FETÖ Davaları, Dindarlık, Cemaat ve Silahlı Örgütü Ayırımı
Cemaat neden gizliği seçti? Başlangıçta, 1970 lerde cemaatin gizliliği seçmesi zorunluluktu. Çünkü o yıllarda 765 sayılı TCK’nın 163 üncü maddesi yürürlükteydi ve şeriat propagandası, bu tür cemaat faaliyetleri yasaktı, 5 yıldan 10 yıla kadar hapis cezası vardı.
Fetullah Gülen 1971 de 163 üncü maddeden yargılanmış ve 3 yıl hapis cezasına mahkûm olmuştu. Gülen 1974 yılında çıkacak olan Ecevit affına kadar kaçak yaşamıştır.
Gülen, fikri önderi olan Said-i Nursi'nin avukatının destek çıktığı 1971 muhtırası döneminde Türk Ceza Yasası'nın 163. maddesinde tanımlanan irticai çalışmalarından dolayı, "Laikliğe aykırı olarak devletin içtimai, iktisadi, siyasi, hukuki temel nizamlarını kısmen de olsa dini esas ve inançlara uydurmak amacıyla cemiyet tesis, teşkil, tanzim veya sevk ve idare etmek, böyle cemiyetlere girmek veya girmek için başkasına yol göstermek" suçundan tutuklandı ve 3 yıl hapis cezası aldı. İzmir Sıkıyönetim Komutanlığı Askeri Mahkemesi'nin 20 Eylül 1972'deki bu kararı Askeri Yargıtay 3. Dairesince 1973'de onaylanınca mahkûmiyete dönüştü. Ancak Gülen 1974 yılında Bülent Ecevit'in Başbakanlığındaki 37. hükümet döneminde çıkarılan af yasasıyla 7 ay tutukluluktan sonra özgürlüğüne kavuştu. (Ekşi Sözlük)
163. madde:
"Devletin sosyal ve ekonomik veya siyasi veya hukuki düzenini, kısmen de olsa dini esas ve inançlara uydurmak amacıyla veya siyasi amaçla veya siyasi menfaat temin ve tesis eylemek maksadıyla, dini veya dini hissiyatı veya dince mukaddes tanınan şeyleri alet ederek (...) propaganda yapan veya telkinde bulunan kimse, beş yıldan on yıla kadar hapisle cezalandırılır."
163 üncü madde 12 Nisan 1991 tarih ve 3713 sayılı Kanunun 23 üncü maddesiyle yürürlükten kaldırılmıştır.
Cemaatin 163 üncü maddenin kaldırıldığı 1991 yılına kadar gizlilik içinde örgütlenmesini yukarıda anlatılan nedenlerle doğal saymak gerekir.
Cemaat 1970 den itibaren devlet içinde de örgütlenmeye başlamıştır.
Gülen Cemaati dini kisve ve insani hizmetleri ile toplum içerisinde kendisine meşruiyet alanları yaratmıştır.
Cemaat içerisine yer alanların bir bölümü dini inançları, ahrete hizmet etmek, dindar yoksul ailelerden gelen bir başka bölümü cemaatin ucuz veya parasız ev, okul, dershane hizmetlerinden yararlanmak için cemaate girmiştir.
Özellikle son 25 yılda Gülen Cemaati devlette çok etkili olduğu için kamu görevlileri ve kamu görevine talip olanlar cemaate katılmanın önlerini açacağını görmüşlerler ve bu nedenlerle Gülen Cemaatine dahil olmuşlardır.
Cemaate dahil olan bu kesimlerin büyük bir çoğunluğu cemaatin nihai amacını, cebir ve şiddetle kullanarak anayasal düzeni değiştirme hedefini bilmiyorlardı.
Bu gün bu kesimler, sohbet toplantılarına katıldıkları, Cemaat yurtlarında kaldıkları, Cemaat okullarına gittikleri veya çocuklarını gönderdikleri i, Cemaate ait veya iltisaklı iş yerlerinde çalıştıklar, gazete ve dergilerine abone oldukları için tutuklu bulunmakta ve 20 yıla varan cezalarla yargılanmaktadırlar.
