İSTANBUL BAROSU SAYIN AVUKATLARINA

SAYIN STAJYER AVUKATLARINA VE KAMUOYUNA

Düşüncelerinize asla katılmıyorum. Ancak katılmadığım o düşüncelerinizi ifade edebilme özgürlüğünüz için hayatımı vermeye hazırım”  Voltaire

A-HUKUK HAREKETİ PLATFORMUNUN İLKELERİ

Hareketimiz, çağdaş ve demokratik hukuk devletini esas alan, akıl ve bilimin öncülüğünü kabul eden bir harekettir.

Gerek ülkemiz düzeyinde ve gerekse Baro ve TBB yapılanmasında  “oligarşik yönetim” ve “dar grup anlayışını reddeden bir kadro ve fikir hareketiyiz.

Stajyerlikten başlayarak, avukatlık sıfatının sona ermesine kadar; ırk, dil, din, mezhep, cinsiyet, siyasal görüş gibi hiçbir neden; ayrımcılık nedeni değildir.

Hiçbir siyasî partiyle organik bir bağımız yoktur.

İnsan hakları, çocuk hakları, kadın hakları ve hayvan haklarının ödünsüz savunucusuyuz.

Doğa ve çevrenin korunması; vazgeçilmez değerlerimizdendir.

“Hümanist” yaklaşımların ve “güzel sanatlar”ın insanî değerleri yücelteceğine; bunun da hukuk uygulamalarına yansıyarak, yargı camiasına ve toplumumuza huzur getireceğine inanıyoruz.

İlkelerimizin ve sahiplendiğimiz değerler bütününün hayata geçirilmesi; bizler için ödünsüz ve vazgeçilmezdir.

Belirtelim ki; “savunma olmazsa hukuk olmaz, hukuk olmazsa devlet olmaz, savunma devletin temelidir”. Devlet, hukuk üzerine inşa edilir. “Savunma makamı” olmayan devlet, devlet olmaktan çıkar ve çökme sürecine girer. “Savunma”, devletin meşruiyet kaynağıdır. Savunmayı etkisizleştirmeye teşebbüs eden devlet; meşruiyetinin sorgulanmasına neden olur.

Niteliğimiz ve İlkelerimizi kabul eden tüm avukat ve stajyer avukatlara açık olduğumuz için “platform”uz. “Hukuk Hareketi Platformu”yuz.

B- HUKUKUN VE AVUKATLIK MESLEĞİNİN GELDİĞİ DURUM

Avukatlık mesleği, öncelikle bireyin haklarını “hukukun evrenselliği, objektifliği, genelliği ve öngörülebilirliği” ilkelerine dayanan bir hukuk düzeni koşullarında; savunmanın ve toplumu daha ileri hukuk düzenine evrilmesini sağlama sanatıdır.

Bu bağlamda, hukukun her geçen gün daha da kötüye gitmekte olduğu ülkemizdeki durum; etik bir sorumluluk olarak, hukukçunun ve öncelikle avukatların görev bilincini davet etmektedir.

Saint Augustine’den buyana ifade edildiği üzere; siyasal zor kullanımının, münferit olmaktan çıkıp, hukukî meşruluktan ayrışarak uygulanması; devleti, hukuk çizgisinden çıkma riskiyle karşı karşıya bırakır.

Hukukun, siyasal alana iki noktada müdahale eden işlevi mevcuttur:

Birincisi; hukuk, politikanın kuvvet kullanabileceği alanı, toplumun ortak iyilik ve çıkarları doğrultusunda sınırlandırır.

İkincisi ise; siyasal iktidarların kendi dışında kalan toplumsal sınıf ve katmanlara karşı güç kullanımını; kişilerin yaşam hakkı ve onurunun anlamına uygun biçimde sınırlarını belirler ve düzenler.

1648 Westphalia Antlaşmasından buyana dünya sistemini oluşturan devletlerin temel özelliği; egemenliğin, yasama, yürütme ve yargı arasında paylaştırılmış biçimde uygulanmasıdır. Egemenliğin ulusa aidiyetinin altında yatan gerçek; kuvvetler ayrılığı ilkesidir.

Seçim süreçlerinde belirli bir dönem için ortaya çıkan çoğunluk iradesinin ulusal egemenliği yansıtmadığını, bunun politika alanına ilişkin olan halk egemenliğini yansıttığını, halk egemenliğinin de politik nitelikteki hukukun iktidarıyla bütünleştiğinde politikanın, hukukun denetimi altında faaliyet göstermiş olduğunu ve ancak bu şekildedir ki halk egemenliğinin, ulusal egemenliğe dönüştüğünü,

belirtmek isteriz.

Politik söylemlerde sıkça kullanılan “millî irade”yi temsil etme söyleminde, gerçeği ifade etmek gerekirse :

İlk olarak belirtmek gerekir ki; mahkeme kararlarındaki “Türk Milleti Adına” ibaresinde de görüleceği üzere, ulus adına karar verme yetkisi yargı organlarına aittir.

