KHK’lılar; umutlar, yanılgılar, beklentiler ve gerçek

KHK’lılar; umutlar, yanılgılar, beklentiler ve gerçek

Gelinen aşamada KHK’lılar ne yapmalı?

15 Temmuz sonrası 130 bine yakın kişi; anayasaya uygun bir disiplin soruşturması yapılmadan, soyut gerekçelerle KHK ile kamudan ihraç edildi.

Başlangıçta kamudan ihraç edilenlerin büyük çoğunluğu haksızlığa uğradığını ve kısa bir süre sonra iç hukukta bir çözüm bulunmasa bile AİHM gibi uluslararası kuruluşların devreye gireceğini, haksızlığın giderileceğini ve göreve iade edileceğini beklemekteydi. Bu beklenti gerçekleşmediği gibi KHK’lara karşı bir iç hukuk yolunun bulunup bulunmadığı bile tartışılır olmuştu.

Bu aşamada etkili bir iç hukuk yolu bulunmadığı gerekçesiyle AİHM’e çok sayıda başvurular yapıldı.
Siyasi otorite bu aşamada AİHM’in devrede olmasını istemediği gibi AİHM’de bu yükün altına girmek istemiyordu. Nihayet bir orta yol bulundu. Av. Abdurrahman Bayramoğlu’nun Adaletbiz Hukuk sitesinde “Bekletici Sorun” başlığı ile yayınlanan yazısında dediği gibi:

“…bir bakıma olağanüstü sürece olağan dışı bir eklenti yapıldı.”

29/08/2019 tarihi itibariyle Komisyona yapılan başvuru sayısı 126.200’dür. Komisyon tarafından verilen karar sayısı (84.300) dikkate alındığında, incelemesi devam eden başvuru sayısı 41.900’dür.

22 Aralık 2017 tarihinden itibaren karar verme sürecine başlamış olan Komisyon tarafından, 29/08/2019 tarihi itibariyle verilen karar sayısı (6.700 kabul, 77.600 ret olmak üzere) toplam 84.300’dür. Kabul kararlarından 28’i kapatılan (dernek, vakıf, televizyon kanalı) kuruluşların açılmasına ilişkindir.

Buna göre, Komisyonun karar vermeye başladığı tarihten itibaren 20 aylık süre içerisinde toplam başvuruların (2/3’ü) üçte ikisi hakkında karar verilmiş bulunmaktadır.

Karara bağlanan dosyalarda kabul bir başka söylemle göreve iade yaklaşık %8 civarındadır.

Komisyon tarafından talepleri reddedilenlerin, Ankara’da kurulan özel görevli idare mahkemelerinde 60 gün içinde dava açarak komisyon kararının ortadan kaldırılmasını talep etme hakları bulunmaktadır.

Gelinen aşamada söz konusu özel yetkili Ankara İdare Mahkemelerinin hızlı bir şekilde karar verdikleri ve başvuruları %100’e yakın bir oranda ret ettikleri görülmektedir.

Ret gerekçelerini yukarıda sözü edilen yazıda, Av. Abdurrahman Bayramoğlu şöyle anlatmaktadır:

“Gerekçeler; sadakat, FETÖ/PDY örgütünün ne kadar tehlikeli olduğuna dair olgular ve nihayet davacıların bu örgütle iltisak ve irtibatlarının olduğunu gösteren, kurum görüşü, soruşturma ve kovuşturma verileri olarak ortaya çıkmaktadır. Oysa bu gerekçelerin tamamı için eksik olan bir husus hep göz ardı edilmektedir. O da davacının (ceza davası bakımından şüpheli veya sanığın) hangi somut eylemlerinden bu sonuca varıldığı sorununa tam bir yanıt verilememesidir.

Bir diğer sorun ise, gerekçelerin işlemin ifasından sonra ortaya çıkan (veya çıkarılan) olgulara dayandırılmış olmasıdır. İşlem anında var olmayan olgulara adeta kehanet yoluyla muttali olunmakta ve her ne hikmetse bu kehanetler aynen gerçekleşmektedir.”

Umuttan umutsuzluğa

Gelinen aşamada; Ohal İnceleme Komisyonunun %92 oranında, özel yetkili idare mahkemelerinin bundan da yüksek bir oranda ret kararı veriyor olması KHK’lıların umutsuzluğunu daha da arttırmıştır.

Siyasetten beklenti

Son zamanlarda siyasetten beklentinin yükseldiği görülmektedir ancak iktidardan yapılan açıklamalar ceza davaları yönünden olmasa bile KHK’lıların göreve iadesi konusunda umutsuzluk yaratmaktadır.

KHK’lılar ne yapmalı?

KHK’lılar yönünden nerede ise başa dönülmüş durumda. 15 Temmuz sonrasında KHK ile ihraçlara karşı iç hukukta bir kanun yolu bulunup bulunmadığı tartışılmaktaydı.

KHK ile ihraçlara karşı idari yargı yolu kapalı, KHK’lerin iptali için AYM’ye yapılan başvurular ise Anayasanın 148/1’n “…Ancak, olağanüstü hallerde (…)(2) ve savaş hallerinde çıkarılan Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin şekil ve esas bakımından Anayasaya aykırılığı iddiasıyla, Anayasa Mahkemesinde dava açılamaz” hükmü uyarınca AYM’ince ret edilmekteydi.

Bu durum karşısında Biz Hukuk avukatları olarak AİHM’e “Pilot” başvuruyu gündeme taşıdık. AİHM’e “Pilot” ya da tek tek binlerce başvuru yapıldı. Sonuç, bütün başvurular o sırada KHK ile ihdas edilen OHAL İnceleme Komisyonu gerekçesiyle ret edildi.

AİHM bütün başvuruları ret etti ama kazanılan bir şey vardı: İç hukuk kanun yolu.

İç hukukta KHK’lara karşı bir kanun yolu yoktu, AİHM’e binlerce başvurunun AİHM, dolayısıyla Türkiye üzerinde oluşturduğu baskı sonucu kötünün iyisi oldu: Ohal İnceleme Komisyonu ile iç hukuk yolu açıldı.

KHK ile görevinden ihraç edilmiş, işsiz kalmış insanlar için bir an önce işine geri dönmenin aciliyeti tartışılamaz ancak olan olmuştur, yapılacak şey hak aramayı sürdürmektir, maalesef yapılacak başka bir şey yoktur.

Sonuç olarak OHAL İnceleme Komisyonunun KHK ile kamudan ihraç edilenlerin başvurularını %92 oranında ret etmesi, özel yetkili idare mahkemelerinin daha da yüksek bir oranda ret kararları vermeleri karşısında biz yeniden olağanüstü kanun yollarına gitmeyi önermekteyiz.

Olağanüstü kanun yolları Türkiye’de AYM ve AİHM’dir.

Biz avukatlar, hukukçular için hukuk sorunlarının adalet duygusu ile çözümünde; düşünce, inanç, ırk ve cinsiyetin bir önemi yoktur. Bu anlamda herkes için hemen şimdi “adalet” diyoruz.

NOT: Ankara 20. İdare Mahkemesi tarafından verilen bekletici mesele kararı “ağır kışların sonunun yaklaşmakta olduğunun küçük bir işareti ve bizce bu sürecin kardeleni olarak özel bir anlam taşımaktadır.” Av. Abdurrahman Bayramoğlu’nun yazısını okumanızı öneririm.

Bekletici Mesele: https://www.adaletbiz.com/profil/46/avabdurrahman-bayramoglu

Av. Rahmi Ofluoğlu /

BİZ