KHK ile ihraç edilen kamu görevlilerin yönünden etkili bir iç hukuk yolu olmadığı gerekçesi ile AYM’nin vereceği kararı beklemeden AİHM’e başvuru yapılıp yapılamayacağı tartışılıyor.
Etkili hukuk yolu olmadığını savunanlar CHP’nin KHK’lerin iptali için yaptığı başvuruların AYM tarafından ret edilmesine dayanmaktadırlar.
CHP’nin KHK başvuruları KHK’lerin iptali istemidir. Hukuk açısından bireysel başvuru ile iptal başvurusu aynı değildir. Anayasa Mahkemesi KHK’lerin iptali istemini ret ederken bireysel başvuruları kabul edip hak ihlallerine karar verebilir.
Buna rağmen iç hukuktan bir sonuç çıkmayacağı yorumunun doğruluk payı çok yüksektir, büyük olasılıkla AYM kamudan ihraç edilenlerin bireysel başvurularını ret edecektir.
Ne yapmalı?
AİHM FETÖ ile ilişkili olduğu gerekçesi ile kapatılan Feza Dershanesinin bireysel başvurusunu iç hukuk yollarının tüketilmediği gerekçesi ile ret etmiştir. AİHM Feza Dershanesi kararında şöyle demektedir:
"AYM ve Danıştay kararlarının uygulanmadığı, iç hukuk yollarının etkisiz kaldığı, cumhurbaşkanının idarenin uygulamalarını destekleyen açıklamalar yaptığı"
AYM ve Danıştay kararlarının başvuranın talebi üzerine verilmediğine işaret eden AİHM, bu nedenle başvurucunun söz konusu kararların, dershanesine ilişkin uygulanacağı yönünde spekülasyon yapamayacağını kaydetti.
AİHM kararındaki spekülasyon ifadesine dikkat edilmeli. AİHM iç hukuk yollarının tüketilmemesi konusunda yorumlara değil somut verilere dayanmaktadır. Örneğin aynı konuda verilmiş bir AYM kararının bulunması gibi..
Bu nedenlerle AYM kararını beklemeden AİHM’e yapılacak bir başvuruda az da olsa risk vardır.
Keyfi yönetim ve iç hukuk yollarından umutsuzluk
Her ne kadar iç hukuk yollarının tüketilmesi, AYM başvurularından herhangi birinin sonucunun beklenmesi gerektiği düşünülse de halen Türkiye’de keyfi bir yönetimin bulunduğu, iç hukuk yollarından sonuç alınamayacağının çok açık olduğu ileri sürülebilir.
Keyfi yönetim için mevcut argümanlar:
- Yazılı ve görsel basına uygulanan kapatma kararları,
- Gazetecilerin tutuklanması, en son Cumhuriyet gazetesi yazar ve yöneticilerinin tutuklanması,
- Anayasaya aykırı KHK’lerle parlamentonun devre dışı bırakılması,
- KHK’ler ile ekonomik alanlarda düzenleme yapılması,
- KHK’ler ile mevzuatta kalıcı düzenlemeler yapılması,
- Ölçülü olmayan uzun gözaltı süreleri,
- Soyut gerekçelerle verilen tutuklama kararları,
- AB ülkelerinin HDP'li milletvekillerinin tutuklanmasını şiddetle eleştirmeleri,
Yeni KHK ile yargı yolu gösterilmesi
Yukarıda açıklanan nedenlerle etkili bir iç hukuk yolu olmadığı gerekçesi ile AİHM’e başvurulduktan sonra yeni bir düzenleme ile iç hukukta yargı yolu gösterilirse ne olur?
Devlet işlerinde kanun yollarının gösterilmesi anayasanın 40 ıncı maddesine göre zorunludur.
Anayasa 40/2:
Devlet, işlemlerinde, ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorundadır.
Ayrıca sözleşmenin 13 üncü maddesi de üye ülkelere iç hukukta yargı yolu gösterme zorunluluğu getirmektedir.
KHK’ler bu açıdan, kanun yollarını, başvurulacak mercileri ve süreleri göstermediğinden ayrıca anayasaya ve sözleşmenin 13 üncü maddesine aykırıdır.
İşte devlet bu eksiği gidermek için basında çıkan haberlere göre çıkaracağı yeni bir KHK ile kamudan ihraç edilenlere yargı yolunu açabilir.
AİHM başvurularının yapılmasından sonra ilgili devletin yeni bir düzenleme ile yargı yolunu göstermesi halinde AİHM yine ret kararı verecektir.
SONUÇ
AYM sonucu belli olmadan AİHM başvurusunda az da olsa risk olacağı açıktır. Ancak kişisel görüşüm 668 nolu KHK için verilen ret kararından sonra AİHM’e başvuru için AYM sonucunu beklemeye gerek olmadığı doğrultusundadır.
Burada son kararı verecek olan ihraç edilenlerin kendileridir.
AİHM’e yapılacak yoğun başvurular ile sonuca erken ulaşmak mümkün olacaktır.. İhraç edilenlerin az da olsa mevcut ret riskini göze alarak AİHM başvurularını şimdiden yapmalarını ben öneriyorum.
Rahmi Ofluoğlu