ÖZET

 Ön projede şirketin sahibi bulunduğu 260.000.000.-TL değerindeki gayrimenkule ilişkin yatırımlarından elde edeceği gelirle borçlarının tamamını vadeli olarak ödeyebileceği savunulmuştur.

Söz konusu gayrimenkul SPK lisanslı bilirkişilerin gayrimenkul değerleme raporları ile de ifade edildiği üzere (260.000.000.-TL), değerinin epey bir altında bedel ile (muhammen bedeli 195.487.000 TL) satışa çıkartılmış olup konkordato dava dilekçesinde satışın durdurulması talep edilmiştir.

Mahkeme konkordato talebinin gayrimenkul satışının durdurulmasına yönelik olduğu, ön projede borçların hangi vadede ödeneceğinin belirtilmediği gerekçesi ile mühlet ve konkordato talebini reddetmiştir.

BAM, mahkemenin mühlet ve konkordato talebinin gayrimenkul satışına yönelik olması gerekçesi ile ret etmesini yerinde bulmamış, vade belirtilmemesinin bir eksiklik olduğunu ancak mahkemenin davacıdan açıklama istemek suretiyle bu eksiğin giderilebileceği gerekçesi ile mahkemenin kararının kaldırılmasına ve gereğinin yapılmasına karar vermiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2964 Esas
KARAR NO : 2019/64
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/09/2018
NUMARASI : 2018/816 2018/834
DAVA : KONKORDATO
KARAR TARİHİ: 24/01/2019
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili şirketin, ... parselde bulunan 3.489 m²'lik arsayı, yörenin karakterine uygun olarak ticari işyerleri ile birlikte rezidans ve alışveriş merkezlerinin de yer alacağı bir projeyi hayata geçirmek için 2006 yılında satın alındığını, 40.104 m² toplam inşaat alanının yaklaşık 12.000 m²'lik kısmının kaba inşaatını bitirdiğini, arsa alımı ve 12.000 m²'lik kaba inşaat imâlatının yapılabilmesi için 17.880.000,00.-İsviçre Frankı banka kredisi kullanıldığını, bölgedeki imar planlarındaki iptaller nedeniyle gecikme yaşandığını, yabancı kaynaklara ödenen faiz giderlerinin şirket öz kaynaklarını tüketmesi nedeni ile vadesi gelen şirket borçlarının ödenebilmesinin zorlaştığını, bankanın ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile satışa başlaması üzerine müvekkili hisselerinin ... San. A.Ş.'ye 27.680,00-USD'ye satışı konusunda imzalanan Beyoğlu ... Noterliği'nin 07/08/2017 tarih ve .... yevmiye numaralı anlaşmasının yürürlüğe konamaması, yeni ortak alımı ile elde edilebilecek finansmanın sağlanamaması, borç baskısı altına giren şirketin yeterli işletme sermayesi yaratabilecek ve tam kapasitesini kullanabilecek ölçüde üretim faaliyetlerine devam etme fırsatı bulamamasından dolayı müvekkili şirketin zamanı gelen ödemeleri yapabilmek için gerekli nakit fonları üretme imkanının olmadığını, müvekkili aleyhine İstanbul .... İcra Müdürlüğü'nün ... sırasında takip açıldığını, diğer yandan müvekkilinin kredi alacaklısı ...bank A.Ş.'nin Yunan bankası National Bank Of Greece tarafından satın alındığını ve müvekkilinin sahip olduğu 112 parsel sayılı arsanın ve üzerindeki binanın icra yolu ile satışa çıkartıldığını, satış halinde alacaklıların alacaklarının tamamını alamayacağı gibi müvekkilinin ticari varlığını devam ettirmesine olanak sağlayan bir mal varlığının da kalmayacağını, müvekkilinin arsa ve üzerindeki inşaata gerçek değeri üzerinde müşteri bulması yahut şirket hisselerinin bir bölümünü devretmek yolu ile yeni ortak yolu ile finansman sağlaması durumunda borçlarının tamamını kapatmasının yanı sıra ticari faaliyetlerini devam ettirmesinin de mümkün olacağını, müvekkilinin hali hazırda taşınmazın satışı yahut yeni ortak alımı hususunda görüşmeler yaptığını belirterek İİK 287 maddesinde belirtilen 3 ay süre ile geçici mühlet kararı verilmesini, İİK 287/2 maddesi gereği geçici komiser tayini, müvekkili şirketin İİK 288/1 ve 297/2 