Büyük sermayenin kaç zamandır gündeminde olan kıdem tazminatının tırpanlanması ile ilgili “reform” niyetleri şimdilik askıya alındı. Yağmasa da gürleyen Türk-İş, genel kurul kararı olarak böyle bir operasyonu genel grev nedeni ilan ederek kırmızı çizgilerini belirlemişti. Buna rağmen çeşitli sermaye örgütleri, onlar adına ter döken kurum, kuruluşlar, Çalışma Bakanlığı harıl harıl “mikro reformlar” kapsamında kıdemi budama çalışmaları sürdürüyorlardı. İhracatta rekabet gücü kazanmanın neredeyse yegâne yolu, ücret maliyetlerinin sırtına basmak, daha az emeği daha ucuza çalıştırarak Asya ülkeleri ile rekabet etmenin yolunu bulmak biçiminde ezberlenmiş durumda.
Üzerinde en çok durulan, bir kıdem tazminatı fonu kurulması, işverenlerden prim kesilmesi ve İşsizlik Fonu’na benzer havuzda toplanan birikimlere ise hükümetin kumanda etmesi, işçilerin de ancak belli şartlarda bu kıdem tazminatlarını kullanmalarıydı. Ana hedef, işverenlerin elini tutan kıdem tazminatının bir el freni olmaktan çıkarılmasıydı. 2009 krizinde büyük firmalar, kıdem yükü nedeniyle dilediklerince işçi çıkaramamışlar, kıdem tazminatı yükünün bir an önce gündeme alınmasını talep etmişlerdi.
Türk-İş başta olmak üzere sendikaların tepkilerinden çok, sorunun çetrefilliğinden RTE, konuyu askıya aldıklarını bildirdi. Şöyle konuştu RTE, bayramın ilk günü: “Kıdem tazminatı konusunda bizim verilmiş herhangi bir kararımız yoktur. Bunu defaatle aslında açıkladım, ama buna rağmen devamlı kaşınıyor. Ben her zaman şunu söyledim: kıdem tazminatı konusunda işçi sendikaları ile işveren sendikaları anlaşırlarsa, o zaman biz gerekli adımı atarız. Ama onlar anlaşamadığı sürece biz bu olayın içerisinde, bu programın içerisinde yer almayız.”
***
Kıdem saldırısının rafa kaldırılmasını sendikal kesim bir “zafer edasıyla” kutlamaya yeltenmesin. Çünkü yapılmak istenenlerden geri kalmayacaktır büyük sermaye kesimi. Ayrıca, mevcut durum, azınlıktaki sendikaların örgütlü olduğu kesimin dışında kalanların “büyük sorunu” olmaya devam etmektedir. Şimdilik ertelenen, büyük firmaların “dibe doğru eşitleme” çabalarıdır. Büyük firmalar, kıdem tazminatından sıyıran firmaların kolaylığı, kıdemsiz adam çıkarma hovardalığı niye bize yok, diye sitem ediyor; bunu rekabette adaletsizlik olarak görüyor, aynı kolaylığa büyükler de sahip olsun istiyorlar. Gerçekten de küçük firmalar hem kayıtsız çalıştırıp işten çıkarırken böyle bir yükümlülük almıyorlar, hem kıdem hakkını kazanmadan işten çıkarıp yük biriktirmiyorlar; çalışanı kayıtlı çalıştırıyorlarsa da asgari ücretli gösterip hem vergi yükünden hem SGK prim yükünden yırtıyorlar. Bunu büyükler, özellikle İMKB’ye kayıtlı firmalar yapamıyorlar, dolayısıyla bu bahiste küçüklerden dezavantajlı duruma düşüyorlar.
TÜİK’in hanehalkı işgücü anketinin mikro verilerini kullanan Bahçeşehir Üniversitesi Betam’ın kıdem tazminatı ile ilgili çalışması(*), tarım dışı ücretli istihdamında ücretlilerin büyük kısmının kıdem hakkından mahrum bırakıldıklarını ortaya koyuyor. Verilere göre Türkiye’de tarım dışında ücretli çalışanların yaklaşık üçte biri bir yıl ya da daha az süredir (kıdemsiz) aynı işyerinde çalışmaktalar. Yani ücretlilerin neredeyse üçte birine “kıdemli” olma şansı vermemekte işverenler. Kayıtlı kesimde kıdeme ulaşamayanlar toplamda yüzde 28’e yaklaşırken kayıt dışı çalışanlarda kıdemsiz (1 yıldan az süre) çalışanların oranı ise daha yüksek, yüzde 67’iyi aşmış durumda.
Kayıtlı çalışan firmalardaki kıdem dağılımı kriz sırasında kıdemsiz çalışanların aleyhine bozuluyor. Bu etki büyük şirketlerde daha belirgin Betam’ın belirlemelerine göre, 500’den fazla çalışanı olan firmalarda 2008 ve 2009 yıllarında kıdemsiz çalışanların istihdam edilme oranı düştü, yüksek büyüme ve istihdam artışı görülen 2010 yılında ise yeni işe alımlar sayesinde kıdemsiz çalışanların istihdam edilme oranı tekrar arttı.
***
Özetle, sendikaların, özellikle büyük işyerlerinde örgütlü sendikaların üyelerinin kıdem hakkını korumaları elbette önemli. İşverenlerin, bu kazanılmış ve kullanılan hakkı, bunu kullanamayanların düzeyine indirmek istemelerine direnmek elbette doğru. Ama onun kadar önemli olan, büyük çoğunluğu oluşturan işçilerin erişemedikleri kıdem hakkı değil midir? Onları kayıtsız çalıştırarak, kıdeme hak kazanmasınlar diye işten çıkarıp yeniden alarak bu haktan mahrum bırakanlara karşı ne yapılacaktır? Hakkın kısıtlanmasına direnmek kadar, hakkı kullanamayanların bu hakka erişimleri için ne yapmaktalar sendikalar?
(*) Betam, “Kıdem tazminatı Reformu: Sorunlar ve Çözümler”, Temmuz 2012,
20 Ağustos 2012 - Cumhuriyet