözlüyoruz.

Önce İlke Çag’ı iktidar yapan paradigma değişmedi, ancak derinlerdeki bu tepkiler bir sürprize yol açabilir mi?

Eyleme dönüşemeyen, içte kalan bu tepkiler bu seçimde etkili olmasa bile seçim sonrasında ileriye yönelik yepyeni gelişmelere yol açabilir..

Her şey hızla değişmekte.. Hiç kimse bu değişimin dışında kalamaz..Değişimi örgütlü olanlar yönetir.

Kuvay-i Milliye halk arasında kök saldığı için, halka dayandığı için 7 düvele karşı savaşta zafere ulaştı ve Cumhuriyeti kurdu.

Bir anı

12 Eylül 1980 sonrasında, Oran’da Bülent Ecevit’in evindeyiz, 13 kişilik bir ekiple.. Ekipde kimler var? İsimlerini net hatırlayabildiklerim; Av. Celal Ülgen, Avukat Bozkurt Nuhoğlu, Bankacı Cevdet Selimoğlu.. Ecevit Hamzokoy’dan yeni dönmüş.. Toplantı 1 saat elli dakika sürdü.. Ecevit uzun bir konuşma yaptı.. Ecevit, Mehmet Ali Aybar’ın TİP’nin Türkiye’nin demokrasi ve Özgürlük  tarihi tahliline benzer bir tahlil yaptıktan sonra özetle şunları söyledi:

“12 Eylül Türkiye’ye yeni bir elbise giydirecek, herşey kökten değişecek, özgürlükler kısıtlanacak.. Biz bu düzeni ancak emekçilerin örgütlü mücadelesi ile değişitirebiliriz..”

Bu aktarma özetin özeti.. Ecevit’in konuşması bir saatten fazla sürdü.. Biz Hamzakoy’dan sonra ilk kabul ettiği kişilerdik.

Belli ki Ecevit’in kafasında oluşmuş bir örgüt ve bu örgütü tabanda örgütleyecek isimler vardı.. Bize çok ilginç isimleri sordu.. Sade insanları sordu.. Ve sonunda şöyle bir anı anlattı:

“Ben bu anlatacaklarımı Yeni Ufuklar adıyla çıkan bir edebiyat dergisinde yazdım, ancak az okunan bir yayındı, okumamış olabilirsiniz, tekrar anlatmak istedim.” Dedi ve anlattı:

-          Mustafa Kemal Kurtuluş Savaşı’nın ilk günlerinde Adanaya bir telgraf çeker, telgraftaki adres;

“Kuva-i Milliye Riyasetine – Adana” dır.  Mustafa Kemal Adana’da böyle bir teşkilatın olmadığını bilmektedir. Postacı telgrafı alır, o yıllarda Adana’da aydınların gittiği kıraathaneye gider. İlk masaya gider sorar:

-Beyim bu telgraf size mi?

Masadakiler

- Hayır arka masa olabilir, derler…

Postacı  bütün masaları dolaşır ve telgrafın muhatabını bulamadan oradan ayrılır. Ertesi gün Adana’da Kuva-i Milliye Teşkilatı kurulur…

Bozkurt, Ecevit’e

-          Beyefendi, bu telgrafı bize çekilmiş bir telgraf olarak düşünebilir miyiz? Diye sordu..

Ecevit,

-Evet, hikaye olsun diye anlatmadım diye cevap verdi..

Daha sonraki yıllarda Ecevit farklı yollar da yürüse de bu anı benim yaşamım boyunca unutamayacağım bir anıdır..

Başarmak için en gerekli olan örgüttür.. Bugünlerde en büyük eksiğimiz ise örgüttür…

Baro seçimlerini kim kazanırsa kazansın tepki yönetimleri ve oyları ile hiçbir yere gidilmez..

Örgütsüz ve tepkisiz bir toplulukla hiçbir yere gidilemez..

HSYK avukatların duruşma kapılarında beklemelerinin önüne geçecek bir genelge yayınladı..

Bir ülkede muhalefet boşluğunu ikdidar dolduruyorsa bu vahim bir durumdur.

 

Rahmi Ofluoğlu(avukat)