İlk adım: Muhalefetin bir demokrasi deklarasyonu ile sahneye çıkması ve yeni bir anayasal düzeni parlamento zemininde tartışmaya açması...
Erdoğan koltuğundan nasıl gidecek?
Usul usul mu?
Yumuşak yumuşak mı?
Yoksa sertleşerek mi gidecek?
İktidara tutunmak için her yolu mübah sayan saplantılı zihniyetinden hiç sapmadan kavga ede ede mi gidecek koltuğundan?
Bunlar politika kulisinin güncel soruları...
Özellikle 23 Haziran'dan beri, yani İmamoğlu'nun İstanbul zaferiyle birlikte Erdoğan'ın altındaki zemin daha hızlı kaymaya başladı.
Yani bir şeyler yırtıldı!
Artık bu yırtığa dikiş tutturmak çok zor.
Erdoğan koltuğuna tutunmak için çabaladıkça, bu yırtık daha da büyüyecek.
İktidar ve muhalefet cephesinden suyun yüzüne vuran tüm belirtiler öyle:
Erdoğan artık gidici!
23 Haziran akşamı sonuçlar belli olurken arka arkaya 10 tweet atmıştım.
(1) 23 Haziran, İmamoğlu'yla muhalefetin büyük zaferi, Erdoğan'ın büyük yenilgisidir.
(2) İmamoğlu İstanbul'u aldı, Erdoğan'ın çöküşü hız kazandı.
(3) İmamoğlu'nun İstanbul zaferi, Erdoğan için sonun başlangıcıdır.
(4) Ekrem Başkan kutluyorum, yolun açık olsun, her şey çok daha güzel olacak!
(5) Erdoğan'a 23 Haziran yenilgisini tattıran muhalefet blokunun oluşturulmasındaki, sessiz sedasız, rolünden dolayı en başta Kılıçdaroğlu'nu, CHP'yi ve hapisteki Demirtaş'la HDP'yi, Akşener'le İYİ Parti'yi kutluyorum.
(6) Demokrasi, hukuk ve özgürlüğü yıllardır ayaklar altına almış bir rejimin seçim sandığında, millet oyuyla sona erdirilebileceğini Türkiye olarak bütün dünyaya göstermeliyiz; bunun için hep birlikte barış ve demokrasi ipine sarılmalıyız.
(7) EYY ERDOĞAN! Bundan sonra ne yapsan nafile, bir daha dikiş tutturman imkansız.
(8) EYY MUHALEFET! 23 Haziran Türkiye'de demokrasi, hukukun üstünlüğü ve özgürlüğe giden yolun açılması için eşsiz bir fırsattır.
(9) EYY MUHALEFET! 23 Haziran, bir DEMOKRASİ BLOKU oluşturmak için kritik bir dönüm noktasıdır; CHP'si ile, HDP'si ile, İyi Parti'si ile, Saadet Partisi ile ve AKP'nin doğuracağı parti ya da partilerle kurulacak bir demokrasi ittifakı...
(10) Türkiye demokrasiye layıktır, diktatörlüğe değil!
Evet, Türkiye demokrasiye layıktır.
Hukuka layıktır.
Özgürlüğe layıktır.
Bunun için de Erdoğan'ın koltuğuna demokratik kurallar içinde veda etmesinden başka çare yoktur.
Çünkü Erdoğan Türkiye'nin 'bir numaralı sorunu'dur.
Bu sorunu aşmanın, yani Türkiye'nin önünü açmanın ilk adımına gelince...
Muhalefet partilerinin sonbaharda, ortak bir platformda buluşarak -ve çok fazla ayrıntıya girmeden- kamuoyuna bir demokrasi deklarasyonu yapmalarıdır.
Bunu yaparken de:
'İmamoğlu stratejisi'ni benimsemeleri...
Bağırıp çağırmaktan kaçınmaları...
Düşmanlaştırıcı, kutuplaştırıcı dilden sakınmaları gerekiyor...
Muhalefet böyle bir çizgiyi izlerse, Erdoğan'ı usul usul göndermenin yolu daha zahmetsiz açılır diye düşünüyorum.
Bunun için de ilk adım, demin altını çizdiğim gibi, beş muhalefet partisinin (CHP, HDP, İYİ Parti, Saadet Partisi ve Gül-Babacan partisi) eylül-ekimde bir 'demokrasi manifestosu'yla sahneye çıkmaları ve yeni anayasal düzeni parlamento zemininde tartışmaya açmalarıdır.
Neden olmasın?..
Bu kadarını yapabilecek siyasal birikime bu memleketin sahip olduğuna inanıyorum.
Son söz:
Türkiye'yi demokrasi sularına çekebiliriz.
https://t24.com.tr/yazarlar/hasan-cemal/erdogan-nasil-gider,23090