Evlilik nedeniyle iş akdini feshetme ve bu kapsamda yapılan fesih doğrultusunda kıdem tazminatına hak kazanılması kadın işçilere tanınmış bir haktır.

Konuya ilişkin yasal düzenlemede; “Bu Kanuna tabi işçilerin hizmet akitlerinin:kadının evlendiği tarihten itibaren bir yıl içerisinde kendi arzusu ile sona erdirmesi … hallerinde işçinin işe başladığı tarihten itibaren hizmet aktinin devamı süresince her geçen tam yıl için işverence işçiye 30 günlük ücreti tutarında kıdem tazminatı ödenir. ” denilmiştir[1]. Ancak evlilik nedeniyle yapılan fesihlerde bazı önemli hususlar olup, bunlara dikkat edilmemesi halinde hak kayıpları yaşanabilmektedir. Yazımızda bu konuya ilişkin açıklamalar getireceğiz.

EVLİLİK NEDENİYLE YAPILAN FESİHTE İHBAR TAZMİNATI HAKKI DOĞAR MI?

Belirsiz süreli iş sözleşmelerinin feshinden önce bu durumun Kanunda belirtilen ihbar süreleri içinde karşı yana bildirilmesi -haklı fesih halleri hariç- gerekmektedir[2]. Aksi takdirde bu bildirimde bulunmayan taraf bildirim süresine ilişkin ücret tutarında tazminat ödemek zorundadır[3]. Söz konusu tazminata “ İhbar Tazminatı ” denilmektedir.

Belirtmek gerekir ki işçi tarafından yapılan fesih, haklı nedene dayansa da ihbar tazminatına hak kazanılmaz. Çünkü açıkladığımız üzere ihbar tazminatı, iş akdini ihbar süresine uymaksızın fesheden tarafın, karşı tarafa ödemek zorunda olduğu bir tazminattır.

Bu nedenle evlilik nedeniyle yapılan fesih, işçi tarafından gerçekleştirildiğinden işçi, ihbar tazminatına hak kazanamayacaktır[4].

EVLENMEDEN KISA BİR SÜRE ÖNCE EVLİLİK NEDENİYLE FESİH YAPILMASI VE KIDEM TAZMİNATINA HAK KAZANILMASI MÜMKÜN MÜDÜR?

Konuya ilişkin düzenleme içeren maddede; “…kadının evlendiği tarihten itibaren bir yıl içerisinde kendi arzusu ile sona erdirmesi…  ” halinde kıdem tazminatına hak kazanacağı belirtilmiştir. Dolayısıyla Kanundaki düzenlemeye göre; kadın işçi, resmi nikah tarihinden itibaren 1 yıl içerisinde yapacağı fesihlerde kıdem tazminatına hak kazanacak olup, evlenmeden kısa bir süre de önce olsa yapacağı fesihte kıdem tazminatına hak kazanamayacaktır.

Konuya ilişkin olarak Yargıtay Hukuk Genel Kurulu`nun vermiş olduğu kararda; “ Somut olayın incelenmesinde, davacının evlenmek amacıyla evlilik tarihi olan 09.10.2006 tarihinden yaklaşık on gün kadar önce 30.09.2006 tarihinde iş akdini sona erdirmek amacıyla davalı işyerine dilekçe verdiği, yani fesih hakkını, resmi evlilik işlemini tamamlamadan kullandığı, davacı kadın işçinin nikah öncesi iş akdini sonlandırmaya yönelik yaptığı bu işlemin fesih olarak nitelendirilmesinin mümkün bulunmadığı, işyerinden ayrılmak amacıyla verilen dilekçenin istifa mahiyetinde olduğu, bu itibarla 1475 sayılı İş Kanunu’nun 14. maddesinin 1. fıkrasında yer alan ve fesih hakkının, resmi evlilik işleminin gerçekleştiği tarihten itibaren bir yıl içerisinde kullanılacağına ilişkin kanunun açık hükmüne aykırı davranıldığı anlaşılmaktadır.

Hal böyle olunca; Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma ilamına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. ” denilmiştir[5].

İŞ SÖZLEŞMESİNDEN ÖNCE YAPILAN EVLİLİĞE DAYALI FESİH YAPILABİLİR Mİ?

Yargıtay, iş sözleşmesinin imzalanmasından önce yapılan evliliğe dayalı olarak  fesih yapılamayacağını, buna dayalı fesih yapılması durumunda feshin haksız nitelikte olacağını belirtmekte ve işçinin, söz konusu fesihte ihbar süresine de uymaması halinde işverenin ihbar tazminatı dahi talep edebileceğini belirtmektedir.

Konuya ilişkin olarak Yargıtay 9. H.D.`nin vermiş olduğu kararda; “Kadın işçinin iş sözleşmesinin bulunduğu sırada evlenmesi gerekir. Yoksa işe girdiği anda zaten evlenmiş durumda olan bir kadın işçinin evlilik nedeniyle evliliği izleyen bir yıl içinde haklı fesih imkanı olmaması gerekir. … Diğer taraftan davacı iş sözleşmesini 08.12.2010 tarihinde imzalamıştır. Evlenmesi ise bu tarihten önce 02.06.2010 tarihinde olup, işe girdiğinde evli olan davacının işe girdikten sonra bu nedenle fesih hakkını kullanması yasaya aykırı olacaktır. İşçinin feshi haksız olduğundan davacı işveren ihbar tazminatını talep etmesi de yasaya uygundur. İhbar tazminatına yönelik davanın reddi de hatalıdır.” şeklinde değerlendirme yapmıştır[6].

