Hukuk kuralları, ceza yasaları, Yargıtay kararları ışığında FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü
Silahlı örgüt suçu TCK 314 üncü madde ile düzenlenmiştir. Maddenin 1 inci fıkrası silahlı örgütü “ Bu kısmın dördüncü ve beşinci bölümlerinde yer alan suçları işlemek amacıyla, silahlı örgüt kuran…..” şeklinde tanımlamaktadır.
Madde metninden açıkça anlaşılacağı gibi örgütün silahlı olması suçun olmazsa olmaz maddi unsurudur.
TCK’nın genel hükümleri içerisinde yer alan 21 inci maddeye göre suçun oluşması kastın varlığına bağlıdır. Kast, suçun Kanuni tanımındaki unsurların bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesidir.
314 üncü madde ile düzenlenen suçun oluşması için aranan amaç suçları gerçekleştirmeyi amaçlamak yani özel kasttır.
Amaç suçlar Devletin Güvenliğine Karşı Suçlar ile Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar başlıkları altında düzenlenen suçlardır.
Devletin güvenliğine karşı işlenen suçlar 302,303, 304, 305, 306, 307 ve 308 inci maddelerle düzenlenirken Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı işlenen suçlar 309, 310, 311, 312, 313, 314, 315 ve 316 inci maddelerde düzenlenmiştir.
Silahlı örgüt suçu 3713 sayılı Terörle Mücadele Yasasının 3 üncü maddesi ile terör suçu olarak kabul edilmiştir.
TCK 220 inci madde örgütün “varlığı için üye sayısının en az üç kişi olması gerekir.” demektedir. Ancak 314 üncü madde ile düzenlenen suçlar yönünden üç kişilik bir örgütün yeterli olmayacağı açıktır.
Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre silahlı örgütün varlığı için;
Örgütlü bir yapı,
Gevşek de olsa hiyerarşi,
Devamlılık,
Yoğunluk ve çeşitlilik,
Silah,
Örgütün nicelik ve nitelik olarak amaç suçları işleyecek yetenekte olması, vasıtanın elverişliliği gerekmektedir.
Silahlı örgüt suçunun varlığı için amaç suçların işlenmiş olması gerekmez.
Yargıtay 9uncu Ceza Dairesi 2012/3110 E. 2014/7308 17.06.2014 Tar. Sayılı kararında silahlı örgüt için gerekli hususları belirtmekte ve şöyle demektedir:
“…örgütün suç işleme kararlılığını ve devamlılığını gösterdiği, bu suretle örgütün hiyerarşik ilişki ve süreklilik unsurlarının oluştuğu, sanıkların işbirliği ve eylemli paylaşım anlayışı içerisinde disiplinli biçimde hareket ettikleri, aralarında gizliliği sağlayacak tedbirleri almış oldukları ve yakalanmalarına kadar da örgütsel ilişki ve eylemlerini devam ettirdiklerinin iletişim tespit tutanakları, yakalama ve arama tutanakları ile tüm dosya kapsamından anlaşılması….”
Yargıtay 16.Ceza Dairesi 2005/1069 E. 840 Kar. 20.04.2015 Tar. sayılı kararında sanığın “…terör örgütünün ideolojisini benimsediği, sanığın evinde yapılan aramada çok sayıda örgütsel kitap ve dokümanların bulunduğu, örgüte adam kazandırma ve propaganda amacıyla kullanılan kitapları temin ettiği ve dağıttığı, örgütün Aksaray yapılanmasının oluşturulması yönünde faaliyette bulunduğu, örgütün diğer üyeleri ile sürekli irtibat kurduğu anlaşılmakla, eylem ve faaliyetlerindeki süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk durumu da dikkate alındığında, örgütle organik bağ kurduğu anlaşılan sanık hakkında silahlı terör örgütüne üyelik suçundan mahkumiyet yerine yazılı şekilde beraat karar…” verilmesi gerektiğine hükmetmiştir.
Ceza Yasaları Ve Yargıtay Kararlarına Göre FETÖ/PDY İddianamelerinin Değerlendirilmesi
İddianamelerin yarısı Cemaat-Hizmet Hareketi- FETÖ/PDY nin tarihçesine ayrılmış. Tarihçe 15 Temmuz darbe girişimi ile sonlanıyor. Sanıklara ayrılan kısmılar iddianamenin 1/5 i kadar bile değil.
FETÖ/PDY iddianamelerinin çoğundaki en büyük eksiklik söz konusu yapının 50 yıllık geçmişinin tamamının silahlı örgüt olarak tanıtılmasıdır.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının hazırladığı FETÖ/FDY Çatı İddianamesinde Hizmet Hareketi ile FETÖ/PDY silahlı terör örgütü ayırımı belirgin bir şekilde yapılmıştır.
Çatı iddianamenin ilgili bölümü şöyle:
“…FETÖ'nün, suç işlemesi için sorumluluk alan yönetici veya üye olarak azmettirdiği ya da iştirak ettiği suçlardan sorumlu tutulmasının esas olduğu Cemaatin inançlı, temiz, bütün işlerini Allah rızası için yapan samimi mensupları, kasten bir suça karışmadıkları sürece ceza hukuku alanının dışındadır. Sırf bu harekete mensup olmak, cezalandırma için yeterli değildir. Hizmet hareketi içerisinde kandırılan veya kullanılan geniş kitle bu soruşturmanın konusu dışındadır."
Görüldüğü gibi iddianamede cemaatte yer alan herkes değil kasten suça karışanların suçlanabileceği tespiti yapılmaktadır.
