Mor Beyin ve benzeri gelişmelerden sonra İzzet Özgenç doğal olarak görüş değiştirdi
Bilindiği gibi Yargıtay 16. Ceza Dairesi bylock kararlarında esas alınan 2015/3 Esas, 2017/3 Karar, 24.07.2017 tarihli kararında Prof. Dr. İzzet Özgenç’in “Suç Örgütleri” kitabına atıf yapmış ve kararını bu görüşleri esas alarak oluşturmuştu.
Özgenç ne diyordu?
Bir kişinin mobil telefon cihazında veya bilgisayarında, özel iletişim ağına dahil olduğuna dair bir program bulunabilir. Bu özel iletişim ağını sadece belirli kişilerin kullanabilmesi ve bu ağa girebilmek için ağı kullanan bir veya birkaç kişinin referansına gerek bulunması, başlı başına suç oluşturmaz. Ancak, bu iletişim ağının suç işlemek amacıyla oluşturulmuş ve münhasıran bir suç örgütünün mensupları tarafından kullanılmakta olan bir ağ olduğunun somut delillere dayanması halinde, bu ağa dahil olan kişiye “şüpheli” sıfatının izafe edilmesinde bir sorun yoktur. Bunun için, ağa dahil olan kişinin, ağ içine başka bir kişiyle görüşme yapmış olması da gerekmez. Kişiye belli bir suçla bağlantılı olarak “şüpheli” sıfatının izafe edilmesi, bu nedenle hakkında yakalama, gözaltına alma ve tutuklama gibi tedbirlerin uygulanmasını zorunlu kılmaz.
Kişinin, suç işlemek amacıyla oluşturulmuş ve münhasıran bir suç örgütünün mensupları tarafından kullanılmakta olan bir ağa bu özelliğini bilerek (kasten) dahil olması ve hatta bu ağı iletişim için kullanması, iletişim içerikleri tespit edilemese bile, hakkında en azından bu suç örgütüne üye olmaktan dolayı mahkumiyet hükmü kurulması için yeterli kabul edilmelidir.
Görüldüğü gibi Özgenç kitabında kişinin “….ağ içine başka bir kişiyle görüşme yapmış olması da gerekmez” ve “…, iletişim içerikleri tespit edilemese bile,..” demekteydi.
Özgenç Mor Beyin ve benzeri gelişmelerden sonra sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımlarda doğal olarak görüş değiştirerek kişinin bylock programı ile iletişim kurup kurmadığının araştırılmasını öngörmektedir.
Özgenç ayrıca konu enine boyuna araştırılmadan içerik bilgilerine muttali olmadan binlerce kişinin tutuklanmasını veya mahkum edilmesini eleştirmektedir.
Oysa hoca yukarıda aktarıldığı gibi 16. Ceza Dairesinin anılan kararında atıf yaptığı görüşlerinde “..ağ içine başka bir kişiyle görüşme yapmış olması da gerekmez”demekteydi.
Hoca ayrıca yeni paylaşımlarında mümkünse içerikler tespit edilsin demektedir.
Bizce burada mümkünse sözcüğü uygun durmamaktadır. Ceza yargılamasında suçun sübutu için yeterli delillere ulaşılamıyorsa şüpheden sanık yararlanır ilkesi sanık lehine yorumlanacak ve sanık cezalandırılamayacaktır.
Sonuç olarak hoca haklı olarak yeni olay ve olguların ışığında haklı olarak görüş değiştirmiş ve 16. Ceza Dairesinin anılan kararının aksine artık sanığın bylocku kullanıp kullanmadığını araştırılmasını ve mümkünse içeriklerin tespitini öngörmektedir.
Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 10 gün kadar önce basınla paylaşılan ancak bizim henüz ulaşamadığımız bir kararında daire görüş değiştirdiği ve bylockun kullanılıp kullanılmadığını araştırılması gerektiğine hükmettiği anlaşılmaktadır.
İZZET ÖZGENÇ’İN O PAYLAŞIMLARI:
Daha fazla
(6) Bu nedenle, suçlunun suçunu gizlemek için başvurduğu yöntem ne olursa olsun, konuyu enine boyuna araştırmadan, deliller doğru bir şekilde toplanmadan, kişilerin malum programla iletişim kurup kurmadığı, ...
Daha fazla
(7) ... kurmuşsa bu iletişimlere ilişkin trafik ve hatta mümkünse içerik bilgilerine muttali olmadan, haklarında tutuklama kararları verilerek binlerce insanın uzun bir süre hürriyetinden yoksun bırakılması ve hatta cezaya mahkum edilmesi,