maddesinin doğrultusunda malvarlıklarının korunmasına yönelik tedbirlerin alınmasına karar verilmesini, geçici mühlet içerisinde yapılacak inceleme sonucu 1 yıllık kesin mühlet verilmesine, icra iflas kanununda belirlenen kesin süre içerisinde yapılacak yargılama sonucu konkordatonun tasdikine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesi; davacı borçlunun İİK’nun 287 maddesi uyarınca geçici mühlet kararı ile adına kayıtlı taşınmazın icra dosyasında satışının tedbiren durdurulmasını talep ederek icrai satışın durdurulması halinde taşınmazı kendisinin bulduğu müşterilere daha yüksek bedel ile satabileceğini belirttiği, borçlunun bu talebinin salt icrai satışın durdurulmasını temine yönelik olup, yasada tanımlanan konkordato talebi niteliğinde olmadığı, borçlu tarafından vade, tenzilat yahut karma nitelikte konkordato teklifinde bulunulmadığı gibi yasanın aradığı şartları içeren ön projeyi de sunmadığı, bu nedenle talebin yasal şartları içermediği gerekçesi ile davanın reddine karar vermiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf taleplerinde;
Genel olarak dava dilekçesi ve konkordato ön projesi aynen tekrar edilerek huzurdaki davanın açılmasının amacının, borcun ödenmesi için vade sağlanması ve böylece, hem tüm alacaklıların alacağını almasının hem de müvekkili şirketin ekonomik varlığının korumasının sağlanmasının amaçlandığını, yapılan konkordato müracaatının kanuna uygun olduğunu, yasanın aradığı şartları taşıdığını, amacın salt icra satışının durulmasına yönelik olmadığını, zira 112 parsel sayılı taşınmazın neredeyse müvekkilinin tüm malvarlığını teşkil ettiğini, bu gayrimenkulün SPK lisanslı bilirkişilerin gayrimenkul değerleme raporları ile de ifade edildiği üzere (260.000.000.-TL), değerinin epey bir altında bedel ile (muhammen bedeli 195.487.000 TL) satışa çıkartıldığını, taşınmazın değerinden satılmasında, hem müvekkilin hem de tüm alacaklıların menfaati bulunduğunu, satışın durdurulması yönündeki talebin, malvarlığının korunmasına ve vade talebinin doğal bir sonucu olduğunu, 112 parsel sayılı taşınmaz satışının basit bir icra işlemiymiş gibi değerlendirilmesinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, mahkeme tarafından konkordato talepleri kabul edilmediği için 18.09.2018 tarihinde yapılan ihalede 112 parsel sayılı taşınmazın sadece 97.860.000.-TL gibi fahiş düşük değere ihale olunduğunu, şayet müvekkilin vade talebi kabul görse ve müvekkile istenen süre verilmiş olsa idi, müvekkilinin 162.140.000TL tutarında zarara uğramayacağını, bu para ile diğer alacaklılara ödeme yaparak ekonomik varlığını tekrardan sürdürecek ciddi bir sermayeye de sahip olacağını, kanun koyucunun da konkordato düzenlemesi ile gerçekleştirmek istediği amacın bu olduğunu, taleplerinin alelade bir taşınmazın satışının durdurulmasına indirgenmek sureti ile reddinin doğru olmadığını, 112 parsel sayılı taşınmazın İstanbul ... İcra Müdürlüğü’nün ... sayılı dosyasından 18.09.2018 tarihinde yapılan ihalenin feshi için İstanbul 4. İcra Hukuk Mahkemesi’ nin 2018/863 E. sayılı dosyası ile ihalenin feshi davası açıldığını, bu nedenle konkordato taleplerinin konusuz kalmadığını, dosyaya sundukları konkordato ön projesinin kanunun aradığı şartlara sahip olduğunu, mahkeme kararında soyut bir biçimde, dosyaya sunduğumuz konkordato ön projesinin, yasanın aradığı şartlara haiz olmadığının ifade edildiğini belirterek mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME:
İlk derece mahkemesince hatalı olarak gerekçeli kararının 2 haftalık istinaf süresine tâbi olduğu belirtilmiş ise de İİK’nun 293/2. maddesi gereğince istinaf süresi 10 gün olmakla beraber, davacı vekili tarafından yasal süre içinde istinaf edildiği anlaşılmakla;
