Mısır’da Kardeş Kavgası

Mısır’da Adeviye Meydanı’nda toplanan Mursi yanlılarına karşı askeri cuntanın giriştiği katliamı görmemek için kör olmak yetmez. Katliamların arkasında yatan tarihi, insanı hiçbir zaman dikkate almayan büyük kapitalist dünyanın soğuk hesaplarını da duymazdan gelmeniz gerekir. O zaman ayrıntıları dikkate almamayı becerebilirsiniz. Ve o ayrıntı her zaman insandır.

Mısır’daki katliamı anlamak mı istiyorsunuz? Öyleyse işe çok uzaklara gitmeden Libya’daki katliamlardan, iç savaştan, Batı’nın politikalarından, NATO’sundan, Tunus’la fitili ateşlenen ve hiç bahara benzemeyen şu “Arap Baharı”ndan başlayın. Daha kolay anlayacaksınız.
Anlamak istiyorsanız kuşkusuz.

***

Tunus, Libya, Mısır diye sanki kendiliğinden başlayan yangınlarmış gibi sıralanan bu “bahar”, on binlerce insanın ölümüne yol açtı. İktidarlar el değiştirdi. Batı’nın Irak’a vahşi saldırısına gerekçe yaptığı, “büyük amaç” ilan ettiği demokrasinin ise büyük bir kuyruklu yalan olduğu, böyle bir amacın bulunmadığı, demokrasileri besleyebilecek, kurup geliştirebilecek olanların önünün kesilmesine büyük öncelik verildiği artık görmek istemeyenlerin bile malumudur.
Mısır’da sahte baharı devrime dönüştürmek isteyenlere karşı yapılan birinci askeri darbe sonrası, uydurma, şaibeli, düşük katılımlı bir seçimle katılanların yarısının oyu ile iktidara getirilen Mursi ve yandaşları, iktidarı kucaklarında bulan şeriatçı Müslüman Kardeşler, çaldıkları devrimi ezmek için haklı olarak ellerini çabuk tutmak gerektiğini düşünüyorlardı. Bu konuda on yıllık deneyimini aktaran,
“yavaş gidin, benim gibi yapın” diyen “kardeş” ülkenin deneyimli Başbakan’ını da dinlemediler. Dinleyemezlerdi zaten; çünkü Mısır Türkiye’ye benzemiyordu. Türkiye’de bir demokrasi tarihi ve bu tarihin armağan ettiği, tersine de kullanılabilecek araçlar vardı. Mısır’da bunlar yoktur. O nedenle acele ettiler, ellerine yüzlerine bulaştırdılar ve karşılarında devrimlerine sahip çıkan 22 milyon imzayla yeniden Tahrir’e çıkan bir büyük kitle buldular.

***

Ama Mısır ordusuyla sıkı fıkı ilişkileri nedeniyle darbeye darbe diyemeyen ABD’nin çoğu zaman elleri ayaklarına dolaşan stratejistleri bu kez çabuk karar verdiler. Mursi’nin Savunma Bakanı, Mısır burjuvazisinin önde gelen gücü ordunun taze komutanı General Sisi harekete geçti. Devrimi bir kere daha Tahrir Meydanı’nın elinden çaldılar. Şimdiki katliamın nedeni bir yandan acul Mursi’nin cezalandırılması, öte yandan bölgenin can damarı olan Mısır’ın büyük projeye uygun görece istikrarlı bir yönetime kavuşturulmasının zorunluluğudur.
Ama hava sıcak ve
“bahar yangınları” öyle kolay söndürülemiyor. Yönetimlerle oynamaya tarihleri boyunca pek hevesli emperyal güçler şişeden çıkardıkları cinlere her zaman hâkim olamıyorlar. Suriye örnektir, Tunus bunun örneği olma yolundadır, Libya’da her şeyin sil baştan olması ihtimal dahilindedir.

***

Mısır’da olup bitenleri yalnızca darbecilerin giriştiği katliamı kınayarak, yalnızca ona bakarak anlayamayız. Tarihinde ilk kez demokrasiyi sokakta yaşayarak denemeye hazırlanmıştı Mısır. Tahrir demokrasisi halkın isteklerini yansıtıyordu. Hızla bastırılmasının ve iktidarın demokrasiyle hiçbir ilgisi olmayan şeriatçı Müslüman Kardeşler’e sunulmasının nedeni de buydu. “Bahar” devrime dönüşüyor, demokrasi istemi gerçekten yükselecek gibi görünüyordu.
Sisi’nin harekete geçmesinin, kıyım kararı almasının nedeni budur. Mısır’da iktidar söz konusu olduğunda kardeş falan dinlenmez. Şimdiki kavga bu nedenle gerçekten de kardeş kavgasıdır ve Sisi, Mursi’nin gerçekten kardeşidir.
Devrim ise bir kere daha Mısır’ın ve 22 milyon Mısırlının elinden çalınmıştır.