Tarih, kurgular değil, olgular üzerinden yazılır. Ancak Türkiye’de tarihi kurgular üzerinden çarpıtmak bir alışkanlık haline geldi. 15 Temmuz darbe girişimi de, kurgular üzerinden siyasi partilerin propaganda malzemesine dönüştüğü için, bu olay gerçeklere dayalı bir biçimde analiz edilemiyor.
15 Temmuz darbe girişimini anlamak ve anlatmak için, öncelikle 15 Temmuz’a dair yalanları deşifre etmek ve bu yalanların tekrar edilmesinin önüne geçmek gerekiyor:
Birinci yalan: 15 Temmuz darbe girişimi bir tiyatrodur. Doğrusu: 15 Temmuz darbe girişimi bir tiyatro değildir, gerçek bir darbe girişimidir.
İkinci yalan: 15 Temmuz kontrollü bir darbe girişimidir. Doğrusu: Darbe girişiminin bir tiyatro olduğunu söylemek ile kontrollü bir darbe girişimi olduğunu söylemek aynı şey değildir. Ancak yine de, hükümetin bu darbe girişimini önceden haber almış olduğu ve çıkar sağlamak amacıyla darbe girişimini kontrollü bir biçimde, zamanında önlemediği iddiası hâlâ tartışma konusudur. Bu bir olasılıktır, ancak kanıtlanmış değildir.
Üçüncü yalan: 15 Temmuz darbe girişiminde millet sokaklara dökülerek darbe girişimini engellemiştir. Doğrusu: 15 Temmuz gecesi İstanbul’da ve Ankara’da sokaklara dökülen vatandaşların sayısı son derece sınırlıydı. Yüz binlerce vatandaşın sokaklara dökülmesi, 15 Temmuz darbe girişiminin başarısız olmasından sonra, 16 Temmuz’dan itibaren gerçekleşmiştir. Darbe girişimini önleyen ana unsur, Türk Silahlı Kuvvetleri içinde darbelere ve özellikle Fethullah Gülen çetesine karşı olan komutanlardı. Bu komutanların da tamamı Recep Tayyip Erdoğan ve AKP taraftarı değildi.
Dördüncü yalan: 15 Temmuz gecesi İstanbul’da ve Ankara’da sokaklara dökülen vatandaşlar demokrasi için sokaklara döküldüler. Doğrusu: 15 Temmuz gecesi İstanbul’da ve Ankara’da sokaklara dökülen vatandaşların içinde demokrasiyi özümsemiş az sayıda vatandaş bulunsa da, büyük çoğunluk, Recep Tayyip Erdoğan’ın şahsı ve laiklik karşıtı AKP iktidarının devamı için sokaklara dökülmüştü. 15 Temmuz gecesi sokaklara dökülenlerin büyük çoğunluğu, Fethullah Gülen gibi, laiklik karşıtı dinci siyasete inanmış kişilerdi. 15 Temmuz gecesi sokaklara çıkanların büyük çoğunluğu, hem askeri darbelere hem de sivil darbelere karşı çıkanlar değildi.
Beşinci yalan: 15 Temmuz direnişi, Çanakkale ve Kurtuluş Savaşı ile eşdeğerdir. Doğrusu: 15 Temmuz darbe girişimi, Türkiye’de yaşanan birçok darbe girişiminden birisidir; hatta 27 Mayıs 1960, 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 darbelerinden farklı olarak sonuca ulaştırılamamış bir darbe girişimidir. 15 Temmuz darbe girişimine karşı direnişi ulusal kurtuluş mücadeleleriyle eşdeğer tutmak, Çanakkale Zaferi’nin kahramanı, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, Kurtuluş Savaşı’nın lideri ve aydınlanma devrimlerinin öncüsü Mustafa Kemal Atatürk’e ve onun ilkelerine hakaret etmekle eşdeğerdir.
Altıncı yalan: Erdoğan, 15 Temmuz gecesi direnen milletin yanında yer alırken, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu güvenli bir yerde gizlenmeyi tercih etmiştir. Doğrusu: Erdoğan darbe girişimi sürecinde hem karada hem de havada güvenlik çemberi içinde kendisini koruma altına almıştır; Erdoğan halka sokağa dökülme çağrısı yapmıştır, ancak kendisi sokaklara dökülmemiştir, tankların üzerine veya önüne çıkmamıştır; darbe belli bir ölçüde bertaraf edildikten sonra, Atatürk Havalimanı’nda halka açıklamalar yapmıştır.
Yedinci yalan: AKP iktidarı 15 Temmuz darbesinin arkasında olan Fethullah Gülen çetesine karşı büyük bir mücadele vermiştir. Doğrusu: FETÖ’nün devletin içine sızmasında en büyük rolü AKP oynamıştır; “Ergenekon”, “Balyoz”, “OdaTV”, “Casusluk” olarak bilinen zulüm süreçlerinde AKP, FETÖ’ye karşı hiçbir önlem almadığı gibi, onunla işbirliği yapmıştır. Halen de FETÖ’nün siyasi kanadı ortaya çıkarılıp yargı önünde hesap vermemiştir. Ayrıca AKP demokrasiyi değil, teokratik bir monarşiyi savunan bir siyasi partidir.

Örsan K. Öymen

http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/1499029/15_Temmuz_yalanlari.html

BİLİRKİŞİ VE UZMAN GÖRÜŞÜ BİLİRKİŞİ VE UZMAN GÖRÜŞÜ
Editör: Haber Merkezi