Dava, İİK’nun 285 ve devamı maddelerince açılan konkordato talebine ilişkindir.
Davacı şirketin dava tarihi itibariyle İstanbul Ticaret Sicil Memurluğu'na ... sicil numarası ile kayıtlı olduğu, ticari merkezinin Maslak Sarıyer/İSTANBUL adresinde bulunduğu, davanın İİK’nun 285/3 ve 154/1.maddesinde öngörülen yetkili Mahkemede açıldığı anlaşılmaktadır. Uyuşmazlık, davacı tarafın sunduğu konkordato ön projesinin yasanın aradığı şartlara uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. HMK’nın Hâkimin davayı aydınlatma ödevi başlıklı 31.maddesi gereğince, Hâkim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir; soru sorabilir; delil gösterilmesini isteyebilir. Somut olaya gelince; Bilindiği üzere Konkordato, yapıldığı zamana göre iflas içi ve dışı olmak üzere ikiye ayrılırken, içeriği itibariyle adi Konkordato ve Malvarlığının terki suretiyle konkordato olarak da sınıflandırmak mümkündür. Adi Konkordato ise kendi içinde yüzde (tenzilat), vade (mühlet) ve kombine (bileşik) ve terditli (kademeli) konkordato olarak dörde ayrılmaktadır. Davacı tarafın sunduğu Konkordato ön projesinin incelenmesinde; sunulan ön projenin malvarlığının terki suretiyle konkordato talebi olmadığı açıktır. Davacı tarafın tenzilat talep etmediği, borçların tamamen ödeneceği belirtilmektedir. Ancak bu projede borçların ne kadar bir zamanda, hangi vadelerle vb. şekillerde ödeneceğine ilişkin bir teklif yoktur. Yukarıda açıklanan 112 parselin davacı tarafından piyasa koşullarında ve değerinde satılacağı ve borçların bu şekilde tasfiye edileceği öngörülmekle beraber, mühlet konusunda hiç bir açıklama yoktur. Yine proforma gelir tablosu hazırlanmasına gerek duyulmadığı belirtilmektedir. İİK’nun 7101 sayılı yasanın 15. maddesi ile değişik 287. Maddesi gereğince, ilk derece mahkemesi, konkordato talebi üzerine İİK’nun 286. maddesinde belirtilen belgelerin eksiksiz olarak sunulduğunun tespiti halinde geçici mühlet kararı vererek 297/2. maddesindeki hâller de dahil olmak üzere, borçlunun malvarlığının muhafazası için gerekli gördüğü bütün tedbirleri alır. Buna göre, davacı tarafından İİK’nun 286.maddesinde belirtilen ve dilekçe ekinde sunulması dava şartı olan belgeleri tamamlaması için HMK. m. 115/2'ye göre kesin süre verilerek ve konkordato ön projesinde bulunmayan mühlet ile ilgili olarak açıklama yaptırılarak, belgelerin de tamamlanması istenmeli ve kesin süre sonunda hâsıl olan sonuca göre karar verilmesi gerekirken, belgeleri tamamlaması ve projedeki eksikliğin (mühlet) açıklattırılıp giderilme imkanı tanınmadan (süre verilmeden) talebin yazılı gerekçeyle reddine karar verilmesi doğru olmadığından istinaf talebinin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf taleplerinin yukarıda açıklanan hususlar doğrultusunda KABULÜNE,
2-İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 18/09/2018 Tarih ve 2018/816 E 2018/834 K. kararının KALDIRILMASINA,
3-Yukarıda açıklanan hususlarda gereği için dosyanın mahkemesine İADESİNE,
4-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 68,20 TL başvuru harcının, peşin olarak yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 32,30 TL'nin, yine istinaf kanun yolu başvuru harcı olarak alınması gereken 121,30 TL harçtan peşin olarak yatırılan 98,10 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,20 TL olmak üzere toplam 55,50 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
5-Davacı tarafın yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6100. Sayılı HMK'nun 354/1. Maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK'nun 353/1a,6. maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.24/01/2019

Av. Rahmi Ofluoğlu

Biz

Editör: Haber Merkezi