YENİ ANAYASAL DEĞİŞİKLİKTEN SONRA YURT DIŞINA ÇIKIŞ YASAĞI(·)

Ahmet EROL*
 
II- KONUYA İLİŞKİN YASAL DÜZENLEMELER
A- ANAYASA’NIN 23. MADDESİ
Herkes, yerleşme ve seyahat hürriyetine sahiptir.
Yerleşme hürriyeti, suç işlenmesini önlemek, sosyal ve ekonomik gelişmeyi sağlamak, sağlıklı ve düzenli kentleşmeyi gerçekleştirmek ve kamu mallarını korumak;
Seyahat hürriyeti, suç soruşturma ve kovuşturması sebebiyle ve suç işlenmesini önlemek;
amaçlarıyla kanunla sınırlanabilir.
(Değişik: 07.05.2010-5982/23 md.) Vatandaşın yurt dışına çıkma hürriyeti, ancak suç soruşturması veya kovuşturması sebebiyle hâkim kararına bağlı olarak sınırlanabilir(1).
Vatandaş sınır dışı edilemez ve yurda girme hakkından yoksun bırakılamaz.
B- 6183 SAYILI AATUHK’NIN 36/A MADDESİ
III- KONUYA İLİŞKİN DEĞERLENDİRME VE ANALİZ
Anayasa’nın 23/3. fıkrası, “Seyahat hürriyeti, suç soruşturma ve kovuşturması sebebiyle ve suç işlenmesini önlemek amaçlarıyla kanunla sınırlanabilir.” şeklindedir. Aynı maddenin 23/5. fıkrası 5892 sayılı Yasa ile “Vatandaşın yurt dışına çıkma hürriyeti, ancak suç soruşturması veya kovuşturması sebebiyle hâkim kararına bağlı olarak sınırlanabilir.” Bu iki fıkra yan yana konulduğunda, Türkçe dil yapısı bakımından ne denli savruk bir hukuki metin olduğu açık biçimde ortaya çıkmaktadır.
Anayasalar, hukuki yapıları itibariyle bir devletin en üst hukuk normudur. Bu özelliği gereğince de, o ülkenin dilinde hukuki meramın en etkin şekilde anlatılması esasıyla kaleme alınması gerekir. Yukarıdaki iki fıkra bu ilke yönünde ele alındığında, sonucun olumlu olduğu söylenemez. Gönül isterdi ki, bu madde 5892 sayılı Yasa çıkarılırken tümüyle yeniden yazılsın ve dilsel etkinlik ve kavrayıcılık tam olsun.
Anayasa’nın 23/5. maddesinin değiştirilmesi ile birlikte pek çok Yasa’da ve 6183 sayılı Yasa’nın 36/A maddesinde değişiklik yapmak gereği oluşmuştur. Biz, bu yazıda 6183 sayılı Yasa’nın 36/A maddesinde yapılması gereken değişiklik üzerinde duracağız. Diğer yasalarda yapılacak değişiklikler bizim alanımızda olmadığı için üzerinde durulmayacaktır.
6183 sayılı Yasa’daki yurt dışına çıkış sınırlaması (tahdidi), daha önce 5682 sayılı Pasaport Kanunu’na bağlı olarak düzenlenmişti. Esas yurt dışına çıkış sınırlaması ya da yasağı Pasaport Kanunu’ndaki hükümden kaynaklanıyordu. Anayasa Mahkemesi’nin, Kararıyla(2) söz konusu Pasaport Kanunu’nun 22. maddesinin birinci fıkrasının “… vergiden borçlu olduğu pasaport vermeye yetkili makamlara bildirilenlere …” bölümünün Anayasa’ya aykırı olduğundan bahisle iptaline karar vermiştir. Verilen bu karar üzerine 5766 sayılı Kanun’un 5. maddesiyle 6183 sayılı Kanunu’na 06.06.2008 tarihinden itibaren yürürlüğe girmek üzere 36/A maddesi eklenmiştir.
