Hükümet yolsuzlukları kapatmak için yargıya müdahale ediyor diyen muhalefet kesimleri ciddi çelişki içerisindeler.
Konu özel yetkili ağır cezalar ve özel yetkili savcılar
Bu mahkemelerin adil yargılama yapmadığını söylüyoruz yıllardır. Bu mahkemelerin gizli tanıklar ve sahte digital delillere göre insanları yıllarca tutuklu tutmalarına isyan ediyoruz. Ne zaman ki 17 Aralık patlak verdi, hükümet bu mahkemelerin ve savcıların adil yargılama yapmadığını açık bir dille kabul ediverdi.
Başbakanın danışmanı “Orduya kumpas yapıldı” dedi. Başbakan Orduya kumpası onaylayarak yeniden yargılanmayı gündeme getirdi. Bu arada hükümet polis teşkilatında deprem yaratacak kadro değişiklikleri yaptı, HSYK yasasını değiştirmek için girişim başlattı.
Bu kez muhalifler hükümet yargıya müdahale ediyor, hükümet üyelerine ve yakınlarına karşı başlatılan soruşturmaları engelliyor diye itiraz etmeye başladılar.
Burada bir çelişki yok mu?
Hükümet hangi yargıyı engelliyor? Ergenekon, Balyoz ve benzeri davalarda bu mahkemelerin adil yargılama yapmadığını söyleyen biz değil miydik? Bu mahkemelerin ve polisin cemaate yakın olduğunu söylemiyor muyduk? Ergenekon, balyoz ve benzeri davalarda kötü yargılama yapan bu mahkemeler şimdi soruşturmaların hedefi hükümet olunca adil yargılama mı yapacaklar?
Bu ne çelişkidir? Buna kargalar güler!
Türkiye’de mevcut bağımsız yargı paradoksu
Ne Ana Muhalefet ve ne de diğer muhalefet partileri ve ne de parlamento dışı muhalefet bugünlerde yaşanmakta olan yargı bağımsızlığı sorununun nasıl aşılacağı konusunda tutarlı bir öneri sunmamaktadırlar.
Hükümet yargıya müdahale ederek soruşturmaların önünü kesiyor diyoruz ama ortada duran kocaman bir soruyu yanıtsız bırakıyoruz:
Mevcut yargı sistemi ile adil yargılama mümkün mü?
Şu an Türkiye’de yaşanan olay tam bir bağımsız yargı paradoksudur.
Bu kör düğüm nasıl çözülecek? Çözüm sunan yok.
Barolar ve Türkiye Barolar Birliği
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu özel yetkili ağır ceza mahkemelerinin görev sürelerinin 6352 sayılı yasanın yürürlük tarihi itibari ile sona erdirilmesi, mevcut dosyaların genel yetkili mahkemelere devri ve yeniden yargılama için bir girişim başlatmış bulunuyor ancak sözünü ettiğimiz bağımsız yargı sorununun çözümü için mevcut bir önerisi yok.
Türkiye’nin en büyük ve etkili barosu, İstanbul Barosu başından beri bu mahkemelerin adil yargılama yapmadığını söylemekte ve hatta bu doğrultudaki girişimlerinden ötürü başkan ve yönetim kurulu özel yetkili ağır cezada yargılanmaktadır.
İstanbul Barosu’nun da Türkiye Barolar Birliği gibi yargı bağımsızlığı sorunun nasıl aşılacağı konusunda somut bir önerisi yoktur.
Hükümetin 17 Aralık operasyonunu bahane ederek HSYK’yı Adalet Bakanlığı’nın bir dairesi haline dönüştürmek için hazırladığı tasarı yargı bağımsızlığını sona erdirecek tehlikeli bir girişimdir. Hiçbir çözüm sunmadan hükümet yargıya müdahale ediyor itirazları da bir çelişkidir.
Hükümet hangi yargıya müdahale ediyor?
Bu yargı müdahale edilmesi gereken bir yargıdır ancak doğru yönde müdahale edilmelidir. İşte başta İstanbul Barosu olmak üzere barolar sırf hükümeti eleştirmekle kalmamalı, çözüm sunmalıdırlar. Baroların karşı oldukları bu sistemi şimdi hükümete karşı soruşturma yapıyor diye savunma durumuna düşmeleri bir çelişkidir ve baroların güvenirliğine gölge düşürmektedir.