AKP iktidarının 2002 yılından bu yana en önemli özelliklerinden biri oldu hukuksuzluk. İktidara geldiği günden bu yana binlerce hukuksuz uygulamaya imza atan AKP, başta adalet olmak üzere, ekonomi, doğa, kültür ve daha nice başlıkta türlü hukuksuzluklara imza attı ve atmaya da devam ediyor.
Bu yıl 10 Temmuz’a büyük bir başka hukuksuzluk hazırlığıyla giriliyor.
Mahkemeleri ve yüksek yargıyı büyük oranda kendine yakın isimlere, cemaatlere ve tarikatlara teslim eden AKP, şimdi de savunma hakkını, avukatları ve baroları hedef alıyor.
Baroları bölen ve etkisizleştiren, kendi kontrolünde barolar yaratma hedefiyle hareket eden AKP, baroların tüm itirazları ve eylemlerine rağmen söz konusu düzenlemeyi Meclis gündemine getirdi ve madde madde kabul ettiriyor.
AKP iktidarındaki hukuksuzlukların son halkası olan bu düzenleme, AKP’nin iktidarı boyunca attığı diğer hukuksuzlukları da akıllara getiriyor…
İşte 10 Temmuz vesilesiyle kısa bir AKP hukuksuzlukları dökümü...
Balyoz, Ergenekon, Devrimci Karargah, Odatv, KCK…
AKP’nin Cemaat koalisyonunun devam ettiği sıralarda ülke gündemi davalar ve operasyonlarla belirleniyordu.
Cumhuriyetin tasfiyesi sürecine de denk gelen bu operasyonlara sahte, üretilmiş deliller ve “gizli tanıklar” damga vururken, bu operasyonlarda birçok muhalif tutuklanarak cezaevine konulmuş, o dönemde Erdoğan, bu operasyonu “temiz eller operasyonu” olarak tanımlamış ve kendisini davaların savcısı ilan etmişti.
Balyoz, Ergenekon, Devrimci Karargah, Odatv, KCK adıyla yapılan bu operasyonlar, AKP’nin Cemaat ile ortaklaşa imzasını taşıyordu.
12 Eylül referandumu
AKP’nin yüksek yargıyı ortağı Cemaat’e teslim ettiği tarih 12 Eylül 2010 referandumu olmuştu.
Bu referandumda Erdoğan’ın o dönemki ortağı Gülen, mezardaki insaları bile sandık başına çağırıyor, diğer yandan da Erdoğan, “hayır” diyenleri açık açık tehdit ediyordu.
AKP ile Cemaat ortak ürünü olan referandumda gerçekten de “ölülere bile oy kullandıran” ve türlü seçim usulsüzlüklerine imza atan iktidar, daha sonra yüksek yargıyı tamamen Cemaat’in kontrolüne bırakacaktı.
7 Şubat, MİT TIR’ları, 17-25 Aralık
Cemaat ortaklığıyla imza atılan Balyoz, Ergenekon, Devrimci Karargah, Odatv ve KCK gibi operasyonların ardından yüksek yargıyı Cemaat’e teslim eden AKP, bu hukuksuz adımları birlikte attığı Cemaat’le arasında “savaş” çıkınca da yine “hukuk” cephesinde karşı karşıya gelecekti ilk olarak.
Bu döneme 7 Şubat krizi, MİT TIR’ları, 17-25 Aralık gibi adımlar damga vururken, AKP’nin karşı yanıtı yüzlerce hakim ve savcıyı görevden almak oldu. Ancak görevden aldığı hakim ve savcının yerine göreve başlattığı isimlerin bile cemaatçi olduğunu gördü. Türkiye'de yargı baştan aşağı cemaat ve tarikatların oyuncağı haline getirilmişti.
‘Temizlik’ ve yargıdaki yeni tarikatlar
AKP’nin Cemaat’i yargıdan “temizleme” operasyonu sonrası yeni ittifakı bu kez başka tarikat ve cemaatler oldu. Bunlardan öne çıkanı Menzil tarikatı olurken, yargıda diğer cemaat ve tarikatlar da güç kazanmak için çeşitli adımlar atıyor.
Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’ü destekleyen Hakyolcular, Erdoğan'ın avukatlarının oluşturduğu 'İstanbul Grubu’ ve Pelikancılar da yargı içindeki güçlerden olurken, tüm bu kanatların çeşitli dönemlerde gerilim yaşadığı biliniyor.
Erdoğan'a yan bakan tutuklanıyor, mafyalara özel af düzenlemesi çıkıyor
Muhalif gazeteciler ve yurttaşlara yönelik cadı avı AKP iktidarının başından bu yana eksik olmazken, bu tutuklamalar son dönemde de aralıksız sürüyor. Meclis'te gündeme gelen bit MİT'çinin cenazesini haber yaptığı için 8 gazeteci tutuklanırken, Erdoğan'a hakaret iddiasıyla da yüzlerce yurttaş cezaevinde bulunuyor.
Tablo böyleyken Bahçeli'nin isteği üzerine bir çete liderine özel af düzenlemesi çıkarılırken, bu düzenlemeden yararlanan kadın katilleri de dışarı çıkarak kaldıkları yerden saldırılarına devam ediyor. Aynı düzenlemeden muhalif gazetecilerin yararlanmaması için ise son dakika düzenlemeleri çıkarılıyor.
Türkiye "10 Temmuz Dünya Hukuk Günü"nü bu özet tabloyla karşılıyor.
https://sol.org.tr/haber/akp-turkiyesinden-10-temmuz-dunya-hukuk-gunu-manzaralari-9168