Bu ayırımın yapılması son derece önemlidir. Bilindiği gibi siyasi iktidar FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü için 17-25 Aralık’ı milat olarak görmektedir. 17-25 Aralık tarihinden önce hizmet hareketinde yer alanların böyle bir örgütün varlığından haberdar olduklarından söz etmek oldukça güçtür. En azından devletin böyle bir tespiti yoktur.
Esas olarak silahlı terör örgütü kurucusu, yöneticisi ve üyesi olmakla kişilerin suçlanabilmesi için yukarıda açıklandığı gibi silahlı ve örgütlü bir yapı, örgüt içinde gevşek de olsa bir hiyerarşi, devamlılık, örgüt üyeleri arasındaki bağların somut delillerle ortaya konması gerekir.
Öncelikle örgüt içerisinde yer alanların örgütün 314 üncü maddede yazılı amaçlarını bilerek ve isteyerek örgüte katıldığının somut delilleri gösterilmeli, örgüt üyeleri arasındaki bağlar, üyenin kimlerden talimat aldığı, örgütün hangi üyeleri ile ilişkide bulunduğu her türlü şüpheden uzak kesin delillere dayandırılmalı.
Sözünü ettiğimiz kriterler açısından açıklanan iddianamelerin birisinden yaptığımız alıntı:
“Şüpheli ……..
İstanbul Emniyet Müdürlüğü kadrosunda Polis Memuru olarak görev yapan şüpheli ……..'ın FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütünün mensupları arasında haberleşmeyi sağlamak, örgüt lider ve yöneticilerinin emir ve talimatlarını aktarmak için geliştirip kullandığı, kriptolu haberleşme programı Bylock'u adına kayıtlı, …….. nolu hattı üzerinden 18/11/2014 tarihinde indirerek kullandığı, örgütle iltisaklı olduğu gerekçesiyle kurumundan ihraç edilen ve bu gerekçeyle hakkında suç ihbarı yapılan şüpheli ………'ın örgüt lider ve yöneticilerinden söz konusu program üzerinden emir ve talimat alarak süreklilik, etkinlik arz edecek şekilde örgütün hiyerarşik yapısı içerisinde yer almak suretiyle üzerine atılı suçu ika ettiği anlaşılmıştır. “
İddianamede şüphelinin örgüt lider ve yöneticilerinden söz konusu program üzerinden emir ve talimat aldığı doğrultusunda hiçbir delil bulunmamaktadır. Bu şekilde alınmış hiçbir emir ve talimat olmadığı halde bu eylemin süreklilik arzettiğini söylemek mümkün değildir.
Şüphelinin örgütün hiyerarşik yapısı içerisinde yer aldığı iddia ediliyor. Bu iddia ileri sürüldüğünde şüphelinin ne zaman kimden talimat aldığı, hiyerarşik olarak üstünde kimlerin bulunduğu, örgüt içerisinde kimlerle ilişkileri olduğunu delilleri ile gösterilmesi gerekmez mi?
Bylock
Bu programı indirenler programı hizmet hareketinin haberleşme aracı olarak mı kullanmışlar ya da FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütünün amaçları doğrultusunda mı kullanmışlardır? Önce bunun ortaya konulması gerekir.
Çatı iddianamesinde belirtildiği gibi hizmet hareketi FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü ayırımı yapılmadan bylock suçun kesin delili olarak kabul edilemez.
Bank Asya, Aktif-Sen, hizmet hareketine bağlı dernekler, dini sohbetler, Zaman Gazetesi, Sızıntı Dergisi, dershane ve okullar, yapı içerisinde yer alan ticari kuruluşlarda çalışmak..
Bütün bunların silahlı örgüt suçunun delili olarak kabul edilebilmesi için öncelikle;
Kişinin anılan silahlı örgüte amaçlarını bilerek ve isteyerek katıldığının tespiti zorunludur. Kişinin bu özel kastının varlığı örgütün hiyerarşik yapıdaki yeri, hiyerarşik üstü, emir ve talimat aldığı kişi veya kişilerin belli olması, aldığı ve uyguladığı talimatların neler olduğunun delilleri ile gösterilmesi şarttır.
Adana Cumhuriyet Başsavcılığı Bank Asya hesabı ve Aktif-Sen üyeliği için verdiği takipsizlik kararında “ “…Bank Asya da hesabının bulunduğu ancak şüphelinin hesap hareketliliğinin cüzi miktarlarda olduğunun tespit edildiği, bu haliyle şüphelinin terör örgütüne üyelik için süreklilik, yoğunluk ve çeşitlilik faaliyetine girdiğine dair delil teşkil etmeyeceği.., …şüphelinin salt Aktif-Sen üyeliğinin bulunmasının terör örgütüne üyelik için süreklilik, yoğunluk ve çeşitlilik faaliyetine girdiğine dair delil teşkil etmeyeceği..” demektedir.
Silahlı Örgüt Suçunun Müeyyidesi
Kurucu ve yöneticiler
314/1 e göre silahlı örgüt kurucu ve yöneticilerine on yıldan onbeş yıla kadar,
Silahlı örgüt üyeleri
314/2 ye göre silahlı örgüt üyelerine 5 yıldan on yıla kadar hapis cezası verilir.
Bu cezalar 3713 sayılı terörle mücadele yasasına göre yarı oranında arttırılır. Görülmekte olan FETÖ/PDY davalarında şimdiye kadar verilen cezalar asgari hadden verildi. Buna göre üyelere 1/6 oranında indirimden sonra 6 yıl 3 ay, yöneticilere 15 yıl ceza verilmektedir.
Rahmi Ofluoğlu
HUKUKÇU
BİZ HUKUK