Hak arama özgürlüğü ve dilekçe hakkı
Anayasamıza göre herkesin hak arama, dilekçe hakkı ve özgürlüğü vardır. Ancak mevzuatımızda on binden fazla kanun, binlerce tüzük ve yönetmelik mevcuttur. Ayrıca sayısını bilemediğimiz yüksek yargı kararları vardır.
Bütün bu mevzuata hakim olmayan yurttaş bu haklarını nasıl kullanacaktır?
Haklarını nasıl, nerede ve ne zaman kullanacağını bilmeyen yurttaşın hak kaybına uğraması doğaldır.
İşte bu nedenle yurttaşlar hukuk davalarında haklarını elde etmek, ceza davalarında kendilerini savunmak için bir avukatın yardımına ihtiyaç duyacaklardır.
Avukatın bütün kanunları ve içtihatları bilmesi elbette mümkün değildir. Avukat, bütün kanun ve içtihatları bilen kişi değil, neyi, nerede arayacağını bilen kişidir.
Burada biz, bir hukuki sorunu olan veya bir hakkını aramak durumunda olan yurttaşın bir avukata başvurması gerektiğini söylemekteyiz.
Özellikle hukuk davalarında usul, süre ve zaman çok önemlidir. Hukuk davalarında usule uygun olarak hak aranmadığında, süre ve zamana uyulmadığında hak kaybı kaçınılmaz olacaktır. Bu davalarda kanunu bilmeme özrü bir işe yaramaz. Yani “ben kanunu bilseydim bu yanlışı yapmazdım” demenin bir faydası yoktur.
Biz bu yazı dizimizde genel olarak hak arama yollarını ele alacağız.
Kişinin hak arama yollarını bilmekten önce bir hakkı olduğunu bilmesi gerekir. Bir hakkı olduğunu bilmeyen kişinin hak arama yollarını bilmesi bir işe yaramayacaktır.
Borçlusuna karşı alacak davası açmak, icra takibi başlatmak alacaklının hakkıdır. Aynı şekilde kendisine karşı alacak davası açan veya icra takibi başlatan alacaklıya karşı borçlunun da bazı hakları vardır. Borcun vadesinin gelmediği, borcun kısmen veya tamamen ödendiği veya imzaya itiraz gibi.
İşte bütün bu hakların zamanında ve eksiksiz kullanımı ve hak kaybına uğramamak için bir avukatın varlığı önemlidir.