Konkordato taleplerinde konkordato ön projesi ve ön projede yer alan teklifin gerçekleşeceği hususunda “makul güvence veren denetim raporu ile dayanakları” raporu sunulması zorunlu evraklardır.
Cümleden de anlaşılacağı gibi “makul güvence veren denetim raporu” tamamen ön proje ile ilgilidir.
Konkordato ön projesi şirketin mevcut gerçeklerini esas alan açık, net, anlaşılır bir proje değilse “makul güvence veren denetim raporu” yazacak olan bağımsız denetçinin işi bir hayli zor olacaktır.
Bu konuda yetkili bağımsız denetçilerin şikayetçi olduğu bilinmektedir.
Aynı şekilde mahkeme başkanlarının da “makul güvence veren denetim raporu”dan zaman zaman şikayetçi olduğu ilgililer arasında sohbet konusu olmaktadır.
Konkordato ön projeleri çoğu kez konkordato talep eden şirketin gerçeğinden kopuk, kopyala yapıştır yöntemiyle oluşturulmaktadır. Ön projelerde konuyla doğrudan ilişkisi olmayan akademik kitap veya makalelerden alıntılar, ağdalı cümleler yer almaktadır.
“Karaman’ın koyunu sonra çıkar oyunu” deyimi ile anlatılmak istenilenin bu tür ön projeler için yerinde bir söylem olduğunu belirtmeden geçmeyelim.
Ancak o zaman iş işten geçmiş olabilir.
Konkordato ön projesi her aşamada sınanacak, test edilecektir; 3 ve 2 aylık geçici mühletlerde, bir yıllık kesin sürede ve uzatmalarında. Ve elbette firma gerçeği ile uyumlu olmayan ön projeler bu aşamaların herhangi birinde konkordatonun reddine veya şirketin iflasına neden olabilecektir.
Konkordato işin uzmanı kişilerin teftiş ve denetiminde yürümektedir. Bu davalara bakan ticaret mahkemeleri ihtisas mahkemeleri niteliğindedir. Büyük adliyelerde konkordatoya bakacak ticaret mahkemeleri önceden belirlenen mahkemelerdir. Ayrıca bu ticaret mahkemelerinin başkan ve üyeleri seminerlere katılıp bilgilendirilmiş hakimlerdir.
Geçici mühlet kararı ile birlikte atanan komiserler konuya hakim farklı mesleklerden uzman kişilerdir. Daha da önemlisi sürecin her aşamasında komiserlerin talebiyle veya resen uzman bilirkişiler atanmaktadır.
Şunu önemle belirtmek gerekir ki henüz kesin mühletten geçip projesi tasdik edilen şirket yoktur. Bu nedenle burada anlatmaya çalıştığımız hususların çoğu henüz uygulama alanı bulmamış, test edilmemiştir.
Konkordato ve ön projelerle ilgili konusunda Av. Rahmi Ofluoğlu ve Mali Müşavir yeşim Turan ile kısa bir söyleşi yaptık.
Yeşim Turan konkordato ön projesi ile ilgili şunları söyledi:
“Bizim için her konkordato ön projesi konkordato talep eden şirkete özeldir ve bu nedenle ön projede firmanın gerçeği önemlidir. Firma gerçeğinden kopuk, kopyala yapıştır yöntemiyle, firma gerçeği ile ilgisiz akademik makale veya kitaplardan aktarılan görüşlerle doldurulmuş ön projelerin hukuki bir değeri yoktur.
Biz önce firma yöneticileri, firmanın mali işleri ile ilgili kişileri dinliyoruz. Onlara sorular soruyoruz.
Ne zaman, niçin, neden ödeme güçlüğüne düşüldü?
Firma özelinden kaynaklanan nedenler.
Sektörel nedenler.
Ekonomik krizlerin etkisi gibi sorular soruyoruz.
Bu aşamayı şirketi tanıma, sorunlarını anlama ve analiz aşaması olarak görmekteyiz.
Bu aşamayı çözüm üretme aşaması takip etmektedir.
Çözüm üretme aşamasını bir ekip çalışması olarak yürütmekteyiz; şirket yöneticileri, mali müşavir, finansçı ve elbette bütün aşamalarda konkordato konusuna hakim, deneyimli hukukçular.
Firma yöneticilerinin çözüm önerileri firma, sektör ve ülke gerçekleri ile uyumlu değilse biz onlara öneriler getiriyoruz.
