"Adalet ekmek kadar önemlidir"
Disiplin özgürlüktür
Silivri I nolu Cezaevinde Mustafa Balbay ile uzun bir görüşme.. Balbay’ı ziyarete Av. Emine Kılıç ile gittik. Tam 1 nolu bölüme girerken Emine Hanıma Balbay’ı bire bir tanımadığımı söyleyince şaşırdı ve sordu?
-O zaman neden ziyarete geldik?
Bir taraftan hapishaneye giriş işlemlerini yaparken ben Emine hanıma ziyarete nasıl karar verdiğimi anlattım.
Bir hafta önceki ziyaretimde karşılıksız çek mahkumlarını ziyaret etmiştim. Bir çek mahkumu bana “Balbay ile görüştüklerini, kendisine çek sorununu anlattıklarını, Balbay’ın konu ile ilgilendiğini ve konuyu bilen birisi ile konuşmak istediğini “ söylemiş. Mahkumlarda benim ismimi vermiş. Bu benim için bir fırsat oldu ve Balbay’ı ziyarete karar verdim. Ziyaret işlemleri sırasında görevliler bize “ siz üçüncü grup avukatsınız Balbay’ı ziyarete gelen” dediler. Bu bizim moralimizi bozdu. Bekleyecektik ve belki de bu ziyarete Balbay’ın ayıracak zamanı yoktu..Bekleme odasına geçerken avukatlarla görüşmede olan Balbay’ı cam pencereden gördüm..Son derece ciddi bir görünümü vardı, konuşuyorlardı..Odamıza geçtik beklemeye başladık, tedirgindim,düşünüyordum “ üzgün ve yılgın bir Balbay ile karşılaşabilirdim, uzun zamandır içerdeydi, ortak bir konumuz da yok, mahkumlar bana yanlış aktarmış olabilirdi..Belki ’de bize çok az zaman ayıracaktı..v.s. v.s…”
Yarım saat kadar bekledikten sonra Balbay geldi. Neşeli bir hava ile bize yöneldi. Ben kendisine “ Kim bu avukatlar diyorsunuzdur” dedim.. Güldü ve hemen elini uzattı, öpüştük, Emine Hanım ile tokalaştı..Çok samimi ve candandı, 40 yıllık arkadaş gibiydi..Hiçbir yılgınlık belirtisi yoktu, dimdikti..Seçimleri, kürt sorununu, adaylığını konuştuk..Bize hapishane günlerini anlattı.. Balbay anlattıkça benim şaşkınlığım artıyordu ve kendisine saygım katlanıyordu. Burada, bu koşullarda böylesi bir moral, böylesi bir yaşama sevinci olamazdı..Birazda utanç hissettim kendimde.. Günde 8 saat yazan, 150 sayfa kitap okuyan bir mahkum yazar..
Disiplin Özgürlüktür
Hiç böyle düşünmemiştim. Balbay “ sabah 8 saat yazmaya karar veriyorum ve yazıyorum, özgürlük budur, disiplin özgürlüktür” diyordu..Oysa ben günün koşuşturması, sorunlarla boğuşma içerisinde bazen gazetede bile okuyamıyordum, kaldı ki kitap okumak.. Balbay’ı dinlerken kendi kendime “ ben yaşıyor muyum, biz yaşıyor muyuz, ne kadar insanız?” diye sordum.. İnsanlaşmak için hapiste mi olmak lazım?
Balbay “ Dışarıda iken okumak isteyip de zaman ayıramadığım kitapları burada okudum, Mevlana’nın Mesnevisi, Firdevsİn Şahnamesi, Hacı Bektaş Veli’nin kitapları gibi..Okuduğum kitaplar için düşündüm; dedim ki işte bu kitap için 2 ay yatmaya değer, bunun için 1 ay.. Topladım okuduğum kitaplar için 4 yıl yetmedi..” diyor..
“Yazıyorum.. Uzun süre yazmaktan elim yoruluyor. Karar verdim sol elimle yazmaya..Uğraştım ve başardım..Şimdi sol elimle de yazıyorum..”
Emine Hanım soruyor Balbay’a:
-Solak değil misiniz? Ben sol kolunuzdaki mürekkep lekesini görünce solak olduğunuzu düşünmüştüm..
Kapı açıldı, içeriye elinde kağıtlarla iki memur girdi..Balbay bir imza attı, memur diğerini uzattı. Balbay “ Ben bunu imzalamam” dedi.. Memur yüzüne baktı..Balbay imzalamak için koşul ileri sürdü.. Biz ciddi bir tartışma olarak algıladık ve Balbay’ın neye itiraz ettiğini merak ettik, konuyu öğrenince de güldük. Mahkumların haftada 200 TL harcama yapma hakkı varmış. Balbay’ın verdiği alışveriş listesi 200 TL yi geçince memur kendince karar vermiş ve kesintiyi günlük gazete alımından yapmış..Memur domates ve salatalıktan kesinti yapmayı uygun görmemiş. Balbay da buna itiraz ediyor..
Balbay’a “adaletbiz” i anlattım..Avukatların izlediği bir site olduğunu söyledim ve haber sitesine bir mesajı olup olmadığını sordum. “Var tabii ..” dedi. “Adalet ekmek kadar önemlidir” diye yazın dedi..
Av.Rahmi OFLUOĞLU