6183 sayılı Yasa’ya eklenen 36/A maddesi ile vergi borcundan dolayı yurt dışına çıkış yasağı esas ölçüt olarak 120.000 TL gibi bir vergi borcuna bağlanmıştır. Bu tutar ve ya bu tutarı aşan miktarda vergi borcu olan ve amme alacağına karşılık teminat verilememesi, alacağın tecil edilmemesi, borçlunun aciz halinin tespit edilmemesi, yargı mercilerince amme alacağının takibinin durdurulmasına karar verilmemesi veya takibin kanunen durdurulmasını gerektiren diğer hallerden birinin mevcut olmaması halinde yurt dışına çıkış yasağı konulması hükme bağlanmıştı.
6183 sayılı Yasa’nın 36/A maddesi uyarınca; amme alacakları ile bunlara ait zam ve cezalarını ödeme emrinin tebliğ tarihini takip eden yedi gün içerisinde ödemeyen ya da bu Kanun hükümleri uyarınca hakkında bu alacaklar nedeniyle ihtiyati haciz kararı alınan amme borçlusunun yurt dışına çıkışı, alacaklı tahsil dairesinin talebi halinde ilgili makamlarca engellenir.
Bu hükmün uygulayıcısı yasa metninden de açık olarak görüldüğü üzere idarenin (icranın) kendisidir. Ödeme emrini düzenleyen vergi idaresi, yurt dışına çıkış tahdidini uygulayan ise Gelir İdaresi Başkanlığı’nın yetkilendirdiği Vergi Dairesi Başkanlarıdır. Bir başka deyişle, temel insan hakkı konumunda bulunan seyahat hakkı, idari bir eylem ile engellenmektedir.
Anayasa’nın 23/5. maddesinde yapılan değişiklikten sonra, artık yurt dışına çıkış yasağı idarenin (icra organının) kararıyla değil, belirli koşulların varlığı halinde ancak yargı organının vereceği hükümle konulabilecektir.
İşte bu noktada karşımıza, “Yargı organı hangi durumlarda idarenin istediği yurt dışına çıkış yasağının konulması yönünde karar verecektir?” sorusu çıkmaktadır.
Bu sorunun yanıtı, 6183 sayılı Yasa’nın 36/A maddesinde Anayasa’nın 23/5. maddesindeki değişikliğe koşut olarak yapılacak düzenlemeye bağlıdır.
6183 sayılı Yasa’nın 36/A maddesinde nasıl bir değişiklik yapılmalıdır ki, yargı organı yurt dışına yasağını hakkani olarak işletebilsin?
Bu sorunun yanıtı 6183 sayılı Yasa’nın 13. maddesinde vardır. 6183 sayılı Yasa’nın 13. maddesi çok ağır hukuki sonuçları olan ihtiyati hacizi hükme bağlamaktadır. Vergi idaresi, çok özel ve hukuki olarak somut bazı koşulların varlığı halinde ancak ihtiyati haciz işlemine başvurabilmektedir. İşte bu koşullar 6183 sayılı Yasa’nın 13. maddesinde şöyle sayılmıştır:
IV- SONUÇ
Bu yaklaşımdan hareketle 6183 sayılı Yasa’da yurt dışına çıkış yasağına yönelik yapılacak düzenleme yanında devlet idaresinin yaklaşım, algı ve uygulama tarzı da yaşamsal önemdedir.
*          Doç. Dr., Yeditepe Ünv. Hukuk Fakültesi ve Kadir Has Ünv. Hukuk Fakültesi, Öğretim Üyesi
()        Bu makalede yer alan tüm görüş ve düşünceler yazarına ait olup; hiçbir biçimde yazarın görev yaptığı ve/veya ders verdiği kurumları bağlamaz; onların resmi görüşü olarak kullanılamaza ve değerlendirilemez. Makaledeki tüm yanlışlık ve eksikliklerden yazarı sorumludur.
(1)         Söz konusu fıkra 13.05.2010 tarih ve 27580 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 5982 sayılı Yasa’nın 3. maddesi ile değiştirilmiştir. Değiştirilmeden önceki hali, “Vatandaşın yurt dışına çıkma hürriyeti, vatandaşlık ödevi ya da ceza soruşturması veya kovuşturması sebebiyle sınırlanabilir.” şeklindeydi.
(2)         Anayasa Mahkemesi’nin, 18.10.2007 tarih ve E. 2007/4, K.2007/81 sayılı Kararı.