Böylece firma, sektör ve ülke gerçekleri ile uyumlu, uygulanabilir çözümler ve teklifler geliştiriyoruz.”
Ön proje talepleri size iş sahiplerinden mi geliyor?
“Doğrudan iş sahiplerinden, avukatlardan veya bu konuda bizi deneyli olarak gören meslektaşlardan geliyor.”
Mali Müşavir Yeşim Turan’ın hazırladığı ön projelerin takdir edildiğini biliyoruz. Özellikle “makul güvence veren denetim raporu ve dayanakları” raporları hazırlayan bağımsız denetçiler Yeşim Turan’ın ön projelerinin açık, net ve anlaşılır projeler olduğunu ifade etmektedirler.
Av. Rahmi Ofluoğlu
“Ben uzun yıllar özel sektörde yöneticilik yaptım, piyasa gerçeklerini yaşayarak öğrendim. Hukuk bilgim piyasa gerçekleri ile harmanlandı. İş dünyasından gelen problemleri çözerken maddi gerçeğin anlaşılması benim için önceliklidir. Maddi gerçeği anlamadan şirketin ödeme güçlüğünü anlamak ve çözüm üretmek olası değildir.
Şunu önemle ve öncelikle belirtmek isterim ki günümüz ticaret mahkemesi hakimleri geçmişe göre daha bilgili ve kendi yargı alanlarındaki konulara hakimdirler. Önlerine gelen dosyaları anlamadan bilirkişiye gönderen ve bilirkişinin yazdığı sonuç bölümüne göre karar veren hakimler artık azınlıktalar. Gerçekte şu ki mevzuat değişiklikleri hakimleri önlerindeki dosyaları anlamaya mecbur bırakmaktadır. Değişen mevzuat derken başta bilirkişilik kanunu, bilirkişilik yönetmeliği, HMK ve diğer ilgili mevzuatı kast etmekteyim.
Size konkordato davaları nerelerden geliyor?
“Doğrudan iş sahiplerinden geldiği gibi meslektaşlardan da gelmektedir. Bazen biz konkordato dosyasını dilekçe, ekleri, konkordato ön projesi ve makul güvence veren denetim raporu dahil eksiksiz hazırlayıp vermekteyiz. Artık avukatlarda işbölümü anlayışı gelişti.”
Yeni konkordato hukuku ve uygulaması ile ilgili düşüncelerinizi kısaca alabilir miyiz?
“Yeni konkordato düzenlemeleri ekonomik krizden sonra yürürlüğe girmiş olması anlamlıdır. İktidar kriz nedeniyle işletmelerin iflas etmesini istemiyor çünkü her kapanan işletme istihdam kaybı, vergi kaybı demektir. Krizin yarattığı en önemli sorun istihdam açığıdır. Siyasi iktidar işsizliği mümkün olduğunca minimize etmeyi amaçlamaktadır. Kısaca biz bu aşamada iktidarın konkordatoyu desteklediğini düşünmekteyiz.
Ancak bizim iş insanlarımızın çoğunun temel bir sorunu var. Konkordatoyu son çare olarak görüyorlar ve tamamen bittikten sonra konkordatoya başvurmayı tercih ediyorlar. Bu çok kötü. Oysa doğru olan pahalı kredi kaynaklarına yönelmeden, sermayeyi tüketmeden, nakit sıkıntısı hissedilir edilmez konkordatoya başvurmaktır. İİK 285’inci madde vadesi gelen borçlarını ödeyemeyen veya vadesi henüz gelmeyen borçlarını ödeyememe riski bulunan borçluların konkordato talep edebileceğine hükmetmektedir. Bu önemli bir düzenlemedir. Kanun vadesi henüz gelmeyen borçları ödeyememe riskinin bulunması konkordato nedeni olarak kabul etmektedir.
Bizim insanımız, genellikle, iş insanı olsun olmasın daha kapitalist toplumda yaşadığımızın, kapitalist toplumun sınıflı bir toplum olduğunun ayırdında değildir. Ayrıca çoğu iş insanımız, kapitalist toplumun rekabete dayalı olduğu, rekabet sonucunda bir kısım şirketlerin iflas etmesinin sistemin bir gereği olduğunun ayırdında değillerdir.
Konkordato ya da iflas bir ayıp, bir kusur olarak görülmektedir. Oysa bu anlayış tamamen yanlıştır.”
adaletbiz