Eski İstanbul Barosu Başkanı Avukat Turgut Kazan,  Türkiye’deki yargı reformunun bir aldatmaca olduğunu belirterek  tutuklama kararlarının yasayla ilgili bulunmadığını söyledi. “Fiilen el konulmuşlardır. Esir alınmışlardır. Ben 12 Eylül döneminde gördüğüm uygulamalara bakınca daha kötüsünün asla olamayacağını düşünmüştüm. Meğer kötünün kötüsü her zaman olabilirmiş” diyen Kazan, uygulamaların OHAL’in devam ettiğini gösterdiğini belirtti. Kazan, “Sulh ceza yargıçlıkları Türkiye’de sonradan oluşturulan bir sistemdir. Bunlar asla bir yargı yeri sayılamaz. Hepsi seçilmiş kişilerden atanarak gerçekleştiriliyor. Oysa bizim sistemimizde ve hukuk sisteminde bir yargıç eğer tutuklama isteğini geri çevirmişse veya tutuklu birini tahliye etmişse o iş orada biter. O işin orada bitmesi gerekir. Nitekim bizim kanunumuzda da böyleydi. Ancak tutuklamaya itiraz hakkı tanınmıştı. Çünkü özgürlük çok temel bir hak olduğu için tutuklama kararında bir yanlışlık yapıldıysa eğer, bir başka hakim denetlesin diye sadece tutuklama kararına itiraz edilebilirdi. Ne yazık ki OHAL zamanında OHAL Kararnamesi’yle oraya bir dokunuldu ve tutuklama kararına itiraz denirken, bu kararlara itiraz edilebilire dönüştürüldü. Bu kararlar bize Türkiye’de adeta OHAL’in devam ettiğini gösteriyor” diye konuştu. 

YAKALAMA, GÖZALTI USULÜ, SÜRESİ VE İTİRAZI / Avukat Aysel Aba Kesici YAKALAMA, GÖZALTI USULÜ, SÜRESİ VE İTİRAZI / Avukat Aysel Aba Kesici

TERS MANUEL KUŞKUSU

Avukat Celal Ülgen, tahliye kararlarının ardından yaşanan tekrar tutuklamaları futboldaki “VAR” sistemine benzeterek “Artık kimse mahkeme tarafından tahliye edildiğine sevinememekte ve papatya falına bakar gibi cezaevi kapısı önünde ya da gittiği her yerde polis ya da jandarmanın gelmesini beklemektedir. Böyle bir kanun ve böyle bir uygulama olamaz” dedi. Savcıların tahliye kararlarına itiraz hakkının “FETÖ yargısı” tarafından fiilen başlatılan bir uygulama olduğunu ve 2018 yılında kanuna eklendiğini hatırlatan Ülgen, “Bu ekleme ile o güne kadar hukukdışı uygulamalara bir yasal kılıf getirilmek istendi. Ancak  kanuna uygun olan her düzenlemeye hukuksaldır denemez. Cumhuriyet savcısına, mahkeme tarafından verilen tahliye kararına karşı itiraz yetkisi tanınması CMK’nin özgürlük yasası olma ruhuna aykırı bir düzenleme olmuş ve çift dikişli tahliye kavramının  hukukumuza girmesine neden olmuştur” diye konuştu. “Yeni kuşak FETÖ”cülere işaret eden Ülgen, “Barış Terkoğlu, Barış Pehlivan ve Murat Ağırel ile diğer tutuklu gazetecilerin başına gelenler bize yeni kuşak FETÖ’cülerin acaba ters manuel yaparak siyasi iktidarı kıstırmaya, zor duruma düşürmeye mi çalışıyorlar gibi bir kuşkuya haklı olarak itti. Bu olay yeni kuşak FETÖ’cülerin Sözcü davasından sonra ikinci kıpırdanmasını ve iktidara yaranırken yaratılan ters manyeli ya da keskin bir inişin Hitler dönemine benzer geri çekilme manevralarını çağrıştırıyor” değerlendirmesini yaptı.

http://www.cumhuriyet.com.tr/

Editör: Haber Merkezi