EVLENMEDEN SONRA BİR YIL İÇİNDE YAPILAN FESİHTE AÇIKÇA EVLİLİK NEDENİNE DAYANILMAMASI HALİNDE TAZMİNAT HAKKI DOĞAR MI?

Yargitay 9. H.D.`nin konuya ilişkin vermiş olduğu kararda;Mahkemece yapılan yargılama sonunda, davacının 01/06/1999-30/04/2004 tarihleri arasında davalı işveren nezdinde çalıştığı, 17/08/2003 tarihinde evlendiği, evlilik nedeniyle iş sözleşmesini sona erdirmek isteyen kadın işçinin evlilik tarihini takip eden 1 yıl içinde işverenliğe dilekçe ve ekinde evlenme cüzdan fotokopisini içerecek şekilde müracaat ederek kıdem tazminatı talep etmesi gerekirken 19/04/2004 tarihli istifa dilekçesinde ihbar süresi tanıyarak iş akdini sonlandırdığı, evlilik nedeniyle istifa ettiğini belirtmediği kaldı ki evlilik nedeniyle işten ayrılan kadının ihbar sürelerini de beklemek zorunda olmadığı, istifa dilekçesinde eşiyle aynı işyerinde bütün günü birlikte geçirmenin zorluğunu belirttiği, bu husususun bizatihi yasanın tanımış olduğu evlenme nedeniyle ayrılmayı değil aynı ortamda birlikte zaman geçirmenin verdiği sıkıntıdan kaynaklandığının ileri sürüldüğü, davacının istifa dilekçesini 19/04/2004 tarihinde sunarak 30/04/2004 tarihinde ayrılacağını beyan ettiği, buna göre talebin sabit görülmediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

Davacının dosyada bulunan nüfus kaydına göre 17.08.2003 tarihinde evlendiği, 19.04.2004 tarihinde davalı işverene hitaben yazdığı dilekçesinde; evlilik nedeniyle çalışmak istemediğini belirtir yönde ifadeler kullanarak 30.04.2004 tarihi itibariyle ayrılmak istediğini açıkladığı anlaşılmaktadır. Mahkemece her ne kadar bu dilekçenin evlilik nedeniyle işten ayrılma iradesini taşımadığı gerekçesi ile kıdem tazminatı talebinin reddine karar verilmiş ise de; davacının ihbar öneli tanımaksızın fesih imkanına sahip olduğu bu halde 30.04.2004 tarihinden yaklaşık 10 gün öncesi dilekçesini işverene sunması işten istifa etmek sureti ile ayrıldığı şeklinde yorumlanamaz. Davacının evlenme tarihinden itibaren 1 yıl içerisinde davalı işverene evlilik nedeniyle ayrılmayı ifade eder dilekçesi sunması, davacının evlenme nedenine dayalı fesih hakkını kullanması olarak kabul edilmiştir. Fesih işlemi yasanın aradığı bir yıllık süre içinde kullanılmıştır. Yasa gereği kıdem tazminatına hak kazanmıştır. Mahkemece kıdem tazminatı talebinin kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile reddi hatalıdır.  ” denilmiştir[7].

Av. Erdoğan KAYA

İletişim adresi: www.gurselavukatlik.com

 

[1] 1475 s. İş Kanunu md. 14.

[2] 4857 s. İş Kanunu md. 17.

[3] 4857 s. İş Kanunu md. 17.

[4] Yargıtay 22. H.D.`nin 2017/3541 E. , 2017/9378 K. sayılı ve 24.04.2017 tarihli konuya ilişkin kararında; “İhbar tazminatı iş sözleşmesini fesheden tarafın karşı tarafa ödemesi gereken bir tazminat olduğu için, iş sözleşmesini fesheden tarafın feshi haklı bir nedene dayansa dahi, ihbar tazminatına hak kazanması mümkün olmaz. Yine, işçinin mülga 1475 sayılı Kanun'un 14. maddesi hükümleri uyarınca emeklilik, muvazzaf askerlik, evlilik gibi sebeplerle iş sözleşmesini feshetmesi durumunda ihbar tazminatı talep hakkı bulunmamaktadır. Anılan fesihlerde işveren de ihbar tazminatı talep edemez. ” denilmiştir.

[5] 2014/9-1136 E. , 2016/968 K. sayılı ve 12.10.2016 tarihli kararı.

[6] 2015/13969 E. , 2017/16218 K. sayılı ve 19.10.2017 tarihli kararı. Her ne kadar Yargıtayın bu yönde kararı mevcut olsa da söz konusu kararın yerinde olmadığı kanaatindeyiz. Çünkü konuya ilişkin düzenleme içeren maddede; evlilik nedeniyle fesih hakkının, evlenmeden sonra kurulan iş sözleşmelerinin sona erdirilmesinde kullanılmayacağına dair bir açıklık olmayıp, bu nedenle İş Hukukunda geçerli olan işçi lehine yorum ilkesi de göz önüne alındığında ilgili Yargıtay kararına katılmak mümkün değildir.

[7] 2014/17600 E. , 2015/30741 K. sayılı ve 02.11.2015 tarihli kararı.