Bir iş yerinde 2 Eylül 2013 ile 6 Haziran 2017 tarihleri arasında asistan olarak çalışan işçi, iş yerindeki müdürün özel hayatına müdahale ettiğini, cinsel tacizde bulunduğunu iddia etti.

Bu durumu üst yönetime bildirdiğini savunan işçiye durumun engelleneceği ve müdürün ülkesine gönderileceği söylendi. Sözlerin tutulmaması üzerine iş sözleşmesini feshedip kıdem tazminatı, manevi tazminat ve fazla çalışma ücret alacaklarının tahsili talebiyle dava açtı.

İş mahkemesinde görülen davada iş yeri avukatı, davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istedi. İlk derece mahkemesi davanın kısmen kabulüne dair hüküm kurarak kıdem tazminatı ve manevi tazminat alacaklarının kabulüne, fazla çalışma alacağına yönelik talebin ise reddine karar verdi.

BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ: İSPAT EDEMEDİ

Yerel mahkemenin kararı davalı vekili tarafından istinafa taşındı. İstinaf incelemesini yapan Bölge Adliye Mahkemesi, davacı işçi tarafına yönelik sistematik bir psikolojik ve cinsel taciz uygulandığının ispat edildiğinden bahsetmenin mümkün olmadığını belirtti. İlk derece mahkemesince manevi tazminata hükmedilmesinin hatalı olduğunu bildiren Bölge Adliye Mahkemesi, kararın bu yönüyle kaldırılması gerektiği görüşüyle ilk derece mahkemesi kararını kaldırdı.

Bölge Adliye Mahkemesinin kararına karşı davacı işçi avukatı tarafından temyiz başvurusu yapıldı. Temyiz başvurusunu görüşen Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, kıdem tazminatı ve manevi tazminat taleplerinin kabulü gerekirken reddine karar verilmesini hatalı görüp Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verdi.

DOSYADAKİ TANIK İFADESİ

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi kararında, yargılama sırasında dinlenen ve işyerinde davacıyla birlikte çalışmış olan davacı tanığı C.G.'nin ifadelerine yer verildi. Buna göre C.G, "Şirkette müdür olarak çalışan P.Z. isimli kişinin davacıya cinsel amaçlı bir yaklaşımının olduğunu, sürekli iş dışında bir şeyler yapma yönünde tekliflerde bulunduğunu, gittiği yerlere davacıyı da yanında götürdüğünü, temadi eden eylemlerinin yoğunluğu nedeniyle davacının durumu üst makamlara bildirdiğini, bunun üzerine P.Z. isimli kişinin işlerle ilgili sürekli sorun çıkaran tarzda davranmaya başladığını, bezdirici şekilde işten memnuniyetsiz bir tavır aldığını, mesajlarına da arada sırada devam ettiğini, herhangi bir yere gittiğinde davacıyı yanında götürdüğünü" beyan etti.

'İŞ SÖZLEŞMESİNİ HAKLI ŞEKİLDE FESHETTİ'

Yargıtay kararında şu ifadelere yer verildi:

Mahkeme, Gezi Davası’nda Yargıtay’ın kararına uydu: Adli kontrol tedbirleri kaldırıldı Mahkeme, Gezi Davası’nda Yargıtay’ın kararına uydu: Adli kontrol tedbirleri kaldırıldı

"Dosya kapsamındaki tanık anlatımları, e-posta, whatsapp yazışma içerikleri birlikte değerlendirilip olayların kronolojik sıralamasına bakıldığında, olayın muhatabı davacı işçinin konuya ilişkin şikayetini üst makamlara bildirmesi sonrasında da işveren vekilinin işle bağlantılı olmayan ve ilgisini belli edecek şekilde davranmaya devam ettiği, davacının ayrıca yıldırma, pasifize etme amacına yönelik işveren vekili davranışlarına maruz kaldığı anlaşılmaktadır. Temadi eden bu davranışlar nedeniyle davacının sağlığında zarar meydana geldiği, bu sebeple psikolojik destek aldığı, iddia edilenler ile belirtilen eylemlerin birbirleriyle örtüştüğü ve bu suretle davacının işyerinde psikolojik taciz ve baskıya uğradığı sonucuna ulaşılmıştır. İşveren vekili pozisyondaki kişinin bu davranışlarının işverenin işçiyi gözetme borcuna uygun düşmemesi karşısında, işçinin iş sözleşmesini haklı sebeple feshettiği ve ayrıca kişilik hakkının ihlali nedeniyle manen zarar gördüğünün kabulü gerekmektedir."

https://www.aydinlik.com.tr/

Editör: Haber Merkezi