Savunma da yargılamanın bertaraf edilemez bir unsuru olduğu için, savunma mesleğini icra eden avukatlar; bu millî iradenin vazgeçilemez öznelerindendir.

İkincisi olarak da; yasama, yürütme ve yargı arasındaki ayırımın sınırları içinde oluştuğu taktirde devlet iradesi; millî irade içinde değerlendirilir.

Devletin keyfî uygulamalarının önüne geçilmesi; yürütmenin eylem ve işlemlerinin hukukla sınırlandırılması ve denetlenmesi ile mümkündür.

Ancak üzülerek belirtelim ki; kuvvetler ayrılığı ve hukukun üstünlüğü, giderek anayasalardan çıkarılarak “retorik” ifadeler haline gelme tehlikesine dönüşmektedir.

Ülkemize baktığımızda, durum aşağıdaki gibidir :

 * Özgürlük sıralamasında; 2019 yılı için “özgür olmayan ülke”ler arasındadır (freedom in the world 2019; http//freedomhouse.org).

* Hukuk devleti endeksinde (rule of law index) 113 ülke arasında 101. ülkedir (www.politikaakdemisi.org).

* Dünya  Basın Özgürlüğü Endeksinde 180 ülke arasında 157. sıradadır.

(Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü ‘RFS’ 2018 Raporu; http//tr.euronews.com)

Şu anda yaşanan ise “hukuk kaosu”dur.

Giderek aydınlar, gençler; kendi ülkelerinden şikâyet eder hale gelmiş ve umutsuzluğa sürüklenmişlerdir.

Bağımsızlıklarını korumaya çalışan; büyük-küçük sermayenin temsilcileri, STK’lar, sendikalar, siyasi partiler ve toplumun duyarlı tüm kesimleri; bu durumdan yakınmaktadırlar.

Ne yazık ki toplumsal duyarlılığı üst düzeyde olması gereken İstanbul Barosu ve TBB; sorunları çözme çabası içinde olması gerekirken, durumdan yakınanlar kervanına katılmışlardır.

Oysa yapılması gereken, durumdan yakınmak değil; sorunları tespit edip çözüm yoluna başvurmaktır.

“Hukuk Hareketi” ile avukatlar yakınmayacak; çözüm üreteceklerdir.

C- HEDEFLERİMİZ

Hareketimizin niteliğine bağlı kalarak :

01- Avukatlığın hak ettiği, özgür ve bağımsızlığını. saygınlığını, itibar ve güveni sağlamak.

02- Meslek ustalarımızın, yeni meslektaşlarımız ve stajyer avukatların tüm sorunlarına yakın ilgi göstermek; günlük ve köklü çözümler üretmek ve hayata geçirmek.

03- Oligarşik ve tek adam yönetimine karşı; özgürlükçü, demokratik ve çağdaş yeni bir anayasanın oluşturulmasına ortam hazırlamak.

04- “1789 Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi” md. 16’ya göre, 1789’da kabul edilen kuvvetler ayrılığının; zamanımızda olmamasının büyük bir boşluk olduğu gerçeğinden hareketle; kuvvetler ayrılığının hayata geçirilmesi için çalışmak.

05-  Tarafsız ve bağımsız bir yargı için uğraş vermek. Bu nedenle “HSK’nın; yargının kendi içinde (sav, savunma ve karar makamlarıyla) yapılanması konusunda ısrarcı olmak ve çalışmalar yapmak.

D- SÖYLEMLERİMİZ

01- Demokrasiyi, tüm paradigmalarıyla birlikte ve eksiksiz biçimde yaşama geçirmek için,

02- “Hukuk Devleti ve Âdil Yargılanma İlkesi”ni, söylemleri süsleyen retorik ifadeler olmaktan çıkarıp; yaşama geçirmek için,

03- Avukatları ve mesleğimizi hak ettiği yerlere getirmek için,

04- Siyasetten arınmış,

Ticaretten arınmış,

Irk, dil, din ve mezhep ayırımını reddeden,

Akıl ve vicdanından başka hiçbir kişi ve makamdan emir ve talimat almayan,

Bir yargı için,

05- Hukuksuzluklara, özellikle hukuka aykırı tutuklamalara ve avukat tutuklamalarına karşı durmak için,

06- Avukatların can ve mal güvenliğine karşı eylemlere, iddia ve karar makamlarının; kanunsuz ve saygısız davranış ve eylem ve işlemlerine karşı durmak için,

07- Kâğıt üzerinde kalmasından öte; hukukun evrensel ilkelerini, ruhuna uygun biçimde yaşama geçirmek için,

08- Hukuka aykırı fiilî durumu (de facto) meşrulaştırmak amaçlı düzenlemelere karşı durmak için,

09- Hukuksuzluğun “olağan”laştırılmasına karşı durmak için,

10- Hukuk kaosuna son vermek için,

11- Erozyona uğratılan “hukuk etiği ve ahlâkı”nı yaşama geçirmek için,

12- Siyaset, mahkeme salonlarına girdiğinde adalet oradan çıkar (A. Can Tuncay). Bu nedenle siyasetin, yargıyla olan bağlantılarına son vermek için,

