FAİZİYLE GERİ ALACAK
AİHM'in 15 Nisan 2014'te açıkladığı kararda, Yargıtay'ın 2006 yılında Prof. Yazıcı aleyhine verdiği kararın yanlış olduğu, söz konusu kararın ifade özgürlüğüne aykırı bulunduğu belirtildi. Prof. Yazıcı'nın 2006 yılında Prof. Doğramacı'ya ödediği 4 milyon liralık manevi tazminatın bu kez Türkiye tarafından Prof. Yazıcı'ya yasal faiziyle birlikte geri ödenmesine hükmedildi. Yüksek Mahkeme, Prof. Yazıcı'ya 6 bin 500 Euro manevi tazminat ve 1.500 Euro da mahkeme gideri olmak üzere 8 bin Euro ödenmesine karar verdi.
"AŞIRMADA DÜNYA BİRİNCİSİYİZ"
Davayı kazanan Prof. Dr. Hasan Yazıcı, bugün İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Kurul Salonu'nda akademisyen arkadaşlarıyla bir araya geldi. "Bir intihal olgusu ve dile getirilmesi hakkında AİHM kararı" konulu toplantıda konuşan Prof. Yazıcı, yaşadıklarını anlattı. Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) Bilim Ahlak Komitesi'nin eski Başkanı sıfatıyla anılmak istediğini söyleyen ve halen Bilim Akademisi üyesi olan Prof. Yazıcı,
Türkiye'nin bilimsel aşırmada dünyada birinci olduğunu grafiklerle gösterdi. Prof. Dr. Yazıcı, Amerikan bilim dergisine yapılan başvuruların yüzde kaçının aşırma olduğunun açıklandığını ve Türkiye'nin en yüksek aşırma yapan ülke çıktığını dile getirdi.
TEŞEKKÜR ETTİ
Dava sürecinde kendisine destek veren Kemal Bozkurt, Jale Parla, Prof. Dr. Hüseyin Hatemi, Çetin Aşçıoğlu, avukatlar Hakan Emin ve Berrin Yazıcı'ya teşekkür eden Prof. Yazıcı'yı dinleyenler arasında, Prof. Dr. Zafer Üskül ile Prof. Dr. Gençay Gürsoy da vardı.
SÜRECİ ANLATTI
2000 yılında Milliyet gazetesinde "İhsan Doğramacı'yı kınamak" başlıklı bir yazı kaleme aldığını anlatan Prof. Yazıcı, İhsan Doğramacı'nın durumunu Türkiye Bilimler Akademisi Bilim Ahlak Komitesi'nde değerlendirdiklerini söyledi. Prof. Yazıcı, yaşanan süreci şöyle anlattı:
"Aşırma o kadar çoktu ki, denetim komisyonu kuruldu. Ben dedim ki, bu işin başında aşırmanın babası olmaz. Aşırma saptadığımız zaman, 3 aşamamız var. Bir mektup yazıyoruz, 'Bu ayıptır' diyoruz. İkinci aşama daha ağır. Taraflara bunu söylüyoruz. Doğramacı örneğinde olduğu gibi, biz bunu alıyoruz, o insanın çalıştığı en üst kuruma bildiriyoruz. Hukuki yaptırım yok. Ondan sonra tuttuk, Doğramacı'yı kınamaya karar verdik. Resmi raporu verdik. 10 kabul, 1 çekimser oyla kabul edildi. Aradan 1 gün geçti, bir üye şöyle bir mektup yazdı bize; 'TÜBA bu kararla yalnızlaşır'. Biz, bunun üzerine istifa ettik. Doğramacı'yı kınamamak, aynı insanlar tarafından kabul edildi. Bilim Ahlak Komitesi dağıldı."
7 YIL SONRA KARAR ÇIKTI
'Ortada aşırma olmadığı, iki bilimsel eser arasındaki benzerliklerin doğal olduğu' gerekçesiyle hakkında Doğramacı tarafından o dönemin parasıyla 4 milyon liralık tazminat davası açıldığını ifade eden Prof. Yazıcı, yerel mahkemenin mahkumiyet kararından sonra, Yargıtay 4. Ceza Dairesi'nin aleyhte kararına rağmen Yargıtay Genel Kurulu tarafından mahkum edildiğini dile getirdi. Prof. Yazıcı, ardından 2007'de AİHM'e başvurduğunu belirterek, 7 yıl sonra karar çıktığını bildirdi.
İŞTE AİHM'İN GEREKÇESİ
AİHM'in Prof. Dr. Hasan Yazıcı'nın başvurusu üzerine verdiği kararda, şu ifadeler kullanıldı:
"İfade özgürlüğü, demokratik düzenin ayrılmaz parçasıdır. Birey, zaman zaman çevresine aykırı düşecek, şok edici açıklamalar da yapabilir. Böyle açıklamalar, özellikle söz konusu açıklamaların hedefi toplumun önde gelen isimleriyse, toplum çıkarı açısından daha büyük bir hoşgörüyle karşılanmalıdır. Prof. Yazıcı, Prof. Doğramacı'yı suçladığı konu hakkında kapsamlı bir rapor hazırlayan bilimsel komiteye başkanlık etmiş bir akademisyendir. O nedenle hem konuyu iyi bilmektedir, hem de akademik özgürlük açısından böyle bir açıklama yapması hiç de haksız ve dayanaksız değildir. Öte yandan, gerçeklerin açık olduğu durumlarda, değer yargıları ikinci planda kalır. İfade özgürlüğünün temelinde ise gerçekleri dile getirmek yatar. Yargıtay Hukuk Genel Kararı yanlış bulduğumuz kararında, Prof. Yazıcı'nın gerçeği söyleyip söylemediğine gerekli önemi vermemiştir."
TARTIŞMAYI UĞUR MUMCU BAŞLATMIŞTI
Prof. İhsan Doğramacı ile ilgili "intihal" tartışmasını, ilk kez 33 yıl önce, 25 Kasım 1981 tarihli Cumhuriyet Gazetesi'nde Uğur Mumcu başlattı. Ancak Prof. Doğramacı, 12 Eylül döneminde kurulan YÖK'ün ilk başkanı oldu. Konu, yıllar sonra bu kez Prof. Hasan Yazıcı tarafından gündeme getirildi. Prof. Doğramacı da Prof. Yazıcı hakkında manevi tazminat davası açtı ve o dönemin parasıyla 4 milyon lira tazminat kazandı.
Haber: Özgür ALTUNCU - Kamera: Özgür ARSLAN / İstanbul DHA