Yargıtay 16. Ceza Dairesi Esas No : 2017/1809 Karar No: 2017/ 5155, 26.10.2017 tarihli kararında FETÖ gerçeğini şöyle anlatmaktadır:
“Kuruluş, amaç, örgüt yapılanması ve faaliyet yöntemleri Dairemizin 2015/3 E. sy. kararında anlatılan ve nihai amacı, Devletin Anayasal nizamını cebir ve şiddet kullanarak değiştirmek olduğu anlaşılan FETÖ/PDY terör örgütünün başlangıçta bir ahlak ve eğitim hareketi olarak ortaya çıkması ve toplumun her katmanının büyük bir kesimince de böyle algılanması, amaca ulaşmak için her yolu mubah gören fakat sözde meşruiyetini sivil alanda dinden, kamusal alanda ise hukuktan aldığı izlenimi vermek için yeterli güce ulaşıncaya kadar alenen kriminalize olmamaya özen göstermesi gerçeği nazara alındığında, örgütün sözde meşruiyet vitrini olarak kullanılan katlarla irtibatlı olduğu anlaşılan ve fakat örgütün nihai amacını bildiği, örgütle organik bir bağ kurarak hiyerarşisine dahil olduğu yönünde herhangi bir delil bulunmayan sanığın, hükme esas alınan ikrarı ve HTS kayıt içeriğine göre Ağlasun İlçe Tarım Müdürlüğü'nde ziraat mühendisi olarak görev yaptığı dönemde, örgütün ilçe imamı olduğu iddia edilen ve örgütün ilçe yapılanması içerisinde görevli oldukları iddiasıyla haklarında soruşturma yürütülen şahıslarla telefonla görüşmek suretiyle irtibat içinde olmak, çoğunluğu kamuoyu nezdinde örgütün gerçek yüzünü ortaya koyan hukuki kılıflarla kamu görevlileri ve sivil şahıslara yönelik bir kısım operasyonlara başladığı 2013 yılı öncesinde olmak üzere birkaç kez de bu tarihten sonra örgütün dini sohbet toplantılarına katılmak, örgüt tarafından çıkarılan gazetelere gerçek ismiyle abone olmak ve çocuğunu örgüte müzahir olması nedeniyle kapatılan Altınbaşak isimli okula göndermekten ibaret eylemlerinin, sanığın konum ve kişisel özellikleri de nazara alındığında sempati ve iltisak boyutunu aşan, örgüt üyesi olduğunu ispat etmeye yeterli örgütsel faaliyetler kapsamında değerlendirilemeyeceği gözetilerek;
Görüldüğü gibi daire FETÖ gerçeğini doğru olarak tespit etmekte ve örgüt içerisinde ilçe imamı olmayı, dini sohbetlere katılmayı, örgütün gazete ve dergilerine abone olmayı, Örgüt okuluna çocuğunu göndermeyi silahlı terör örgütü suçu olarak kabul etmemiş, söz konusu eylemlerin sempati ve iltisak düzeyinde olduğuna hükmetmiştir.
Daire aynı şekilde 2015/3 Esas, 2017/3 sayılı kararında bylock kullananların silahlı terör örgütü suçundan mahkumiyetleri için örgütün silahlı terör örgütü olduğunu bilmeleri ve örgütün bu özelliğini bilerek (kasten) örgüte ait bylock programını indirmiş olmalarını öngörmektedir.
Savunmalar
Ceza davalarında avukatın hedefi;
Tutuksuz yargılama,
Beraat,
Bunlar mümkün değilse kanunda yazılı en düşük ceza olmalıdır.
FETÖ davaların Yargıtay’ın kararlarını eleştiren veya gözardı eden savunmalar müvekkil adına boşuna yapılmış, tribüne hitap eden savunmalardır.
16. Ceza Dairesinin Ceza Genel Kurulunca onanarak kesinleşen 2015/3 Esas, 2017/3 ve 24/04/2017 tarihli kararı ile;
Bylockun FETÖ’ YA ait bir iletişim programı,
Bylock delillerinin hukuki olduğuna karar verilmişse sizin bunların aksini savunmanızın ne yararı olacaktır.
Mahkeme Önünde Sözlü Savunma
Ceza davalarında yazılı savunmadan daha çok mahkeme önünde heyetin dikkatini çekecek etkili savunma yapmak önemlidir.
Savunmayı İçselleştirmek
Savunmayı içselleştirmeden toplama argümanlarla yapılan bir savunma ile mahkemeyi ikna etmek mümkün değildir, bir başka deyişle kendi savunmanıza önce kendiniz inanmalısınız.