Anayasa Mahkemesi (AYM) Genel Kurulu, “Bu suça ortak olmayacağız” başlıklı bildiriyi imzaladıkları gerekçesiyle barış akademisyenlerinin “silahlı terör örgütü propagandası yapmak” suçundan cezalandırılması nedeniyle ifade özgürlüklerinin ihlal edildiğine karar verdi.

[Haber görseli]

AYM'nin hak ihlali kararına ilişkin değerlendirmede bulunan Yargıçlar Sendikası'ndan yapılan açıklama şu şekilde:

''Anayasa Mahkemesinin Barış Akademisyenleri Davasında Verdiği Hak İhlali Kararı Üzerine ;

Üç yıl önce hak ve özgürlükleri önceleyen ,biatı reddeden,bilimsel akla göre hareket eden ,akademisyen sorumluluğu ile yurdun bir bölümünde yaşanan olaylar,ölümler ve hak ihlalleri karşısında ,kendini ‘’birşey yapmalı “diyerek yazıyla ifade eden ,karşılığında “çıkarsınlar cüppelerini dağa çıksınlar “denilerek hedef gösterilenlerin imzaladığı bildirgenin ifade özgürlüğü kapsamında kaldığı Anayasa Mahkemesinin kararıyla birkez daha tesbit edildi.

Şu soruların cevaplarını biliyormuyuz?

Barış bildirgesindeki imzası olan kaç akademisyen ihraç edildi?

Kaç akademisyen çok sevdikleri öğrencilerinden ve öğretme isteğinden mahrum bırakıldı?

Onlardan boşalan yerlere kimler akademisyen olarak alındı?

Ne hissettiler,devlete ve yönetenlere karşı?

Bu geçen sürede ailelerini ,kendilerini nasıl geçindirdiler ,nasıl yaşadılar?

Konkordato Sürecinde Borçlunun Bazı İşlemlerine İzin Verilmesini Alacaklıların Muvafakatine Bağlayan Kuralın Anayasa’ya Konkordato Sürecinde Borçlunun Bazı İşlemlerine İzin Verilmesini Alacaklıların Muvafakatine Bağlayan Kuralın Anayasa’ya

Kaçı hayata veda etti?

Yargıdan umutlarını kestiler mi mesela?

Her barış bildirgesi davasında umutlandılar mı,hayal kırıklığı yaşadılar mı mesela?

Her duruşma bir sınav mıydı ,hem onlar hem de yargılama makamında olanlar için ?

Not verdiler mi hem kendilerine ,hem de kürsüdeki heyete ?

Pek çoğunun verdiğini düşünüyoruz,zira yargı eğitimde de yargılama faaliyetinde de sınıfta kaldı.

Şimdi bütünleme zamanı.Akademisyenlerin de öğretme sürecini gözden geçirme zamanı.

Ancak bu elbette ki iyi akademisyenlerle olacak .

Önce hak mücadelesi devam edecek . Mahrum bırakıldıkları tüm hakları teslim edilecek.İhraç edilen akademisyenler görevlerinin başına geçecekler ve geleceğin yargısında görev alacak kişileri ve iyi yargıçları yetiştirecekler.

Hemen olmayacak ama mutlaka olacak.

Anayasa mahkemesinde de yarı yarıya ise hak ve özgürlükler temelinde olaylara bakan ve kendisini atayana minnet borcunu sözden çıkmayarak ödeyen yargıçlar ,bizlerin yapacağı daha çok işimiz var demektir .

Çalışmaya devam etmek ve umutsuzluğa kapılmamak gerekir.

Hatırlatmada yarar var.

Üç yıl önce ki açıklamamız da şunları söylemiştik:

Kamuoyuna Duyurumuzdur

686 sayılı KHK ile akademisyenlerin tasfiyeye tabi tutulduğunu,tasfiye edilen akademisyenlerin bilimsel liyakat,akademik özgürlük ve özerklik ilkelerini benimsemiş,anayasal demokrasiyi savunan biatı reddeden ,barış isteyen akademisyenler olduğunu görüyoruz.

Bu yapılanların hiçbir şekilde izahı yoktur.

Bilim insanlarının yerlerde sürüklendiği,tartaklandığı,cüppelerinin çiğnendiği görüntüleri hafızalarımızdan silinmeyecek.Yapılanların akademisyenlerin şahsında özgür ve bilimsel akla,bilim üreten üniversitelere ve gelecek nesillerde korku yaratmaya yönelik olduğunu da görüyoruz.

Akademisyenlerin terör örgütleri ile irtibatlandırma çabası nafile bir çaba olup,bu maya tutmayacaktır.

Eğilip bükülmeyen ,onurlu akademisyenlerimizin önünde saygıyla eğiliyor,dayanışma ve birlikte mücadele ile yapılan yanlışların düzeltileceğine inanıyoruz.''

Kaynak Cumhuriyet

Editör: Haber Merkezi