Sezeryan…
Rivayeten Yüce Sezar denilen zattan kalan bir ameliyat biçimi aslına bakarsan.
Ameliyat öncesi ağrı yok, sızı yok derken; ameliyat sonrası ağrı çok, sızı dayanılmaz, dikişler patlar, oturamaz,kalkamaz,yatamaz olursun.
Kaş yaparken göz çıkarırsın.
Sıfır risk, sıfır sancı, sıfır ağrı hedefi ile yapay doğuma itilir, kolay yolu seçtirilirsin.
Çocuk doğar; Sen ayaklanamazsın, olmayan sütten kesilir, çocuğu mama ile beslenir, hasta olur aksırır, doktor doktor gezdirir hale gelirsin.
Çünkü yapaydır, müdahale edilmiştir, doğal olmayan yol seçilmiştir.
Tıpkısının aynısı; güzel ülkemin canımmm insanları gibi.
Kimi doktorculuk oynar, kimi avukatçılık, kimi öğretmencilik, hakimcilik,savcıcılık ve kimi işçicilik.
Herkes ve herşey kağıt üstündedir. Sadece işini yaparsın, ama ne yaptığını bilmeden. Yaptığını zevk almadan, keyif gütmeden, duygu katmadan yaparsın.
Şekilci kalırsın, kitaba uydurursun. Adaleti sağlamış hissedersin ama adaletsizliği savunmuşsundur gibi gelir sana.
Sana, Sen olmayı göstermemiştir, öğretmemiştir çünkü kimse. Makamınla saygı kazanır, sevgisiz ölürsün.
Veeee. Bunca şeye rağmen, herşey yolunda dersin kendi kendine.
Oysaki herşey hiçbirşey olmuş, ayaklar başa dönmüştür amma Sen bunu görememişsindir.
Gözlerini aç ve yukarıya bak! Gökyüzü ne kadar seninse, yeryüzü de, bastığın bu toprak da Senin.
Seni, Sen yapan, Sen ol!
Sevgi ve Saygılarımla;
Ulaş SABANCILAR
Katılım Büro-Sen Gnl.Bşk.Yrd.