Mirası mahkeme paylaştıracak Mirası mahkeme paylaştıracak

13- ‘Leges Sature’ adı verilen karma kanunlar siyasî etiğe aykırı bulunarak M.Ö. 98’de Roma Konsülleri tarafından yasaklanmış olmasına rağmen (F. P. Somer, Roma Hukukunda Yasama Faaliyeti : Kanunlar; Güncel Hukuk, Mayıs 2011, sayı 5-89, s. 13) günümüzde ‘Torba Yasa‘ olarak hayatımıza giren yasa yapma yöntemine karşı durmak için,

14- Şiddetin her türlüsüne ve özellikle aile içi şiddete; kadına ve çocuğa karşı şiddete etkin biçimde karşı durmak için,

15- İklim değişikliğine; su havzalarının, göllerin ve yeşil alanların yok olmasına neden olan; doğanın

yağmalanmasına ve katliamına son vermek, çevreci anlayışı yaşamımızın parçası haline getirmek için, 

16- Oligarşik ve dışlayıcı yönetim anlayışına son vermek ve Baro Yönetiminin gücünü, bu gücün aslî ve gerçek sahibi avukatlardan alması için,

17- Korkmadan, yılmadan; akıl ve bilgiyle bezenmiş cesaretle ve hukuki yöntemlerle hedeflerimize odaklanan ortak mücadele için,

Tüm meslektaşlarımızla birlikte yaktığımız bu Meşalenin yayacağı aydınlanmanın tüm ülkemizi aydınlatacağı inancımızla,

Dayanışmak ve bir araya gelmek amacıyla,

İstanbul Barosu’na bağlı tüm stajyer avukat ve avukatlarıyla, kamuoyuna duyurumuzdur.

E- AVUKATLAR UMUTSUZLUĞA KAPILMAZ; HER AVUKAT BİR

     UMUTTUR.

     DÜNYADA DEĞİŞİM VE DÖNÜŞÜMLER AVUKATLAR

     TARAFINDAN YAPILMIŞTIR.

Değerli Meslektaşlarımız:

Son yıllarda mesleğimiz, bilinçli olarak aşağılanıp ve itibarsızlaştırılmaya çalışılmıştır. Ancak ne yapılırsa yapılsın; mesleğimizin “yaratıcı, değişimci, dönüşümcü, devrimci” karakteri değiştirilemez. 

Sorunlar ne derecede ağır olursa olsun; karanlıklar dağılacak, yerine aydınlık günler gelecektir.

Dünya ölçeğinde değişim, dönüşüm ve devrimlerin avukatlar tarafından yapıldığı saptanmıştır;şöyle ki:

* Avukat Orhan Adlî Apaydın : Darbeye karşı direnmiş, bedelini de hayatıyla ödemiştir.

* Avukat Uğur Mumcu : Aynı elden verilen silahlarla gençlerin birbirine kırdırıldığını ispatlamış,  silah tüccarlarını deşifre etmiş ve bedelini hayatıyla ödemiştir.

* Avukat George Washington : ABD bağımsızlık savaşının önderi ve ilk başkanı.

* Abraham Lincoln : ABD’de köleliğe son vermiştir.

* Avukat Fidel Castro : Ülkesinin düzenini değiştirmiş; yıllar süren ambargoya rağmen ülkesini ayakta tutmuştur.

* Avukatlar Danton, Robespierre, Didero, Voltaire : 1789 Fransız Devrimi’ni yaratarak, bir devrin kapanıp, yeni bir devrin açılmasını sağlamışlardır.

Hiçbir makam ve mevkiinin bunları gerçekleştiremeyeceği; gerçek gücün biz avukatların ortak irade ve gücünde olduğunu biliyoruz.

Umut bizdedir, biz avukatlardadır.

Bizler başaracağız.

Onlar bir devri kapamış ve yeni bir devir açmışlardır. Onlar başarmış ve dünya tarihindeki onurlu yerlerini almışlardır.

Onlar başardılar, biz de başaracağız.

İSTANBUL BAROSU’NDA BAŞLATMAK İSTEDİĞİMİZ HUKUK HAREKETİ İÇİN ORTAK DUYARLILIK VE BİRLİKTE MÜCADELE ÇAĞRIMIZ

Avukat ve stajyerlerin irade ve görüşleri; komisyon ve merkezlerin çalışmalarıyla somutlaşacak ve somutlaşan görüşler yönetim kademesiyle uygulamaya dönüşecektir.

Sorunları hiçbir kişi ya da kurum çözmeyeceği bilinciyle; elbirliğiyle bizler çözeceğiz. 

Daha da güçlü olmak ve ortak hedeflere ulaşmak için; hiçbir ayırım gözetmeden bir araya gelmek üzere,

Hemen şimdi…

Hukuk Hareketi Plâtformu

https://www.hukukhareketiplatformu.com

Editör: Haber Merkezi