Avrupada Faşizmin Ayak Sesleri

Küresel kriz birçok ülkede siyasi eğilimleri, dengeleri de değiştiriyor. Tarih gösteriyor ki, kriz dönemlerinde siyasi tercihler merkezden uçlara yönelir, radikalleşir. Böyle dönemlerde sosyalizme yöneliş kadar, otoriter-dinci siyasete, faşizme savruluş da mümkün. Bugün yaşanan küresel krizde ibre ne yazık ki ikinciden yana.

Özellikle krizi derinden yaşayan Avrupada, Almanya, Avusturya, Fransa, İsviçre, Hollanda, Belçika, Danimarka, Norveç, İtalya, Portekiz, Macaristan, Slovakya ve Bulgaristanda, son olarak da İsveçte çoğu yabancı ve Müslüman düşmanı aşırı sağcı partiler, seçimlerde güçlendiler. Son İsveç seçimleri de gösterdi ki, Avrupalı seçmende sağa, hatta yer yer faşist partilere yöneliş var. Küresel kriz ve artan işsizlik, bozulan bütçe dengeleri karşısında izlenen kemer sıkıcı politikalar, iktidar ya da iktidar ortağı sosyal demokrat partilere karşı tepkilere yol açtı, radikal sağdaki partilere de gün doğdu. Artan işsizlik ve azalan sosyal harcamalar, yabancı düşmanlığını, İslamofobiyi de azdırdı.

Radikal sağın yükselişine hız veren esas etken, krizle gelen kayıplar.

Kaynak: Eurostat

Avro bölgesinde 2006 ve 2007 döneminde yüzde 3ü bulan büyüme 2008de yüzde 0.4e düştükten sonra 2009da yerini, yüzde 4ün üstünde küçülmeye bıraktı. Bu, AB için derin bir daralma demek. 2010un ilk çeyreğinde yüzde 0.8, ikinci çeyreğinde yüzde 1.9 büyüme yaşansa da kriz aşılmış sayılmıyor, ikinci bir dip endişesi yaygın. Durgunlukla beraber 2009da yüzde 1in altına düşen enflasyon, 2010 Ağustosunda ise yüzde 1.6ya çıktı.

***

AByi tehdit eden esas sorun işsizlik ve sosyal hakların budanması. Kriz öncesinde yüzde 7-8 bandında seyreden işsizlik oranı 2009’da yüzde 10a yerleşti ve 2010un ilk yarısında da azalmadı.

Avrupalı seçmeni yakından ilgilendiren bir gösterge de, bütçe açıkları. Zincirleme banka iflaslarını önlemek ve mali sektörü rehabilite etmek için kullanılan bütçe kaynakları, devasa açıklara yol açtı. Avro alanı bütçe açığı, 2009’da müthiş büyüdü, yüzde 213 artarak 565 milyar Avroya çıktı ve milli gelire oranı da bir yılda yüzde 2den yüzde 6.4e fırladı.

Açığı eski düzeyine çekmek üzere alınan ve birçok Avrupalının sosyal haklarını budayan, vergi yükünü arttıran kemer sıkıcı maliye politikaları, seçmende büyük tepkilere yol açmış görünüyor.

Kriz, artan işsizlik yüzünden resmi veya kaçak yollardan gelen yabancılara karşı düşmanlığı da körüklemiş durumda. Irkçı hareketler, İslamofobi, giderek rağbet görüyor. Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozynin Roman göçmenleri sınır dışı etmesine verilen onay ürkütücü

***

En son, sosyal demokrasinin beşiği sayılan İsveçte bile, yabancı düşmanı, ırkçı bir partinin parlamentoya girmesi, 19 Eylül seçimlerinin en şaşırtıcı ve endişelendiren sonucu oldu. İsveçi 60 yıldır yöneten ve sosyal refah ülkesi örneği haline getiren Sosyal Demokratlar kan kaybetti. Ilımlı Partinin başını çektiği merkez sağ grubun ise hükümeti kuracak çoğunluktan 3 sandalye eksiği var

Son seçimlerde İsveçteki yabancılara ve özellikle Müslümanlara karşı yoğun bir kampanya yürüten faşizan İsveç Demokratlarıpartisi, kazandığı 20 sandalye ile seçimlerden en kazançlı siyasi grup olarak çıktı ve neredeyse anahtar parti oldu.

Radikal sağ, faşist partilerin seçimlerde başarılı olmaları ve çoğunun ülke parlamentolarında olduğu kadar Avrupa Parlamentosunda boy göstermeleri, faşizmin ayak sesleri olarak kabul ediliyor. Radikal sağcı hareketin yükselişi, Avrupadaki birçok göçmen topluluğu gibi, Türkiyeli nüfus için de iyi haber değil.

[email protected]